Barış Baktaş: Önemsediğim tek ışık kendi ışığım

Son dönemin en sevilen ve takip edilen isimlerinden biri Barış Baktaş. Hem yakışıklılığı hem de oyunculuğuyla gönülleri fethediyor. ‘Kan Çiçekleri’ndeki performansına bayıldığım başarılı oyuncuyla buluştuk. Hem yeni karakteri Börü’yü hem de hayatı konuştuk.

Nasılsın, nasıl bir dönemindesin?
İyiyim çok şükür, her şey yolunda. Yeni iş, yeni heyecan, yeni yıl… Bazı şeyleri daha da rayına koyduğum, düzene soktuğum bir dönem.
Herkes inanılmaz umutsuz, kaygılı. Sen “mutluyum” diyebiliyor musun?
Evet ülkemizde de dünyada da bizleri kaygıya sürükleyen durumlar maalesef durmaksızın oluyor ve olmaya da devam edecek gibi görünüyor. Bizlere düşen mücadeleyi bırakmadan yolumuzda yürümeye devam etmek. Olduğun yeri cennete çeviremediğin müddetçe gittiğin her yer cehennemdir.
Nasıl bir yıl geçirdin?
Kariyer olarak daha da ilerlediğim birçok ilke ve başarıya imza attığım yıldı. Kendimi geliştirdiğim, bana değer katacak yeni insanlar tanıdığım, iyisiyle kötüsüyle pozitif bir yıldı.

Nasıl bir yıl geçirdin?
Kariyer olarak daha da ilerlediğim birçok ilke ve başarıya imza attığım yıldı. Kendimi geliştirdiğim, bana değer katacak yeni insanlar tanıdığım, iyisiyle kötüsüyle pozitif bir yıldı.
Yaş aldıkça nasıl bir Barış’a dönüşüyorsun?
Eskiye nazaran yaşadıklarımdan, tecrübelerimden daha fazla ders almaya başladığımı görebiliyorum. Ve daha fazla olgunlaştığımı, daha sağlam adımlar atmaya başladığımı hissediyorum.
Barış isminin özelliğini ne kadar taşıyorsun?
Kendimle ve herkesle barışık olacak kadar taşıyorum.

OYUNCULUĞA TESADÜFEN BAŞLADIM
Şöhret senin için ne ifade ediyor?
Yaptığım işte bir şeyleri doğru yapmış olduğumu anlamak ve verdiğim emeklerin bir karşılığını görmüş olmak iyi hissettiriyor… Başka da hiçbir şey ifade etmiyor açıkçası. Dünyanın rengine kanacak kadar cahil değilim.
Babanın isteği üzerine ‘Muhasebe ve Denetim’ okumuşsun. Oyunculuk nasıl hayatına girdi?
Üniversitenin birinci yılı bitmek üzereyken tesadüfi bir şekilde tanıştım oyunculukla. Bir ajansla çalışırken kuzenim “Bir yerde çalışıyor musun?” diye sordu… “Evet, bir ajansla çalışıyorum” deyince… “Ne ajansı? Oyunculuk ajansı mı?” dedi ve üzerine gelişen muhabbetten sonra benden habersiz bir ajansa başvurumu yapmış. Bir şekilde başlamış bulundum. Ve o günden beri de bırakmadım…
Tesadüflere inanır mısın?
Pek inanmam.

Oyunculuğa tesadüfen başlamış gibisin ama…
Evet benim için de tebessüm ettiren bir olay. (Gülüyor) Bir ajanstan yardımcı oyuncu, halk tabiriyle figüran olarak bir iş gelmişti, önce gitmemiştim ama sonrasında bir boşluğumdayken tekrar arama geldi ve bu sefer kabul ettim. İlk kez set görecektim ve TV’de izlediğim bir diziydi, beni heyecanlandırdı… O gün orada birkaç saat vakit geçirdikten sonra dediğim şey şu oldu; “Ben bu işe neden daha önce başlamadım?”
Işıltılı bir dünya gibi mi göründü gözüne?
Çok önemsediğim bir konu değil, önemsediğim tek ışık kendi ışığım.

SEKTÖRÜMÜZDE EN BAŞARILI İSİMLER HEP KADINLAR
Sektörde erkeklerin hep kadınlardan daha şanslı olduğu söylenir. Katılıyor musun?
Şans, nasip, kısmet bunlar cinsiyete göre değişen şeyler değil. Herkes emeklerinin karşılığını almak için çaba gösteriyor ve ülkemizde özellikle son dönemde en çok konuşulan isimler ve benim de başarılı bulduğum oyuncularımız daha çok kadınlar şu an.
‘Kan Çiçekleri’nde feci sevilmiştin. Şimdi ‘Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’ dizisinin kadrosuna dahil oldun. Tutkulu bir aşk dizisinden, bir dönem dizisine geçiş zor olmadı mı?
Evet bambaşka bir dünyaya geçiş oldu ve çok hızlı oldu. 18 saat önce Baran’ı oynarken bir anda Börü oldum. Ama işimiz bu. Bunu yapabildiğimiz için belki de tercih edilen olduk, bilemiyorum ama benim için geçiş zor olmadı…

BENİM İÇİN MANEVİYATI ÇOK YÜKSEK BİR İŞ
Selahaddin Eyyubi ile kılıç, dava arkadaşı olmak ne ifade ediyor senin için?
Benim için maneviyatı çok yüksek bir iş oldu çünkü küçüklüğümden beri dedem ya da büyüklerim bize hep Selahaddin Eyyubi ile akrabalık bağımız olduğunu söylerdi, yani kendi atamı anlatan bir projede onun kardeşini oynamak benim için müthiş bir manevi deneyim. Bir de şöyle bir olay oldu; diziden teklif geldikten 3-4 gün sonra bir pazartesi akşamı ailemle telefonla konuşurken bir süre sonra babam, “Hadi ben Selahaddin’i izlemeye gidiyorum görüşürüz oğlum” dedi. Henüz işten teklif geldiğini bilmiyorlardı. Böyle de bir tevafuk oldu. Bu işte olmam gerekiyordu açıkçası…
Börü karakterini ne kadar sevdin?
Börü hırslı, gözü kara biri. Doğru bildiğinden asla şaşmayan tiplerden ve en çok da bu huyunu seviyorum. Abisi Selahaddin’i bile karşısına alacak kadar gözü kara ve davasında haklı bir adam olması onu sahiplenmemi kolaylaştıran bir olay.
İmajında radikal bir değişiklik oldu. Kaynak saçların çok dikkat çekti. Alışabildin mi değişime?
Çok radikal ve hızlı bir dönüşüm oldu. ‘Kan Çiçekleri’nin son set günü Mardin’de 18.00’de paydos verip toparlanıp havalimanına gittik. İstanbul’a 21.00’de indiğimde Selahaddin ekibi karşıladı ve saça kaynak takmak için platoya geldik. İlk günler biraz yadırgadım ama alıştım artık ama bakımı çok zor.

ÇEKİMLERDE ATTAN DÜŞTÜM AMA KONTROLLÜ BİÇİMDE KURTULDUM
Bugüne dek seni en çok zorlayan sahne hangisiydi?
‘Eyyubi’deki ilk sahnemde bindiğim at çok huysuzdu ve arkadan gelen askerlerimden korkuyordu. Huysuzluk yaptı. Bir anda şahlandı ve beraber sırtüstü yere düştük. Kontrollü bir şekilde kendimi kurtarsam da bacağım ve omzum biraz zedelendi.
Seni en iyi tanımlayan üç kelime nedir?
Doğruluk, İyimserlik, Azim.
Türkiye’nin en yakışıklı ve seksi erkekleri arasında gösteriliyorsun. Sen kendini nasıl konumlandırıyorsun?
Dış görünüşümle değil, yaptığım işlerle ve başarılarımla konuşulmayı tercih ederim. Ama aynaya baktığımda, “Çok şükür, elim yüzüm düzgün” diyorum.
Bunca tutkulu aşık rollerini oynadın. O rollerden aşk adına ne öğrendin?
Ben zaten aşk adamıyım.

EVLİLİK AŞKI DÖNÜŞTÜRÜR AMA ÖLDÜRMEZ
Oyuncu olmasan hangi mesleği yapardın?
Ticaretle ilgilenirdim muhtemelen.
Senin için bu dünyadaki en özel kişi kim?
Önce eşim, önce ailem.

Nelerden asla vazgeçemezsin?
Doğru bildiklerimden.
Mutlu bir evliliğin olduğunu biliyoruz. Evlilik aşkı ne kadar öldürüyor?
Aşk ölmez, ölüyorsa aşk değildir o. Gerçek aşk evlilikle evrimleşir ama ölmez.