İmkansız gibi görünüyor değil mi?
Ama Nilüfer için imkansız diye bir şey yok... O, kendi hikayesinin ışığı olamayacak belki ama karşısına çıkan her karanlığa kendi ışığını saçacak.
Psikiyatrist Doktor Nilüfer Toska, Klinik Şefi olduğu Pera Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ergenlerin kırılgan ruhlarındaki sorunları keskin bir zekayla çözmesiyle tanınır. Güçlü sezgileri ve derin hisleri sayesinde genç hastalarının, çözülmesi imkansız gibi görünen durumlarını, soruşturma yapan bir dedektif dikkatiyle çözer.
Ancak Doktor Nilüfer Toska herkesten sakladığı büyük sırrı nedeniyle her an cam kırıklarının üzerinde yürümektedir. Mesleğini tehlikeye sokacak büyük sırrı Dr. Nilüfer’in peşini bırakmazken tavizsiz Savcı Ömer ile olan çatışmasının büyük bir yangına dönüşeceğinden habersizdir.
Her zaman tek ve ilk önceliği hastaları olan Nilüfer için aşk, sadece filmlerde, kitaplarda, şarkılarda geçen, üzerinde çok durulmaması gereken bir kelimeden ibarettir. Oysa Nilüfer, Savcı Ömer’in hayatına girişiyle aşkı her zerresinde hissetmeye başlayacaktır. Acısını da sevincini de... Sakladığı sırrının bu aşka engel olduğunun farkında olsa da buna karşı koyamayacaktır.
Nietzsche’nin dediği gibi, ‘Aşkta her zaman biraz delilik vardır …’
O zaman biraz delirmek onların da hakkıdır.