MELİH ÖZKAYA: HAYATIMIN MERKEZİNDE HEP İŞİM VAR
Hayatınızın merkezinde işiniz mi var yoksa çok öncelikli başka dertleriniz var mı?
M.Ö.: Bu bende çocukluktan gelen bir şey neredeyse. 14 yaşımdan beri kendi paramı kazanıyorum. Yapmadığım iş kalmamıştır. Zaten eski voleybolcuyum. İşim hayatımın merkezinde ve hep öyle olmak zorunda benim için.
M.K.: Ben 18 yaşında devlet memuru olarak başladım çalışma hayatına. Daha üniversitede okurken KPSS ile atandım ve çalışmaya başladım. Ama oyunculuk hep içimde olan bir şeydi. Sadece küçük bir yerden geldiğim için, ‘ben oyuncu olacağım’ demeye cesaret bile edemiyordum.
Neden cesaret edemiyordun?
M.K.: Bir gün sınıf öğretmenimiz ‘gelecek hayaliniz ne?’ diye sormuştu. Ben uzun süre cevap veremedim. Öğretmenin ısrarıyla ‘oyuncu olacağım’ deyince tüm sınıf gülüp dalga geçmişti. Rehberlik hocası da annemi çağırıp, ‘Kızınıza söyleyin lütfen, daha gerçekçi hayaller kursun’ demişti.
Ne kadar tuhaf bir bakış açısıymış bu. Nerede geçiyor bu hikaye?
M.K.: Osmaniye’de. Küçük bir yer orası ve ben ne tepki alacağımı bildiğim için söylemek istememiştim zaten. O yüzden üniversiteyi bitirince İstanbul’da kalmak için hemen çalışmaya başladım. Kazandığım parayı da oyunculuk eğitimlerine yatırdım. (Gülüyor)
Melih, sen de profesyonel voleybolcuymuşsun eskiden. Senin oyunculuğa başlama hikayen nasıl?
Hiçbir zaman oyunculuk hayalim yoktu. Zaten voleybolda iyi bir kariyerim vardı. Aynı zamanda bir sürü farklı işte çalışıyordum. Bir yandan da evliydim ve eşim oyuncuydu. O bu konuda beni sürekli yönlendirmeye çalışıyordu ama ben istemiyordum. Bir gün çalıştığım restoranda Aslı İmamoğlu, ‘Seni oyuncu yapacağım’ deyip kartını verdi. O kadar ilgilenmedim ki kartı bir kenara attım. O zaman Aslı İmamoğlu’nun kim olduğunu da bilmiyorum tabii. (Gülüyor) Sonra bir şekilde bu yöne evrildi.