"EN ÇOK ŞEHNAZ KARAKTERİNİ YAZARKEN ZORLANDIM"
Romanda yazmakta en çok zorlandığınız karakterler hangileri oldu? Tüm karakterle empati kurmak için ne tür yöntemler denediniz? Nazlı ve ona bir şekilde dokunan herkesle teker teker birebir karşılaşma imkanı buluyoruz. Bu karakterlerden en çok ilgimi çeken Şehnaz oldu. Konuşulmayan ama iyi bildiğimiz, duyduğumuz ancak iç dünyaları kapalı kutu olan Şehnazlar...
E.Ş.: Romanda yazmakta en çok zorlandığım karakter Şehnaz’dı. Benim için hem çok kolaydı hem çok zordu diyebilirim. Şehnaz, gerçek bir karakterden esinlenmedir. Benim şahsen tanıdığım biri değil fakat, arkadaşımın şahsen tanıdığı biri olduğu için oradan çok ipucu topladım.
Şehnaz’ın durumu içime dokunduğu için onu anlatmakta bazen çok duygulandım ve zorlandım. Ama aynı zamanda da yaratma sürecinde çok keyifli bir karakterdi. Karakterlerin hepsinin önce fiziksel özellikleri, sonra duygularıyla ilgili detaylı bir araştırma yapıyorum. Ayrı ayrı yazıyorum, hangi müzikten hoşlandıklarından nasıl giyindiklerine kadar. Onlarla ilgili bir profil çıkartıyorum, duyguları ile ilgili çalıştıktan sonra yazdım. Sanırım etkili olan buydu, okuyucuya bu samimiyet çok fazla geçmiş. Karakterini yazmakta en zorlandığım Şehnaz oldu tamamen bu sebeplerden dolayı.
Aslında sokakta gözlemlediğim tüm insanlar bütün roman kahramanlarım için bana esin kaynağı ayrıca dinlediğim hikayeler, öyküler, izlediğim filmler, tiyatro eserleri, okuduğum kitaplar da destek oluyor diyebilirim. Hatta bir vapurda giderken konuşulanlara kulak misafiri oluyorsunuz, oradan duyduklarınız bambaşka hikayeler ve öyküler olarak çıkabiliyor. Özellikle Nazlı karakteri çevremizde daha çok bulunuyor. Dolayısıyla yazması çok daha kolay bir karakterdi benim için.
Özellikle benim jenerasyonumun bu coğrafyadaki en büyük sıkıntısıdır toplum ve aile baskısında var olmaya çalışmak. Hayata parmak izini bırakabilmek kolay değildir. Bunu Nazlı karakteri üzerinden anlatmak istedim.
Romanda her bir karakter iç dünyasındaki fırtınayla farklı bir şekilde savaşıyor. Farklı çıkış yolları arıyor. Bu arayış sırasında sizce en çok zarar görenler kimler oluyor?
E.Ş.:Bence bu fırtınalı iş hesaplaşma sırasında en çok zarar gören yine kişinin kendisi oluyor. Varoluşunu ortaya koymaya çalışırken psikolojik olarak çok yıpranıyor kişi. Bir de geçmiş zamanda yaptıkları tamamen sanki birer kayıpmış gibi geliyor insana. Ben bütün bu tecrübeleri boşuna mı yaşadım dedirtiyor. Ama aynı zamanda bu büyük bir mücadelede, eğer bu mücadeleyi kişi kazanabilirse, hangi yaşta olursa olsun yepyeni bir başlangıç yapabiliyor. Bu sıkışmışlıkları aşmak, bir romanın buna vesile olması beni heyecanlandıran bir süreç oldu. Çok fırtınalı iç hesaplaşmaları vurgulamak istedim. Her kahraman kendi iç sesiyle konuşuyor. O fırtınanın okuyucuyu daha net hissedebilmesi açısından bunu bilerek yaptım.