Bir süredir akciğer kanseri ile mücadele eden Billur Kalkavan (59), tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 13 yıldır birlikte olduğu sevgilisi Buğra Bahadırlı, Kalkavan ile son diyaloğunu anlattı.... Doktorların ‘tümörden mi progresyon yapıyor’ diye endişelendiği bir dönemde ‘Bu kadar hızlı düşüş enfeksiyondan oluyordur’ dedim. Enfeksiyon çıktı. Orada canım sıkıldı. Biraz duygulandım. Odaya girdiğimde Billur baygındı. Duygulanıp sarıldım. Ben ağlayınca kendine geldi ve ‘Aşkım merak etme, ben seni hiç bırakır mıyım’ dedi. Son diyaloğumuz o oldu. Hürriyet'in haberine göre; Buğra Bahadırlı, çok üzgün olduğunu söyledi ve ekledi... Billur, zamanında bana bir hikâye anlatmıştı. Bir adam karısını kaybediyor. Adam, haberi aldıktan sonra hemen bunu karısıyla paylaşmak istiyor ve ‘Şu an karımın öldüğü haberini gidip karımla paylaşmalıyım’ diyor. Benim de şu an hissettiğim şey o. Bir kötü günümüz bile geçmedi. Bir gün tartışmadık. Tabii ki fikir tartışmalarımız oldu ama bir gün kavga edip ayrılmaya niyetlenmedik. Bahadırlı, Billur Kalkavan’ın vasiyeti olmadığı haberleri hakkında da açıklamada bulundu. Manevi bir vasiyeti yok. Çünkü öleceğini düşünmüyordu. Kendi aramızda konuştuğumuz şeyler vardı ama resmiyete dökmedik. Birbirimizin hayat arkadaşıydık çünkü Buğra Bahadırlı, Billur Kalkavan’ın son günlerde çok üzgün olduğunu da söyledi. Kemoterapi portunun içine yerleşen mantardan dolayı enfeksiyon oluştu. Normal insanın bile kaldıramayacağı enfeksiyona yakalandı. Vücut çok yorulmuştu. Ayrıca oturduğumuz ev kentsel dönüşüme girdi. '90 gün içinde evinizin boşaltılması gerekiyor’ denilince de morali bozuldu. Üzüntüden 2 günde 1.5 kilo verdi. Hastanede kalmak istedi. Sonra yeni evimize geçeriz dedi ama kısmet olmadı. İyileşmeye başlamıştı. Ama bu ev konusundan sonra hayatla bağı azaldı. Billur Kalkavan’ın cenazesi bugün Zincirlikuyu Camisi’nde ikindi namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Zincirlikuyu Mezarlığı’nadefnedilecek. Öte yandan POSTA'dan Suna Akyıldız, bugünkü köşesinde Billur Kalkavan'la ilgili bir yazı kaleme aldı. Akyıldız'ın Billur Kalkavan'la ilgili yazısı duygulandırdı. Gazetede işe başlama maceram ilk arşivle olmuştu. O yıllarda dijital yoktu. Önümde yüzlerce insanın isim isim klasörleri, içlerinde verdiği röportajlar, günlük hayatlarında çekilen fotoğrafları vardı. Gün içinde ihtiyaç duyulan fotoğraflar bu klasörlerden seçilir, gazeteye girerdi. Şimdi hatırlıyorum da o dönem fotoğraflarına bakmayı ve çıkan haber küpürlerini okumayı sevdiğim birkaç isimden biriydi Billur Kalkavan. Oldukça renkli, eğlenceli, neşeli, gözlerinin içi gülen, pozitif ruhu bütün fotoğraf karelerine yansırdı. Her ne kadar sosyetik diye yazılsa da hiç alakası yoktu. İnanılmaz mütevazıydı. Sade yaşardı. Bir gün kanser olduğunu öğrendiğimde inanamadım. Nedense hayatımdaki en büyük sınavım sevdiklerimin hastalıklarla mücadelesi oldu. Babamla başlayan, en yakın dostuma kadar uzanan. Ne zaman sevdiğim birinin hastalık haberini alsam “Onca kötü insan varken niye o?” diye sorgulamışımdır. Billur Kalkavan’ın hastalığını öğrenince yine aynı şey oldu. Hastalık bile onun o savaşçı ruhundan bir şey kaybettirmedi. Hasta yatağında bile bir kez isyan edip mücadeleden vazgeçmedi. Hayata sıkı sıkıya tutunması muhteşemdi. Birçok insana çektiği videolarla moral verdi. Şimdi gittiği yere de yine o enerjiyi, gülen gözlerini ve ışığını götürüp orayı da aydınlatacağına eminim.