Normal bir tempoda çalışmıyoruz biz. Haftanın beş günü setteyiz, günde 12 saat. Uzun bir süre bunu yapınca akli dengeni yitirecek gibi oluyorsun. İnsanın biraz kendini bulması gerekiyor. Kendimi özledim. Bir tek uykusuzluğa dayanamıyorum. Çocukluğumdan beri böyleyim. Gece uykusu benim için zorunlu bir ihtiyaç. Bu yüzden beni en çok zorlayan gece çalışması. Ekranda sürekli aynı insanları görünce sıkılıyorum. Bazen kendi oynadığım karakterden bile sıkılıyorum. İç sesime her zaman kulak verirdim, tam olarak güvenmeyi de yolda öğrendim. Haftanın beş günü karakterin ağladığı için bedenin o tepkiyi ezberliyor ve sanki ortada dram varmış gibi algılıyor. Anne dizisinde mesela reklamlara bakarken bile ağlıyordum. Bizim ki biraz deli işi. 17 yaşımdan beri birilerinin beğenisini ve eleştirisini alarak büyüdüm. Fiziksel görünüşümle ilgili hiçbir eleştiriye kulak asmamak gerektiğini öğrendim. Herkesin beğenisini kazanayım diye bir arzum yok. Sosyal medyadaki yorumlar asla üzülmeme neden olamaz. Hayvanlara bayılıyorum. Bana iyi geliyorlar. Kedilerim bende biriken o manasız enerjiyi alıyor. Hayvanların olmadığı bir dünya hayal edemiyorum. Sadece insanların yaşadığını düşünsenize ne korkunç! İşte o zaman tam cehennem!