Çocuklarda duygusal ihmal türleri ve anne-baba tutumlarının çocuklara etkileri

İstatistiklere göre pandemi süreci en çok ileri yaş grubunu değil, çocuk ve ergenleri etkiledi. Pandemide çocuk psikiyatrisi kliniklerinde ergen vakaları çok artış gösterdi. Hastane yatışları da yükseldi. Harvard Üniversitesi araştırmaları ve diğer nöro bilimsel çalışmalar, erken çocukluk dönemindeki deneyimlerin ve çocuğun çevresinden aldığı uyarıların çocuğun beyin yapısını etkilediğini ve bunun yaşam boyu sürdüğünü vurguluyor. Bu nedenle anne-bebek, baba-bebek, aile, bakımveren bebek etkileşimleri çok önemli. Bu dönemdeki olumsuz çocuk yaşantıları yaşamın sonraki yıllarında ortaya çıkacak ruhsal ve bedensel problemlerin yolunu açıyor.

Dünya genelinde çocuk ruh sağlığı alanında çalışmalar yürüten bilim insanlarının oluşturduğu uluslararası sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek 23 Nisan’ı Dünya Bebek, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Günü olarak belirledi. Üsküdar Üniversitesi Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından çevrimiçi olarak düzenlenen 23 Nisan Dünya Bebek, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Günü Paneli’nde bebek, çocuk ve ergen ruh sağlığının önemine dikkat çekildi.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sürecinin beklenenin aksine ileri yaş grubundakileri değil, çocuk ve ergenleri etkilediğini söyledi. Tarhan, “Pandemiden en çok hasar alan grubun çocuklar ve ergenler olduğu görüldü. Çocuk psikiyatrisi kliniklerinde ergen vakaları çok artış gösterdi.” uyarısında bulundu.
Aile bağları kuvvetliyse bu durumun çocuklar için bir kazanıma dönüşebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Tarhan, bağları sağlıklı olmayan ailelerde anne ve babaların rollerini reddettiğini söyleyerek çocukla birlikte zaman geçirmek ve onu sevmek gibi yaklaşımların bir yük olarak görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Tarhan, çocukların popüler kültürün çocuğu olma eğiliminde olduğunu belirterek önlem alınması gerektiğini de kaydetti.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dünyanın pandemiden sonra ciddi bir kriz yaşadığını vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Pandemiden en çok 65 ve ileri yaştaki bireylerin etkileneceği bekleniyordu. Fakat pandemiden en çok hasar alan grubun çocuklar ve ergenler olduğu görüldü. Bağları sağlıklı olmayan ailelerde anne ve babaların rollerini reddetme vakalarına çok rastladık. Anne her türlü imkana sahip, bütün fiziksel imkanları karşılıyor ama anne rolünü reddediyor. Çocuğuyla birlikte zaman geçirmek, sevmek, koklamak, yemek yedirmek gibi yaklaşımları bir yük olarak görüyor. Küresel olarak da bunun yaygınlaştığını görüyoruz.” dedi.

"ANNE ÇOCUK ARASINDA SEVGİ DEVAMLILIĞI OLMALI"
0-3 yaş arasındaki bir çocuk için annenin yerini hiç kimsenin tutmadığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne veya anne yerine geçen kişiyle ilişkinin kalıcı, tutarlı ve devamlı olması gerekiyor. Buna psikolojide nesne devamlılığı diyoruz. Sevgi devamlı olmuyorsa, sık sık değişiyorsa böyle durumlarda çocuk ruh sağlığı sağlıklı gelişmez. Çocuk ruh sağlığının sağlıklı gelişmesini istiyorsak nesne devamlılığını sağlamamız gerekiyor. Çocuk bir gün annenin yanında, diğer gün kreşte başka bir gün bakıcının yanında kaldığında fiziksel ihtiyaçları karşılansa bile ruhsal ihtiyaçları karşılanamıyor. Bu yüzden toplumsal farkındalığa, anne ve baba eğitimine ihtiyaç var. ” dedi.
"ÇOCUKLARIMIZ KÜRESEL KÜLTÜRÜN NESNESİ DEĞİL, ÖZNESİ OLSUN"
‘Çocuklarımız küresel kültürün nesnesi değil öznesi olsun’ diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklarımız sadece kendilerine çalışan, küresel bir şekilde yayılan narsisizmin kurbanı olmasın. Yaşadığımız topluma, ülkeye, vatana ve hatta gezegene de ‘bir şeyler katmalıyım’ diyen çocukların yetişmesini sağlamamız çok önemli. Bu da 0-3 yaş arasındaki bir çocuğun annesi ve ailesi ile birlikte olması ile mümkün. Aileyi güçlendirme misyonumuz olmalı. Bu nedenle bu konular bizim için önceliklidir.” ifadelerini kullandı.

"DUYGUSAL İHMALE UĞRAMIŞ ÇOCUK BÜYÜMÜYOR"
Öğrenilmiş otizm kavramına değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal medya çocuklarımızda non – verbal öğrenme güçlüğü yapıyor. Non-verbal öğrenme güçlüğü dediğimizde matematiksel öğrenme iyi, teknik becerileri öğrenmek iyi ama sosyal ve duygusal becerileri öğrenemeyen bir nesil geliyor.
Sosyal ve duygusal becerileri öğrenemeyen bir nesil ne demektir? Non-verbal öğrenme güçlüğü olan bir nesilden bahsediyoruz. Gençlerimiz bir nevi otizm spektruma giren durumla karşı karşıya. Otizmin yaygınlaşması, salgın haline gelmesi tesadüf değil. Küresel olarak otizm salgını var. Vakalar artıyor. Genetik boyutu olanlar daha büyük risk grubunda. Asıl sorun çocuklara ince motor, kaba motor, sosyal, duyusal ve duygusal becerileri öğretemeyen bir ortamın olmasıdır.
ÇOCUKLAR DUYGUSAL OLARAK İHMAL EDİLİYOR
Çocuklarda duygusal ihmal var. Fiziksel olarak yediriliyor, içirilip giydiriliyor ama duygusal ihmal varsa çocukta büyüme duruyor.”

0-3 YAŞ ARASINDA BEBEĞİN ANNE VE BABASIYLA ETKİLEŞİMİ ÇOK ÖNEMLİ
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Prof. Dr. Nurper Ülküer “Geliştiren Ebeveynler-Mutlu Çocuklar” başlıklı sunumunda Dünya Bebek, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Günü’nün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’yla aynı günde ilan edilmesinin çok anlamlı ve gurur verici olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nurper Ülküer, “Atatürk çocuklara bayram hediye eden bir lider olarak tüm dünya milletlerine örnek olmuştur ve aradan 100 yıl geçmesine rağmen ilham vermeye devam ediyor. Bu büyük bir onurudur.” dedi.
"BEYİN DENEYİMLERLE DEĞİŞİR"
Beyin ve sinir bilim alanındaki bilimsel çalışmaların mutluluğun beyinde başladığını ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Nurper Ülküer, “Beyin doğduğunda henüz olgunlaşmamıştır. Beyin deneyimlerle değişir. Küçük bir çocuğun bakımvereni ile olan ilişkisinin kalitesi her şeyden önemlidir. Olumsuzluklar beyin gelişimini etkiler. Beyin zaman içinde inşa olur. Beyin mimarisinin oluşumu hiyerarşik bir sıra izler. Temel önemlidir. Beceri beceriyi getirir. Yüksek düzey bir becerinin gelişimi eğer bir önceki alt düzey bağlantılar tam oturamamışsa zorlaşır.” dedi.
"0-3 YAŞ ARASINDA BEBEĞİN ANNE VE BABASIYLA ETKİLEŞİMİ ÇOK ÖNEMLİ"
Beyin gelişimindeki duyarlı dönemlere işaret eden Prof. Dr. Nurper Ülküer, “Dil öğrenmenin, alışkanlıkların, duygusal kontrolün en hızlı olduğu ve çevresel uyarılara en fazla açık olunan dönem 0-3 yaş dönemidir. " dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Duygusal kontrol çocuğun ruh sağlığı açısından en önemli olan konulardan bir tanesi. Harvard Üniversitesi araştırmaları ve diğer nöro bilimsel çalışmalar, erken çocukluk dönemindeki deneyimlerin ve çocuğun çevresinden aldığı uyarıların çocuğun beyin yapısını etkilemekte ve bunun yaşam boyu sürdüğünü vurguluyor. Bu nedenle anne-bebek, baba-bebek, aile, bakımveren bebek etkileşimleri çok önemli. Bu dönemdeki olumsuz çocuk yaşantıları yaşamın sonraki yıllarında ortaya çıkacak ruhsal ve bedensel problemlerin yolunu açıyor.” dedi. Ülküer, olumsuz çocuk yaşantılarının da ihmal, istismar, aile içi şiddet, savaş ve göç gibi toplumsal hareketlilik, pandemi ve yoksulluk olduğunun altını çizdi.

GELİŞTİREN BAKIM KAVRAMI VE BEBEĞİN BEYİN GELİŞİMİNE ETKİLERİ
“Geliştiren bakım” kavramına da değinen Prof. Dr. Nurper Ülküer, duyarlı ve karşılık veren geliştiren ebeveyn çocuk ilişkisinin önemini vurguladı.
Prof. Dr. Nurper Ülküer, “Bebeklik dönemi ve erken çocukluk dönemindeki küçük çocuklara birincil derecen bakım verenin kapasitesi güvenli bir ev ortamıyla doğrudan ilişkilendirilmektedir. Çocuğun ilk öğrenme ortamı ev ortamında şekillenir. Dolayısıyla ev içindeki ilişkiler ve ev ortamının kalitesi gelişimi doğrudan etkilemektedir. Küçük çocukların en şekillendirici deneyimleri geliştiren bakım ile olmaktadır. Geliştiren bakım bebeğin beyin gelişiminin temelini oluşturur. Geliştiren bakım, çocukların sağlıklı büyümeleri, beslenmeleri, güven içinde olmaları, karşılayıcı ve duyarlı bakımın verildiği ve erken öğrenme olanaklarından oluşan temel şartların bütünüdür.” dedi.