Bu ve buna benzer kafamı karıştıran tüm soruları sizin için sevgili doktorum Prof. Dr Alper Şener’e sordum. Kendisi beni kırmadı ve burada sizlerle bir arada olmayı kabul etti. Buradan itibaren sözü doktoruma bırakıyorum. Covid-19 hakkında en merak edilenleri cevaplıyoruz.
Yağmur Kalyoncu: Türkiye’de vaka / ölüm sayıları artışta. İlk aşamada başarı ile yürüttüğümüz bu süreçte neyi eksik ya da yanlış yaptık da durum bu hale geldi? Genel bir Türkiye değerlendirmesi yapar mısınız?
Prof .Dr Alper Şener: Aslında bu süreç gerçekten yönetimi çok zor. Dünya’da bu salgının bittiği dediğimiz ülkelerde bile halen aralıklarla olgular çıkıyor, buda çok normal aslında; çünkü virüsün ortadan kaybolması söz konusu değil. Türkiye tablosunda aslında ilk başta başarıyla yürüttük diyemeyiz, mevsimin avantajı oldu, bir kış virüsü baharda geldi. Şu an ki durum aslında asıl yaşanması gereken tablo.
Yağmur Kalyoncu : Hastalığın kendini gösterme seyri – belirtileri değişti mi?
Prof .Dr Alper Şener: Çok fazla değişim yok. İshal ve tat- koku kaybı eklendi. Ama bu ikinci pikte daha ağır hastalar ile karşılaşıyoruz. Yoğun bakım yatış oranı daha çok oluyor. İkinci kez virüs ile enfekte kişiler görüyoruz. Komplikasyonlar yeni tanımlanmaya başlandı- long covid ve post covid gibi…
Yağmur Kalyoncu : Tedbirler konusunda nedir görüşleriniz? Hastalığa yakalanmamak için neler yapılmalı? İnsanlar dışarı çıkmayın uyarısını sanırım yanlış yorumluyor. Evlerde kalın ama kalabalık partiler yapın gibi.. Son dönemde ev partileri skandalları gündemde. Neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr Alper Şener: Evinde zaman geçirip hastalananlar bence bir efsane, çünkü olası değil. Algı değişik. Kapı aralığından, komşu ile konuşmak bile bunu almak için yeterlidir. Böyle hastalarla konuştuğumuzda çoğunlukla teması yakalıyoruz. Testin pozitifliğini testin yapılma zamanı ve kişilerde ki semptomlar belirliyor. Çoğunlukla ilk birinci haftada test pozitif çıkıyor. Ev partilerine hiç yorum yapamıyorum, cahillik ve cesaret dışında aynı zamanda sorumsuzluk. Hele birde topluma örnek olması gereken medyatik isimlerinde adı geçince ikinci kere üzülüyor insan, çünkü bu kişilerin auraları ile ikna kapasiteleri yüksek, çünkü ciddi bir hayran kitleleri var; bu duygusal iletişimi daha verimli kullanmaları gerekir.
Yağmur Kalyoncu : Bir dönem kargo poşetlerini market poşetlerini siliyorduk. Tüm paketli gıdaları dezenfektanlarla silip kullanıma hazır hale getiriyorduk. Hala anlayamadığım şey dokunma teması yayılmada etkili mi yoksa hava teması mı şart?
Prof Dr. Alper Şener : Virüs cansız yüzeyde 3 gün kalabiliyor. Ama bu şekilde temas ile bulaş şimdiye kadar gösterilemedi. Burada önemli olan virüsün cansız yüzeyden alınıp, eliniz ile ağız veya buruna bulaştırılması. Bunu önlediğiniz sürece tehlike yok. Virüsün hastane gibi yoğun olduğu yerlerde hava yolu ile, diğer ortamlarda damlacık yolu ile bulaştığını söyleyebiliriz.
Yağmur Kalyoncu : Başkan Trump’a verilen ANTİKOR KOKTEYLİ’ ni çok merak ediyorum. Nedir içeriği sevgili hocam. Trump, çok kısa bir zamanda toparlayabildi kendisini ve tüm dünyada şaşkınlıkla karşılandı bu.
Prof Dr. Alper Şener : İçinde insan ve insansılaştırılmış fare monokolonal antikoru var. Bunun daha modernleride çıktı, rekombinant monoklonal antikor. Bu antikorlar virüse bağlanarak etkisiz hale getiriyor.
Yağmur Kalyoncu: Mikrobiyotanıza iyi bakın diyorsunuz. Turşu, yoğurt, çinko, D vitamini, C vitamini ve propolis öneriliyor bunlar bağışıklığı güçlü tutmak için mi?
Prof Dr. Alper Şener :Bağışıklığı dengelemek için diyelim. Bağışıklık sisteminin en önemli komponenti barsaktaki bakteriler. Son zamanlarda bunlar için hatta ‘ikinci beyin’ olarak adlandırılıyor. Probiyotikler bu bakterileri besliyor ve zenginleştiriyor. Mikrobiyotanız ne kadar zengin ise, o kadar direnciniz yüksek oluyor. Bu saydıklarınızın hepsinin mikrobiyotayı zenginleştirici etkisi var. Bizim geleneksel beslenmemizin bu yönde çok büyük avantajı var. Doğal ve geleneksel beslenmek yanında hekim kontrolünde bu desteklerin alınması tavsiye ediliyor.
Yağmur Kalyoncu : Hiçbir tedavi istenilen düzeyde değil diyorsunuz. Tedavi sürecinde neler yanlış? Özellikle ilaç kullanımı konusunda hepimizin aklı karışık. Ben Favipiravir ve Hidroksiklorokin içeren ilaçları kullandım. Şimdilerde gündem başlılarından biri Hidroksiklorokinin yan etkileri. Almanya dahil bir çok ülke bu etken maddeyi protokolünde kullanmazken biz neden tedavi sürecine dahil ettik. Hastaneye yatan ve durumu ağır olan da, hastalığı ev seyrinde geçiren de bu etken maddeyi kullandı. Bu noktada hata yaptık diyor musunuz? Ben yan etkilerini hala atamıyorum. 44 Kiloyum. O dönemde kullandığım yoğun ilaçlar metabolizmamı bozdu. Üstelik bir ilaç poşeti ile eve gönderiliyorsunuz Sorup danışacak kimse yok. Yan etkisi olursa ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Evde tek başına bu denli bir ağır ilaç kullanımı ne derece doğru ?
Prof Dr. Alper Şener : Korona aslında tüm tıp tarihinin bildiği ve uyguladığı her şeyi kökünden sarstı. Bir ilacın bir hastalık için tedavi şablonunda yer alması yaklaşık 10 yılı bulur. Çünkü bir sürü mekanizma bunu yönetir. Bazıları da uluslararası kuruluşların denetimindedir. Bir yeni hastalık çıktığında bilinen tüm moleküller bir özel yöntem ile kimyasal taramadan geçerek olası etkili maddeler bulunur ve saha çalışmalarına bakılır. Biz buna yeniden endikasyon tanımlama diyoruz. HQ böyle bir etken madde. Sıtma ilacında kullanılan moleküler olarak korona virüsün RNA’ya bağımlı RNA polimerazına bağlanma potansiyeli var, SARS CoV sırasında hücre kültüründe virüse etkisi gösterilmiş ve olumlu bulunmuş ama SARS CoV’de sahada yeterince denenmemiş. Sadece biz değil, dünyada birçok ülke bunu denedi, elde ettiği sonuçlara göre tedavi şablonundan çıkardı. ABD’de halen deneysel çalışmalarda kullanılıyor. Bizim açımızdan ise, yeniden değerlendirip artık tedavi şemasından çıkıp sadece deneysel olması lazım diye düşünüyorum. Çünkü yüzü çok eskidi. Favipiravir için söylenenler ise tamamen bilgi eksikliğinden. Bu ilaç dirençli influenza için geliştirilmiş ve başarılı bulunmuş. Sonrasında Afrika’da Ebola virüsü tedavisinde kullanılmış, orada da etkili bulunmuş. Şimdi de yine korona virüse etkisi gösterilmiş bir antiviraldir. Yükleme dozu ve yan etki nedeniyle eleştiriliyor ama görülen yan etki oranı %1’in altındadır. İddia ediyorum mide koruyucu almadan, ağrı kesici alın yan etki oranı daha çok çıkar. Biz toplumsal olarak ilacı severiz. Burada asıl sorun budur. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde kan gazı değişimi bozulmayan kimseye ilaç verilmiyor. Şimdi bizde hayal edin verilmediğini, yer yerinden oynar! Gerekli mi? Şikayeti olmayan, risk faktörü olmayan (65 yaş üstü ve yandaş hastalık) satürasyonu bozulmayana tedavi için ilaç kullanmaya gerek yoktur.
Yağmur Kalyoncu : Bu tartışmalardan sonra insanlar ilaç kullanmadan vitamin takviyeleriyle iyileşmeye çalıştılar . Çok sık duyuyorum bunu . Bu ne derece doğru?
Prof Dr. Alper Şener : Hastalık tablosu dünyayı çok şaşırttı. Hastalığın zaten doğal seyri %96 iyileşme. Bu iyileşmede ilacın etkisi çok yüksek değil. Çalışmalara göre sadece hastanede yatanlarda yoğun bakıma gidişi azaltıyor. Ölüm riski ve oranına bile ciddi olumlu etkisi olan ilaç yok. Yani zaten iyileşme oranı yüksek olan bir hastalıkta ilaç veya takviye ne kadar etkili olabilir. Ama şunu hatırlatmakta fayda var; bu hastalıkta halen hangi durumların ağırlaşmaya sebep olduğunu veya ölümü etkilediğini net bilmiyoruz. Çerçeve belli ama içerik net değil. Bu nedenle başlanılan ilaçları kullanmak en önemlisi, çünkü ilacı almayıp yoğun bakımlık duruma gelen çok hasta görüyoruz. İlaçları almak şimdilik en iyi strateji, hayatta kalmak için…
Yağmur Kalyoncu: Benim de yaşadığım ve bazı vakalarda görülen LONG COVİD olayı var bir de . Nedir bu long covid? Neden yaşıyoruz bunu? (Örneğin ben haftanın 3 günü iyiysem 2 günü yataktan çıkamıyorum. Hala aşırı derecede – covid pozitif teşhisinin konulduğu ilk zamanlardaki gibi- ağrılarım ve halsizliğim var. Hızlı ve tempolu yürüyüşler yapan biriydim ama şimdi üç adımda yoruluyorum. Ayrıca unutkanlık başladı. Bu böyle dalgınlık unutkanlığı değil ama. Tabağıma yemek koyup üç saat sonra aa yemek yiyecektim unuttum gibi . Tüm bunlar long covid belirtileri mi? Ne kadar sürüyor long covid ve bunun bir tedavisi var mı?
Prof Dr. Alper Şener : Tanımı hala netleşmedi ama, iyileşme sonrası 3. Haftada başlayıp, genelde 6 aydan uzun süren; kas eklem ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk, huzursuzluk gibi şikayetlerin başka bir sebebi bulunamıyor ise LONG COVİD-uzn korona diyoruz. Ne kadar sürdüğü halen bir muamma, sebebi olarak aralıklı devam eden sitokin yanıtı suçlanıyor. Ama halen tartışma konusu. Tedavisi için takviye vitaminler, egzersiz öneriler arasında yer alıyor. Nadiren psikosomatik düzenleyici ilaçlar gerekiyor, özellikle uykusuzluk durumunda…
Yağmur Kalyoncu: Geçirdim kurtuldum diye sevinmemek lazım. Hastalığa yeniden yakalanma olasılığımız var değil mi? Bazı uzmanlar hastalığa yeniden yakalanma oranının düşün olduğunu belirtirlerken bazıları da riskin yüksek olduğunu söylüyor. Bunu destekleyen vakalar da var.
Prof. Dr. Alper Şener: İkinci kez yakalanma durumu kişinin bağışıklık durumuna bağlıdır. Enfeksiyonlar sonrası blokan antikorlar hastalıktan tam korunmayı sağlar. Antikor pozitif olabilir ama blokan değil ise yeniden hastalanma mümkündür, zaten görüyoruz. Bunu sağlayan bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sisteminin bilinen iki önemli organizatörü vardır; birisi genleriniz (anne-babadan gelen ) diğer ide mikrobiyotanızdır. Mikrobiyotanıza iyi bakın! Lipozomal vitaminler, çinko kullanarak bağışıklığınızı güçlü tutun. Çinko eser element olarak neredeyse 200 enzimatik süreçte rol alıyor. Bağışıklık için kritik olan D vit, melatonin vb tüm mekanizmalar da düzenleyicidir. İyileşmede olumlu etkisi olacaktır.
Yağmur Kalyoncu: Vücudumun bağışıklık üretip üretmediğini nasıl anlayacağım?
Prof. Dr. Alper Şener: Antikor bakılabilir. Serum testi diyoruz buna. IgG pozitif ise %90 ihtimalle blokan ab yeterlidir.
Yağmur Kalyoncu: Corona salgınının bitişi ile ilgili ön görüleriniz neler? Aşı ile ilgili görüşleriniz neler? Hastalık sürecinde kullanılan ilaçlara şüphe ile bakıldığı gibi aşının kullanılmasına da ilk etapta şüphe ile bakılıyor. Tedavi sürecinde kullanılacak aşının vücuda olası olumsuz etkileri olacak mı?
Prof. Dr. Alper Şener: Dünya’da 2021’inde böyle geçeceğini düşünüyorum. Türkiye’de ise 2021’in haziranı sonrası rahatlarız diye düşünüyorum. Aşıya gelince aşının kısa vadede yan etkileri yok. Bunun uzun vadede ne olacağı ise çok belirli değil, çünkü birkaç aşıda çok yeni hatta ilk defa denenen süreçler var. Bu durum ister istemez herkesi tedirgin ediyor. Bizde bilmiyoruz.
Kapatırken süreçte yanımda olan aileme, dostlarıma, iş arkadaşlarıma ve bana sayısız mesaj atan, her anımda yanımda olduklarını hissettiren takipçilerim ve siz değerli okurlarıma çok teşekkür ederim.
Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz
İlandır.