Doç. Dr. Metin, ampulla üzerindeki Aziz Menas’ın figürüne dikkat çekerek, bunun hikayesinin de son derece önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Dara'da kazılarda bulduğumuz bu eser en iyi buluntularından bir tanesi. Buluntunun aynı zamanda bir hikayesi var. Ampulla, antik dönemde kutsal merkezlerde hac vazifesini gören hacıların gittiği yerlerden kendi memleketlerine götürdüğü bir nevi günümüzün koku kaplarıyla benzer bir özellik taşıyor. Ortada bir aziz figürü var. İki yanında diz çökmüş develer ve en üstünde haç motifleri yer almaktadır. Bu ampullalar oldukça standart formlara sahiptir. Birçok kazı buluntusu çıkan yerlerde birebir benzer örnekleri vardır. Bunların Afrika, Anadolu, Avrupa ve Suriye’nin bazı kesimlerinde örnekleri vardır. Batı Anadolu’da bulunan örnekler oldukça standarttır ve Batı Anadolu ampullaları olarak adlandırılıyor ve elimizde gördüğümüz formlardan oldukça farklıdır. Buradaki azizin hikayesine gelecek olursak, azizin 3’üncü yüzyılın sonlarında Diocletianus döneminde Frigya Bölgesi’nde bir asker olarak bulunduğunu biliyoruz. Ancak aziz, Hristiyan olduktan sonra ve Diocletianus Hristiyanlara yapmış olduğu zulümden dolayı askerden ayrılmış ve inzivaya çekilmiştir. Tabii bunu haber alan imparator kendisini öldürmüş. Böylelikle müritleri tarafından daha sonraki dönemde naaşı alınarak İskenderiye’de Ebu Mena bölgesinde gömüldüğünü biliyoruz. Buraya giden hacılar Ebu Aziz Menas’ı ziyaret ederek hac vazifesini gördüğü anlamına geliyor ve geldikleri yerlerde de bu tip malzemeleri içerisinde kutsal su, yağ veya koku gibi kozmetik ürünleri getirirlerdi. Tabi Dara’da bunun çıkmasının çok önemli bir özelliği var. Çünkü bu buluntu daha önce burada çıkmamıştı. Dolayısıyla da Dara’da 6’ncı yüzyılda Hristiyan nüfusu yoğun olarak yaşamış. İskenderiye’deki Ebu Mena’ya hac vazifesini görmek için giden sivillerin olduğunu bu malzemeyle tespit etmiş olduk. Ampullayı yapmış olduğumuz bilimsel çalışmalar neticesinde bunun 1400 yıllık olduğunu belirledik. Birinci sınıf kalıptan çıkma bir malzeme ve üstünde hala bunu yapan ustanın parmak izleri duruyor. Paha biçilmez bir eser.”
DHA