Son birkaç yıldır kadınlara, ilişkilerinde çok emek vermemeleri gerektiği bilgisi pompalanıyor. “Bırakın o mücadele etsin” deniyor… Hiçbirine katılmıyorsun o zaman?
Ve daha neler neler… Yok işte erkek mağarasına et getirmekle mutluymuş, ona mücadele etme alanı bırakacakmışım. Kötü davranacakmışım, naz yapacakmışım, kaçacakmışım o kovalayacakmış… Naz da yapmıyorum, mücadele alanı da bırakmıyorum, kaçmıyorum da bilakis koşuyorum. (Gülüyor) Dürüst bir şekilde sevsin, bunu ifade etsin, mağarama da et getirmesin. Ben alırım, gerek yok. (Gülüyor)
“Tabii ki ilişkimize emek verelim” diyorsun o halde?
Hem de hep bir ağızdan kadınlar olarak, taktik kovalamadan, sevdiğimiz ve bizi sevdiğini, istediğini net bir şekilde dile getiren insanlara emek verelim, onlarla ilişki kuralım, bu ne idüğü belirsiz ilişkilere, bu zamanın adı konmayan tereddütlü sevgi biçimine baş kaldıralım diyorum. “Beni seviyor mu acaba?” sorusunun kalbimize ve aklımıza düştüğü her anda, aslında sevilmediğimizi bilelim. Gerçek sevgi ve gerçek ilişki ‘acaba?’ dedirtmez çünkü, nettir. Şüphe yoktur.