Hayatımızı ciddi anlamda etkileyecek olan bu korkunun belirtileri kişiden kişiye göre farklılık gösterse de genel olarak; uyku bozuklukları, küçük bir hareketten bile korkma durumu, ağlama isteği, yoğun bir huzursuzluk hissi, depresyon, sürekli deprem olacağını düşünmesi, depremde yaşananlara dair büyük acılar duyarak günlük yaşantısını devam ettirememesidir.
Bizler doğal felaketlerden önce dünyayı güvenli bir yer olarak görme eğilimindeyizdir. Fakat her doğal felaketten sonra dünyanın aslında güvenli bir yer olmadığıyla tekrar tanışırız ve bunu anlarız. Zaman geçtikçe dünya bize tekrar güvenli bir yer gibi gelir.
Psikolog İsmail Aykut Öztürk bu konuyu şu şekilde açıklıyor ve deprem sonrası yaşanan korkulara karşı alınması gereken önlemleri sıralıyor.
Deprem kelimesi; ölümü, enkaz altında kalmayı, sevdiklerimizi kaybetme ihtimalini, acıyı, hüznü ve travmayı çağrıştırır. Olumlu bir duygu durumu oluşturmaz. Genellikle kötü olan ve olumsuz olan ile ilgilidir. İnsan, olumsuz olandan her zaman çekinir, korkar ve kaygılanır. Yani depremden korkmak için depremi yaşamak, enkaz altında kalmak ya da bir sevdiğini kaybetmek şart değildir. Deprem her zaman için diğer bütün doğal felaketler gibi korkutucudur.