DUYUMLAR İLE MÜDAHALE EDİLMEMELİ
Yaygın inanışın aksine ankiloglossi olarak tanımlanan dil bağının her zaman ve kesin olarak konuşma sesi bozukluğuna yol açmadığını vurgulayan Özlem Oğuz, “Bazı durumlarda beslenme, ağız içi hijyen ve konuşma üretiminde sorunlara neden olabiliyor ancak ankiloglossisi olan herkeste sorun görülmesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Bir uzman hekimin ve dil-konuşma terapistinin görüşünün ardından ankiloglossiye gerekli müdahale gerçekleştirilebilir. Duyumlar ve uzman olmayan görüşler temel alınarak duruma müdahale edilmemeli. Yanlış müdahale durumunda ses, konuşma ve yutmaya ilişkin çok daha büyük sorunlar ile karşı karşıya kalınabilir.” diye konuştu.
KRİTİK YAŞ ‘4’
Oğuz, ‘Çocuğun kelimede yer alan bir sesi söylememesi, kelimeye kelimede olmayan bir ses ekleyerek söylemesi, kelimede yer alan sesleri değiştirmesi, farklı bir şekilde üretmesi, sesleri her zaman doğru bir şekilde üretememesi ve anlaşılırlığının düşük olması durumları konuşma sesi bozukluğu tanısını akla getiriyor’ dedi.
Çocuğun belirli bir yaştan sonra telefon sözcüğü yerine ‘tefon’, kuş yerine ‘tuş’, araba yerine ‘aba’, su yerine ‘şu,’ ya da ‘du’, yılan yerine ‘lılan’, kapı yerine ‘kakı, tapı, papı’, şapka yerine ‘şakba’ gibi üretimler yapıyor olması beklenmedik bir durumdur. Bir çocuk üç yaşına geldiğinde söylediklerinin en az yarısı doğru bir şekilde anlaşılıyor olmalı. 4 yaşını tamamlamış olan bir çocuğun anadilde yer alan sesleri doğru bir şekilde üretmesi ve konuşmalarının aile harici bireyler tarafından da anlaşılabiliyor olması gerekiyor. Konuşma sesi bozukluğu olan bir çocuk, beklenen yaşı geçse bile kelimeleri telaffuz etmek için mücadele etmeye devam edecek ve örnekleri verilmiş olan hatalara benzer hatalar sergileyecektir. Böyle bir durumda değerlendirme için bir dil ve konuşma terapistine gidilmesi öneriliyor. Dil ve konuşma terapisti, konuşma sesi bozukluğu için uygun olan değerlendirme prosedürünü uygulayacak ve ardından yine çocuğa uygun olan terapi yöntemini seçerek müdahale sürecine başlayacaktır.