22 yaşındayım, 3 yıldır yarı profesyonel sporcuyum. Duyduğuma göre sporcuların testosteronu, normal kişilere göre daha fazlaymış. Günde 2-3 kez mastürbasyon yapıyor ya da ilişki yaşıyorum. Bu isteği sporcu olmaya bağlıyorum, acaba düşündüğüm doğru mu? Merhaba kulaktan dolma bilgili meslektaşım! Sportmensin, gelişmiş, atletik bir beden ve görünüm. Gören maşallah desin. Yakışıklılık ise bol keseden. O da bizden bahşişi. Yapı öteki sistemleri de harekete geçirdi, testosteron yani erkeklik hormonu da bundan payını aldı. Yani çoğalmadı ama hakkını da yemedi. İç hesaplaşma şöyle: Ne duruyorsun? Bedenin sağlam, kasların kasıldı, hayalin uçtu, organa da bu tempoyu ayağa kalkarak alkışlamak düştü. Bize ufak bir pay kaldı. Testostoron salgısı, sistemin kendi yapısına bağlıdır. Biz mastürbasyona haftada 4’e izin verdik, sen sağ, biz selamet. Deli gibi ilişkiye girmek istiyorum ama evleneceğim kadın ilk olsun istiyorum. Haftada 5-6 kez mastürbasyon yapıyorum. Ne yapmalıyım? Olmaz olmaz diye bağırsam ne yarar değerli okurum? Akıl baştan gidince, iradenin freni gevşeyince, kişilik de tutkunun esiri olunca bizim naralarımız işe yaramaz. Kaç yaşındasın? Seks için evlenilmez. Çünkü bu sayısal hava civa temposuna güvenilmez. Kadının cinsel yapısı nedir bilinmez. Hiç orgazm olamayan biriyse senin çabaların işe yaramaz. Atışlar hedefini vurmaz, yaptığın mastürbasyonlar da tutkuya döner ve ilişkiye ilgi duymazsın. Gözün, organsal yapın ve ruhun aç ama sofraya konulan nimetlere iştah açılmazsa boşa kaşık sallanmaz. 25 yaşındayım, penisim 10 santim. Genelevdeki kadın “Ufacık penisin var” deyip bana güldü. O günden beri seksten soğudum. Benim asker de küstü, artık taarruz için zorlanıyorum. Ne yapabilirim? Senin değil, benim durumum zor. Kadın karar vermiş, küçük bulmuş ve onaylamış. Ben ise bilimin sözcüsü olarak kullanmasını bilene, onu önyargısız, içine sinerek sevene göre mutlu evliliği yürütmeye yeterlidir diyorum. Eksper kadın şu anda benden bir adım ileride. Sen onu dinleme. Çünkü sana bir avantaj veriyorum. Senin çakı gibi askerinin bir kıyağı bu. İleri yaşlarda yaşıtlarına göre görevini çivi gibi yapacak. Büyükler ise biraz yumuşayacak. Büyütmene gerek yok, yola devam. 26 yaşındayım, bekarım. Günde 4 kere ilişkiye girerdim. Yaz geldi benim kuşum uçmuyor. Ne yapmam gerekiyor? Değerli okurum, bir kuş muhabbeti tutturdunuz ki ben anlayamıyorum. Kuş var gıkı çıkmaz, bir pirinç tanesini bile yutamaz. Kuş var, serçeyi midesine indirir. Ama bir kuş için güvercin az gelir. Senin kuşu bir yana bırakalım, o kendi derdiyle meşgul. Mide fesadına uğramış gibi seks yağmasında pusulayı şaşırmış, kapkaç oyunlar için şimdilik sokağa çıkmamaya karar vermiş. Hele bir şu sıcaklar geçsin, havalar soğusun, sıcak yatak mekanı olsun, kuş azacak. Seni zorlayacak, bu sayıyı da Hocanız onaylamayacak. 30 yaşındayım, 2 yıl önce eşimden ayrıldım. Bir daha da ilişkiye girmedim. Geçenlerde bir kadınla ilişkiye girdim ama heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. Kalp krizi geçirmekten korktum, bu normal mi? Normal okurum. Önce yavaş ol, “Ağır başlı” desinler. Kimler diyecek? Bulacağın partnerler. Onlar da güven içinde, akıllarına uygun, iştahlarına doygun ziyafeti kuralına göre yesinler. Muhabbet yavaştan başlasın, aperatif olarak güldürü, fıkralarla yola çıkılsın. Partnerin yanına gelince başını omuzuna yaslasın (Sen de yardım et). Avuçlarında elleri, dışarıdan bile belli olmaya başlayan kalp sesleri “Hadi başla” sinyalini verdi. Melul melul gözüne bakınca harekete geç, gerisini ona bırak. Sen yardımcı hakem ol yeter, kalbini de merak etme sağlam. 60 yaşındayım, 25 senedir evliyim. Ağzımda bir diş bile kalmamışken kuşum hala ötmek istiyor. Şap kullandım, bir işe yaramadı. Sizce ne yapmalıyım? Olgun okurum, her şey iyi görünüyor da niçin yakındığını anlayamadım. Herkes “Kuşum kuşum” diye tuttururken, kimi topal, kimi felç, iştahsız, tembel, seçici, akılsız daha neler neler söyler de sana ne oluyor? Hiperaktif faal bir organına neden nankörlük ediyorsun? Bak küstürürsen karışmama ha! Son pişmanlık fayda etmez. Kuş var, iştahlıdır, evde yem de var paşam, hatunun ne güne duruyor? Yoksa sen onunla çocuk doğursun, temizlik yapsın, ırgat olsun diye mi evlendin? Şapa gerek duyduğuna göre eşin hanımefendi bu işlere ne diyor? Öyle kadın vardır ki erkeğini 1 kilo şap etkilemez. Yani kadın havalıdır. Ama yine öyle kadın vardır ki bir gramlık davranışı adamı 6 ay ölü denizde balık avlar hale düşürür. Diş konusunu sanırım kuşla kafiye olsun diye yazdın. Gerçekten diş sorunun varsa iyi bir uzman biliyorum, sana kıyak da yapar. Öyle yapsın ki gören takma mı, çakma mı anlayamasın. Bu yazıyı okuyunca akşam yemeğinizi de yiyince çağır hanımını yanına. Yum gözünü, gir koyuna. Eğer kapılar zincirlerle kapalıysa oyununu ona göre oyna. Zincirler pastan mı, gözündeki yaştan mı, gönlündeki yastan mı, onu öğren. Sonra bize yeniden yaz. 25 yaşındayım, 4 yıllık bir ilişkim var. En son 1 yıl önce ilişkiye girdik. O günden beri kız arkadaşımla yakınlaşsak bana “Müsait değilim” diyor. Ne yapacağımı şaşırdım, gençliğimin baharında bu durumdan sıkıldım. Değerli okurum, bahar her zaman iyidir. Hoştur, keyifli ve verimlidir. Son yıllarda bahar bir elinde kral tacı, öteki elinde kılıçla geldi. Bir karmaşadır gidiyor. Sen bahara çiçek ararken bana göre partnerin de kendi baharına kalıcı bir erkek arıyor. Öyle sana gelip yiyip içelim, şükür. Bize gelince yarrabbi şükür gidelimden ağzı yanmış. Gençliğinin baharında 3 yıl meyve toplayan, soğuk vurunca da 1 yıl meyve alamayan değerli okurum. Buna bahçıvanlar don vurdu derler. Anımsatmak gibi olmasın ama donun halk dilinde başka bir anlamı daha vardır. Ben burada iki seçeneğe takıldım. Kız ya senden soğudu, duygularına don vurdu. Ya da baktı ki bu yol onu donduracak, donuna kilit vurdu. Her iki durumda da geçmiş olsun. Umut gelecek baharlara kaldı diyeceğim ama sen kışa kadar birkaç geçici bahar daha yaşarsın gibi geliyor bana. Önerim: Adımlarınla hesapların birbirine uysun. Baharda dereyi geçerken boğulma. Her bahara kanma, olmamış elmayı koparma. Sahipli bahçeye dalma. Yaz yazlığına doysun, kışın da sen sobanın başında çoluğun çocuğunla rahat rahat oturursun. İşte hayatın özü, Hoca’nın sözü.