İslam’ın beş temel esasından biri olan zekat, dinen zengin sayılan kimselere farzdır. Bakara suresinin 43. ayetinde “Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin...” buyuran Yüce Allah, Müminun suresinde, kurtuluşa eren müminlerin niteliklerini sayarken onların zekat veren kimseler olduklarını (ayet, 1-4) müjdelemektedir.
Fakirlerin hakkı
Zenginin kazancında fakirlerin hakkı vardır. Nitekim Yüce Allah “Zenginlerin mallarında, (yardım) isteyen ve (utandığından dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır (Zariyet, 19) " buyurmaktadır. Bu itibarla zekat vermemek, fakirin hakkını yemektir. Fakir insanın hakkını yemek ise kıyamet günü Yüce Allah’ın huzurunda büyük bir vebali gerektirir. Peygamberimiz zekatı verilmeyen malın kıyamet gününde zehirli bir yılan misali mal sahibinin boynuna dolanacağını bildirmektedir. Zekat, toplumun sosyal güvenlik şemsiyesidir, cimrilik hastalığını tedavi eder, cömertlik duygularını geliştirir. Mülkiyeti emniyet altına alır, gelir dağılımındaki dengesizliğin giderilmesine katkıda bulunur. Zekatın, fitrenin, sadakanın ve diğer yardımların fakirlere, onları incitmeyecek şekilde verilmesi çok önemlidir. Gösteriş maksadıyla fakirin onurunu zedeleyecek tarzda yapılan yardımlardan sevap elde etmek beklenmemelidir.