Ebeveynler bu belirtileri göz ardı etmemeli! Uzman isim tek tek açıkladı: Her 7 kadından 1’i bu rahatsızlıktan muzdarip

İnsan, hayatı boyunca birbirinden özel duygular yaşıyor. Tarifi olmayan bu hislerin başında ise anne olmak yer alıyor. Her kadının annelik serüveni, kendine has bir hikayeyi barındırıyor. Heyecan dolu sürecin başlangıcı ise farklı problemlerin doğmasına neden olabiliyor. Bunlardan biri de anne ve bebeğin eşsiz buluşmasına gölge düşüren postpartum depresyonu yani doğum sonrası depresyon. Psikolojik Danışman Gökçe Karaçocuk, Posta.com.tr okuyucuları için doğum sonrası depresyonla ilgili bilinmeyenleri açıkladı. İşte tüm detaylar…

Hilal Gülden Boğazkesen – Posta.com.tr / Doğum yapmak, yeryüzündeki en kutsal anlardan biri. 9 ayın sonunda anne karnındaki gelişimini tamamlayan bebeğin dünyaya gelmesi, ebeveynlerin mucizevi anlara tanıklık etmesini sağlıyor. Bu süreçte ortaya çıkan ruhsal problemlerden biri olan doğum sonrası depresyon ise ebeveynlerin zorlu bir dönem geçirmesine neden olabiliyor. Peki, postpartum depresyonu nedir? Belirtileri nelerdir? Yeni anne baba olanlar bu durumda nasıl hareket etmeli?

İKİ HAFTADAN UZUN SÜRÜYORSA ACİL MÜDAHALE EDİLMELİ!
Doğum sonrası kadınlarda hormonal değişimlere bağlı olarak ani duygu değişimleri sıkça gözlemlenebilir. Bu durum, doğal bir süreç olup postpartum blues olarak adlandırılır ve genellikle iki hafta içinde kendiliğinden geçebilir. Ancak belirtiler iki haftadan daha uzun sürerse özellikle ilk üç ay içinde ortaya çıkarsa bu durum postpartum depresyon olarak adlandırılır ve bir uzmana danışmak önemlidir. Bu süreç sadece ilk üç ay ile sınırlı kalmayabilir ve doğumdan sonraki bir yıl içinde ortaya çıkabilir.

“ANNELİK HÜZNÜ İLE KARIŞTIRILMAMALI”
Gebelik ve doğum sonrası dönem, bir kadının hayatındaki önemli ve zorlu bir süreç. Hem fiziksel hem de hormonal değişimlerin yanı sıra duygusal ve ruhsal olarak da birçok farklılık yaşanıyor. Bu dönemde ortaya çıkan ruhsal rahatsızlıkların üç ana grupta ele alınması önemlidir; annelik hüznü, postpartum psikoz ve postpartum depresyonu.

Psikolojik Danışman Gökçe Karaçocuk, bu rahatsızlıkların arasındaki farka vurgu yaptı. Annelik hüznü, yeni doğum yapan kadınların %60-70'inde görülen bir durum. Genellikle doğumdan sonraki günlerde başlıyor ve 1 gün ila 2 hafta arasında kendiliğinden geçiyor. Bu süreçte sosyal destek almak önemli.

Doğum sonrası psikoz, doğum sonrasında hemen müdahale gerektiren şiddetli bir psikiyatrik durum. Gerçeklikten kopma, intihar düşünceleri ve riski, bebeğe zarar verme düşünceleri veya girişimleri, hezeyanlar, varsanılar, duygudurum dalgalanmaları, şiddet davranışları, iştah kaybı, uyku problemleri gibi belirtiler içerebiliyor. Bu durum, acil tıbbi ve psikiyatrik müdahale gerektirebiliyor. Kadınlar doğum sonrası psikoz riski altındalarsa bu konuda bilgilendirilmeli ve gerekirse erken müdahale için destek almalıdırlar.

KENDİLİĞİNDEN GEÇMESİNİ BEKLEMEK BÜYÜK RİSK
Doğum sonrası depresyonun etkileri, sadece annelerle sınırlı değil. Anne-bebek ilişkisi üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Bu süreçte destek almak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak önemlidir. Aile fertleri arasında sağlıklı iletişim ve dayanışma da bu süreci atlatmada önemli rol oynayabilir. Doğum sonrasındaki ilk 3 ay içinde ortaya çıkmakta ve kendiliğinden geçmemektedir. Mutlaka profesyonel bir desteğe başvurulmalıdır.

EĞER BELİRTİLERİ GÖSTERİYORSANIZ
Depresyonun genel belirtileriyle doğum sonrası depresyonun belirtileri arasında önemli benzerlikler bulunmasına rağmen aslında birbirinden farklı olduğunu vurgulayan Gökçe Karaçocuk, “Doğum sonrası depresyonun özellikle bebeğe karşı ilgisizlik, kontrol edilemeyen ağlamalar, suçluluk ve obsesif takıntılar gibi belirtilerle kendini gösterebildiğini biliyoruz. Bu tür belirtiler anneler ve çevresi için oldukça zorlayıcı olabilir. Edinburgh Postnatal Depresyon Ölçeği'nin kullanımı, bu tür durumları değerlendirme ve teşhis aşamasında önemli bir araç olarak öne çıkıyor.” dedi.

DEPRESYON ÖLÇEĞİNİ DOLDURMAK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Edinburgh Postnatal Depresyon Ölçeği, toplamda 10 sorudan oluşuyor. Annelerin, kendi durumlarını değerlendirebilmeleri adına hazırlanan bu tarama aracı, doğum sonrası depresyonun erkenden teşhis edilebilmesi için büyük bir önem taşıyor. Tüm soruların cevaplanmasının ardından uzmanlar tarafından yapılan puanlama, annenin durumunu ortaya koyuyor ve gerekli tedavinin uygulanabilmesi için de ilk adım oluyor.

POSTPARTUM DEPRESYONUN BELİRTİLERİ
Depresyonun bilinen keyifsizlik, durgunluk, isteksizlik, hayattan zevk alamama, enerji kaybı, uyku bozukluğu gibi belirtileri doğum sonrası depresyonda da saptanabilir. Ancak kişide özellikle doğum sonrası depresyonda şaşkınlık, kontrol edilemeyen ağlamalar, huzursuzluk veya taşkınlık, yoğun suçluluk düşünceleri, bebeğine karşı ilgisizlik ya da bebeğine veya bir başka kişiye zarar verebileceğine dair obsesif (takıntılı) düşünceler daha ön planda görülebilmektedir.

ANNENİN HAMİLELİK ÖNCESİ HİKAYESİ ÖNEM TAŞIYOR
Daha önce depresyon geçirmiş kişilerin bu hastalığı yaşama ihtimalinin yüksek olup olmadığını merak edenler için Gökçe Karaçocuk konuya açıklık getirdi. Yaşam öyküsünde genetik yatkınlığı olan (ailede doğum sonrası depresyon yaşamış kişiler bulunması), önceki hastalıklar nedeniyle ruhsal ve bedensel dayanıklılık seviyesi azalan, çevresinden yeterinde sosyal destek göremeyen, çok erken yaşta hazır olmadan çocuk sahibi olan, ekonomik zorluklar sebebiyle zorlanan annelerde doğumdan sonra depresyon görülme ihtimali mümkündür.

DOĞUM SONRASI DEPRESYONU BABALAR DA YAŞAYABİLİYOR
Aileye yeni bir üye katıldığı zaman yeni anne ve baba olanların hayatında büyük değişiklikler meydana gelir. Bakım sorumluluğu, yetersizlik hissi ve bu yeni rutine uyum sağlama süreci, stres ve kaygıya yol açabilir. Postpartum depresyon, sadece kadınları etkileyen bir durum gibi görünse de, aslında babalarda da ortaya çıkabilir. Klinik vakalar göstermektedir ki 7 anneden 1'i ve 12 babadan 1'i bu sendromu yaşayabilmektedir.

EBEVEYNLERİN ÇEVRESİNE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR
Ebeveynlerin dinlenmelerine, yeterince uyumalarına, iyi beslenmelerine yardımcı olmanın ve gün içinde rahatlamalarını desteklemek çok kıymetli olduğunu vurgulayan Karaçocuk, “Yeni anne olmuş kadın bebekli hayata uyum sağlarken baba ve diğer aile üyeleri annenin ruhsal sıkıntılarını fark etmeyebilir. Ancak depresyon döneminde aile ve yakın çevrenin desteği büyük bir öneme sahiptir.

Bu nedenle yeni ebeveyn olmuş bir çiftin yakınlarının üstlenmesi gereken önemli görevler vardır. Postpartum depresyon, annenin bebekle olan temasını azaltabilir ve bebeğin ihtiyaçlarının karşılanmamasına sebep olabilir. Bu nedenle postpartum depresyon yaşayan kişinin doktoruyla sürekli iletişimde olmak, anne-bebek arasındaki bağı yakından izlemek ve depresyon yaşayan kişiye destek sağlamak büyük önem taşır.” sözleriyle konuya dikkat çekti.