Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük haltercisi Naim Süleymanoğlu, saat 15:00 sıralarında hayatını kaybetti. Şampiyon son röportajını Hürriyet'e vermişti. İşte o röportajdan kesitler... “Cep herkülü, “Dünyayı kaldıran adam ve “Kendi ağırlığının üç katını kaldırabilen ilk halterci diye tarihe geçen Naim Süleymanoğlu, en son suskunluğunu Hürriyet'e verdiği röportajla bozmuştu. işte o röportajdan Naim Süleymanoğlu'nun sözleri...Yeni nesil gençler, laptop, cep telefonu, internete takılıp, çalışmadan kısa yoldan şampiyon olmayı istiyor. ‘Hangi ilaç yakalanmaz, hangi ilaçla dopingi silebiliriz’ diye düşünüp araştırıyorlar. Kardeşim ilaç alıyorsan bil ki mutlaka yakalanacaksın. Türkiye şampiyonasında filan belki yırtarsın ama Avrupa’da, dünyada kürsüye çıkan sporcunun doping kontrolünden asla kaçışı yok. Hem kendi sağlığını, hem sporcu ruhunu rezil etme. “Bulgaristan’da da, başka ülkelerde de dopinge bulaşan çok sporcu tanıdım, onların ne hale düştüklerini de yakından gördüm. Ben 33 yaşında Siydney de podyuma çıktığımda sıfır çekmeyi göze aldım ama böyle çirkin yollara sapmayı hiç aklıma dahi getirmedim. Diyelim ki şeytana uydum, yanlış yaptım. Makine ne yıldız sporcu dinler ne şampiyon dinler. Hiç şaşmaz, hiç hata yapmaz. Beni de yakalardı. O zaman tüm kariyerim, geçmişim, madalyalarım lekelenirdi. Bilinçli ve ahlaklı sporcu kaybetmeyi göze alır, lekelenmeyi göze almaz. “Başkan olsam, 3-5 sporcuda doping çıksa, ‘Demek ki Naim de doping yapıyordu’derler. Adımı leketmem. “TÜRK halteri hedefi olmayan, çalışmayan, disiplini olmayan bir rotada gidiyor. Lise takımı gibi günlük sporlarını yapıp, gelip gidiyorlar. Tekrar şanlı günlere dönmek için kökten temizlik şart. Federasyon başkanlığı gibi bir niyetim hiç yok. Başkan olsam, müsabakalarda 3-5 sporcuda doping çıkarsa ne derler?.. ‘Naim Süleymanoğlu Federasyonu dopinge bulaştı’ derler. Hatta ‘Ha... Demek ki o da kullanıyordu’ bile derler. Bizi de rezil ederler. Ben asla adımı lekelemem. Hatırı sayılır kişiler defalarca sırtında 200 kilo taşıyan hamalları karşıma getirip ‘Halterci yap’ dediler. Ama 200 kiloyu sırtında taşıyan o dev adam, 50 kiloluk halteri kaldıramadı. Bazı şeyler göründüğü gibi değildir. Sadece Allah vergisi yetenekle de olmaz sadece çalışmakla da olmaz. İkisi de lazım. Bazı sporcular çok fazla çalışır olmaz, bazıları da çok yeteneklidir ama çalışmazlar. İkisi de zirveye çıkamaz. İyi sporcu hepsini bir araya koyan kişidir. “ŞAMPİYON olan tüm halterciler benden etkilenmiş, benim dönemimde yetişmiştir. O altın yıllarda Halil Mutlu, Hafız Süleymanoğlu, Dursun Sevinç, Sunay Bulut, Erdinç Arslan, Taner Sağır gibi haltercileri ezbere sayardık. ‘Hafız gibi sıfır çekersin’ diye günlük espri dili bile oluşmuştu. Hafız; zaman zaman sıfır çekerdi ama yıldızdı. Şimdi en ünlü spor yazarları bile bir iki isim dahi sayamaz, hatta ben bile sayamam. Yıldız sporcular çıkartamazsan halteri seyrettiremezsin. “Halter kısa boylu, basketbol da fidan boylu yapmaz. Her basketbolcunun uzun boylu olmasının nedeni seçmelerde uzun boyluları ve uzamaya yatkın olanların tercih edilmesinden. Ben halter yüzünden kısa kalmadım anne tarafına çekmişim. Kardeşim 1.80 boyunda o da halterci. Ben anne tarafına, kardeşim baba tarafına çekmiş hepsi bu. Emre Belözoğlu’nda halter milli takımı sporcularından bile çok kas var. Suratına maske taksın haltercilerin arasına girsin kimse ayıramaz. Allah Emre’ye sporcu adaleleri vermiş. O da çalışmış hakkını vermiş. Halter yapsa da kesin zirveye çıkardı. “Avustralya’da Bulgar takımından kaçıp elçiliğe gittim. Pasaportta Adım Naum Şhalamanov yazdığı için geri çevirdiler. ‘Özal parayı verip transfer etti’, ‘Naim para için Türkiye’ye kaçtı’, ‘Özal iç politikada Naim Süleymaoğlu’nu kullanmak için getirdi’ gibi dedikodular hep oldu. Ancak bilinsin ki ben Türkiye’ye kendi başıma iltica ettim. İsmim değiştirilmişti ve artık fırsat kolluyordum. Bulgar gizli makamları hep takibimdeydi. Şampiyonluk kokteyli sırasında kaçıp, Avustralya’da yaşayan Kırcaalili Bulgar Türkü bir arkadaşımla taksiyle Büyükelçiliğe gittik. Adım Naum Şhalamanov olduğu için ‘Sen Türk değilsin, kabul edemeyiz’ diyerek beni geri çevirdiler. Ancak kaybolduğum için yer yerinden oynuyor, bütün televizyonlar benden bahsediyordu. Çaresiz arkadaşımın evine gittim. Turgut Özal öğrenince hemen talimat verip ‘Getirin’ demiş. ‘Kendi rızamla gitmek istiyorum’ diye ifade verdim, Ankara’ya gelip toprağı öpüp ana vatanıma kavuştum. “BASKI gören 2 milyon soydaşımın sesini duyurmak için benim Bulgaristan’dan kaçmam lazımdı. Herhangi biri iltica etse yankı olmazdı. Oysa Bulgaristan’da çok rahattım. Milli takımın omurgası, değişmez sporcusuydum. Devlet Başkanı Todor Jivkov’la teke tek görüşürdük. Ondan ‘Dile benden ne dilersen’ sözünü işitmiş bir sporcuydum. Ama soydaşlarıma sırt çeviremezdim. Dünya benim sayemde Bulgaristan’da yaşayan insanlarımıza yapılanları duydu, ardından da 1989 göçü geldi. 'Kaç daire aldığımı hiç hatırlamıyorum. Kiracılarla uğraşamadığım için arsaya döndüm. Kendi yağımla kavruluyorum. “Evlerim otomobillerim çok konuşuldu. Spor yaparken ödül yönetmeliği vardı. Ben devletimden hiç bir şey istemedim ancak yönetmeliğe göre hakkım olan şeyleri devlet verdi. Şimdi sporcular bizim 10 katımızı alıyorlar. Kaç daire aldığımı hiç hatırlamıyorum, hesaplamadım da. Ancak kiracılarla uğraşmak çok zor olduğu için arsaya döndüm. Hakkımda ‘Battı’ şeklinde çıkan haberler beni çok üzdü. Ben topluma mâl olmuş biriyim bu haberleri bütün dünya basını kullandı. Bulgaristan’da gazetelerde manşet oldum, çok utandım ve kızdım. Ekonomik olarak bir sıkıntım yok. Orta direğin biraz üzerinde mütevazı bir hayatım var. Kendi yağımla kavruluyorum. Ben sporculuğumda sabah 08.30-13.30 öğleden sonra 16.00-20.00’a akşam da 22.00’ye kadar çalışırdım. Bu her gün böyleydi. Herkes evine gider ben gece yarısına kadar çalışırdım. Evlerim otomobillerim çok konuşuldu. Spor yaparken ödül yönetmeliği vardı. Ben devletimden hiç bir şey istemedim ancak yönetmeliğe göre hakkım olan şeyleri devlet verdi. Şimdi sporcular bizim aldıklarımızın 10 katı fazlasını alıyorlar. Kaç daire aldığımı hiç bilmiyorum, hesaplamadım da. Ancak dairelerde kiracılarla uğraşmak çok zor olduğu için arsaya döndüm. Hakkımda ‘Battı’ şeklinde çıkan haberler beni çok üzdü. Ben topluma mâl olmuş biriyim bu haberleri bütün dünya basını kullandı. Bulgaristan’da gazetelerde manşet oldum, çok utandım ve kızdım. Ekonomik olarak bir sıkıntım yok. Orta direğin biraz üzerinde mütevazı bir hayatım var. Kendi yağımla kavruluyorum.