Giriş
Emre Karayel: Erkek adam çamaşır da yıkar çocuk da bakar
Emre Karayel, çoğumuzun hafızasında ‘Bir Kadın Bir Erkek’teki ‘düzgün’ adam. Emir karakteriyle bu algıyı yıkıp geçiyor. Öyle kötü bir karakteri o kadar sahici oynamış ki eski Türk filmlerinde izleyicinin perdeye bakarken bağırıp çağırma duygusunu uyandırıyor. Son dönemde çok konuşulan yeni dizisini ve rolünü, narsistlerin dünyasını ve tabii biraz da başka şeyleri konuştuk.
Berbat bir karaktere şahane bir kıyafet dikmişsiniz desem, iltifatım direkt anlaşılır mı?
Ne güzel… (Gülüyor) Çok teşekkür ederim. Türkiye’de oynadığım rollere bakınca, hep altında bir şeyler arayabileceğim, o arama sürecinde benim de ona bir şeyler katabildiğim, uç rollerdi aslında hepsi. ‘İstanbul Masalı’nda farklıydı, ‘Gümüş’te keza bir psikopatı oynadım. Bu senaryoyu okuduğumda da daha önce bir narsisti oynamadığımı fark ettim ve bu bana çok cazip geldi. Duygusu bu kadar iyi geçtiyse ne mutlu...
Ben gerçekten nefret ederek izledim Emir’i. Size en zevkli gelen yanları nelerdi karakterin?
Bir kere gerçekten bambaşka bir dünyaları var narsistlerin. Araştırınca da gördüm, dünya sadece onların çevresinde dönüyor, kendilerine göre de haklılar çünkü öyle zannediyorlar gerçekten.
KARAKTERLER İLK AKLA GELENİ YAPMIYORDU BU ÇOK CAZİPTİ
Kariyerinizin gollerinden biri gibi hissediyor musunuz?
“Hayır” dersem yalan olur. Çok özenerek, keyifle ve çok arzu ederek oynadım. İyi bir narsisti oynadığımı düşünüyorum.
Bu hikayeyi ben yazsam, Emir’i sizin oynamanız aklıma gelecek en son şey olurdu…
Ama şöyle bak; ters vuruşlar önemlidir. Tipolojik olarak, “Evet, bu adam zaten böyle biri” dediğiniz birine böyle bir karakteri oynattığınızda orada bir sürpriz kalmaz. İşin keyifli yanı burada zaten. Benim açımdan başarılı olan yanı da bu.
İzlerken Emir’e hak verdiğiniz yanlar oldu mu?
Bu hak vermek değil ama Emir kendi açısından çok haklı zaten bence.
Nasıl haklı ya?
E, işte o bir narsist. “Ben yarattım bunları, ben yaptım” diyor. Dünyayı o gözle görüyor. Onun için ne karısının ne sevgilisinin ne başka bir şeyin önemi var.
FARKLI BİR SEÇENEĞİMİZ VARSA NİYE HEP AYNI ÇORBAYI İÇELİM?
Hikayeyi ilk okuduğunuzda sizi ne etkiledi?
Karakterler ilk akla geleni yapmıyordu. Misal Emir’in karısına yakalanma sahnesi… Düz mantıkla paniğe kapılması, özürler dilemesi gerekir. Gerçek hayatta da genellikle böyle olur bu. Emir “Eee? Zaten biliyordun, bunu görmek için geldin” diyor. Zerre rahatsızlığı yok adamın. Diğer karakterler de aynı şekilde. Hepsinin bir sürprizi var. Oynaması da o yüzden çok zevkliydi.
Kolay ağlar mısınız? En son ne zaman ağladınız?
Eskiden çok ağlamazdım. Yaş 50’yi geçince bir haller oldu. (Gülüyor) İzmir’deki elektrik faciasına ağladım mesela. Filistin’de olup bitenler öyle üzücü ki… Gözünden yaş gelse ne olur, gelmese ne olur.
“Erkek adam yapmaz” algısını, ezberini bozacak bir önermeniz var mı?
Erkek adam her şeyi yapar. O kalıpların hiçbirine inanmıyorum. Erkek adam ağlar da çamaşır da yıkar, yemek de yapar, çocuk da bakar.
Hanımcı mısınız?
Çook! Direkt hanım köylüyüm.
“Merdivende kendimi arkaya bırakırım” diyecek kadar güvendiğiniz biri var mı?
Eşim.
Başlayınca durması zor olan bir şey?
Çikolata yemek. Çiş de olabilir.
Bir yaşınıza dönseniz ve farklı bir yöne gitme şansınız olsa, hangi yaşa, ne yöne gitmek isterdiniz?
Ortaokul, lise yıllarına dönmek, sporcu ya da müzisyen olmak isterdim.
Aaa! “Dünyaya 10 kere gelsem yine oyuncu olurdum” demiyorsunuz o zaman?
Yok canım, farklı bir alternatifimiz varsa, niye hep aynı çorbayı içelim!
AŞKTA YAŞIN HESABI OLMAZ BÜYÜK LOKMA YE BÜYÜK KONUŞMA
Peki, sizce 18 yaşında bir erkeğin ve 38 yaşındaki bir kadının aşkının gerçek hayatta bir karşılığı var mı?
Var tabii canım. Örnekleri de var, bir sürü var. Benim karımla aramda 17 yaş var.
Ama siz büyüksünüz. Burada tersi var…
Bunun da çok örneği var. Bu kadar fark olmasa da bizim camiamızda da çok örneği var. Tabii ki sosyal yapı, kültür gibi bir sürü şeyi konuşuruz ama sonuçta gönül bu deriz ya… Valla büyük lokma ye büyük konuşma derim ben bu konuda herkese.
MERYEM UZERLİ ÇOK EĞLENCELİ VE DİSİPLİNLİ
Meryem Uzerli nasıl bir partner?
Çok eğlenceli, disiplinli, ayrıntı sever, üzerinde durur, dinler, önerir… Zaten güzel sahneler böyle çıkar ortaya. Meryem’i önceden de tanır severdim, ilk kez çalıştık. Çok da iyi bir oyuncu bence.
Genel olarak hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Valla ne yalan söyleyeyim iyi hissediyorum.
Aşık ve mutlu musunuz?
Evli, aşık, mutlu ve çocukluyum. (Gülüyor)
AŞKIN NE KADARI ÜREME DUYGUSU BİLEMEM AMA AŞKIN MEYVESİ DAHA SAĞLIKLI VE GÜZEL OLUR
Aşkın sizdeki tarifi ne?
Felsefi ya da imgesel bir tarifi yok bende. Bence aşk cümlelerle tarif edilecek bir şey değil, yaşanan bir şey. Herkes farklı yaşar. Her çiftte, her hücrenin birleşiminde başka tezahür eder. Benim için aşk ayaklarının yerden kesilmesidir. Kalbin çarpar, hep onu görmek istersin. Elektrik çarpması gibi.
Geçici mi?
Ben öyle demem. Bir duygu değil, bir olay adı bence aşk. Birlikte yaratılan bir şey. Bitebilir de hiç bitmeyebilir de.
Birkaç yıl önce Ozan Güven’le röportaj yaptığımda bana dedi ki “Benim için aşkın tarifi çocuk. Ben aşık olunca çocuk yaptım.” Sizce aşkın ne kadarı üreme duygusuyla ilgili?
O taraftan bakıp düşünmedim hiç ama şuna inanıyorum; gerçekten bir aşk sağlanmış ve yaşanıyorsa, o aşkın meyvesi çok daha sağlıklı ve güzel bir meyve olur.
ÖFKE VE İNTİKAM DUYGUSUNA GİRDİM AMA ASLA ŞİDDETE DÖNÜŞMEDİ
Gerçek hayatta bir kadının karşısında Emir kadar, deyim yerindeyse ‘pisleştiniz’ mi hiç?
Çok sinirlendiğim öfkelendiğim oldu ama karşı tarafa bir şiddete dönüşmedi asla.
Hiçbir kadın sizde intikam duygusunu tetikledi mi?
Olmuştur tabii.
Narsist bir karaktere bu kadar yoğunlaşınca, kendinizle ilgili bir yüzleşme yaşadığınız bir an olmuş mudur?
Hayır, hiç! Narsisizm bir hastalık, ciddi bir psikolojik bozukluk. Kendiyle çok barışık o. Dünyadan haberi yok. Çevresine ne yaptığından da bi’ haber