Şu sıralar ‘O Kız’ dizisiyle evlerimize konuk olan Erkan Petekkaya, rolün ilk başta kendisini korkuttuğunu söyledi. Petekkaya; ‘O Kız’, çocukluğu, ailesi ve birçok ünlü gibi kendisinin de il günden itibaren tek yürek olduğu deprem felaketi hakkında Milliyet Cadde’ye röportaj verdi. İşte röportajın bazı bölümleri... Elazığ doğumluyum. Elazığ, Malatya, Edirne, Kars, İstanbul, Antalya fark etmez ki. Ülkemiz toprakları içerisinde çok ciddi bir acı yaşadık. İlk haberi aldığımda 'Allah'ım inşallah çok bir şey olmamıştır' dedim. Dilerim başımıza böyle bir şey gelmez. dedi. Türkiye’deki herkes gibi ben de elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştım tabii ki. Ne derece yapabildik, ne derece merhem olduk bilemiyorum. Bu çok uzun bir süreç.Asıl birçok şey şimdi başlıyor. Depremzedelere nasıl yardım edeceğiz? O çocuklar nasıl okuyacak? Bundan bir ay önce evlerinde oturuyorlardı. Şimdiki duruma bakın! Bu yardımların sürekliliği önemli. Sürekliliğe önem verip, doğru noktalara odaklanmak gerekiyor. Çalışmaların ciddi bir organizasyon ve koordinasyon içinde yapılması gerekiyor. Bence her şey yeni başlıyor. Allah bir daha bize böyle bir şey göstermesin inşallah. Farklı farklı rolleri oynamayı seviyorum. Çünkü o zaman daha fazla şey öğreniyorum. Her rolden başka bir şey öğreniyorum. Keyifli ve yaratıcı yoluyor. Ama bu rol çok zordu. Çok zor ikna oldum. Lale abla beni ikna etti. Dilerim insanlar beğenmiştir. Ben de çok şey öğreniyorum bu rolden. Petekkaya, İstenen reyting gelmeyince sürekli günü değişen, bu da çare olmayınca 6-7 bölümde final yapan diziler var. O Kız kendi gününde istikrarlı şekilde ilerliyor, 22 bölümü geride bırakıyor. Nedir bunun sırrı? sorusuna ise şöyle yanıt verdi... Seyirci tuttu bu işi. Reytinge yansımayan bir seyircisi olduğunu görüyorum. Dışarıda gördüklerimizle reytinglerde gördüğümüz bir değil. 8 dizi geldi karşımıza. Tabii ki onlara da üzülüyoruz ama önce canan. Televizyon tarihinde böyle bir çarşamba görülmedi. İşimi seviyorum, seyirciye de saygım var. Seyircilerimiz sabah saat 6’da kalıp tüm günün stresinin içinde bizi izliyor. Akşamlarını ayırıyorlar bize. Bu büyük bir sorumluluk. Dipsiz bir kuyu bizim işimiz. 'Ben oldum' diyemezsiniz. Öyle bir şey yok. Hep daha iyisi var. Bir emekliliği yok benim işimin. Dizide beş yaşında bir çocuğun saflığıyla kızınıza babalık yapıyorsunuz. Gerçek hayatta nasıl bir babasınız? sorusuna ise, Onu oğluma sormak lazım. İyi bir baba olduğumu düşünüyorum. Aileme düşkünüm. Arkadaş gibiyim oğlumla. Benim babam da annem de öyleydi dedi. Petekkaya, hayatının dönüm noktasını da açıkladı: Tiyatro bölümüne girmeye karar verdiğim zamandı. Çünkü ben büyükelçi olmak istiyordum. Ondan önce de F16 pilotu olmak istiyordum ama babam izin vermedi. Lise sonda hayatıma tiyatro girdi. Bir tesadüf sonucunda tiyatroya karıştım. Geçtiğimiz ay bir mahkeme haberi ile gündeme gelen Petekkaya, Beş sene oldu sanırım. Buradan kaçmak istediler ama izin vermedik. Kazandık tüm davaları. Şirketi yabancı bir firma satın almış. Ciddi bir alacağım var oradan. Alamadığım beş bölüm ve yurt dışı paylarım var. Ne kadar olduğunu ben de tahmin edemiyorum. Emeğim benim o, alnımın teri. Eskiden sabah olur iş biterdi. Şimdi 12 saatten fazla kimse çalıştırılamıyor. Sendikalarımıza da teşekkür ediyoruz dedi. Erkan Petekkaya'ya son olarak bir röportajında 'İnsanlara sevgi gösterdikçe kazık yedim. Tanıştığım her insana 10 puan veriyorum. Sonrasında canım yansa da pişman olmuyorum' sözleri hatırlatıldı. Enteresan bir meslek hayatının içerisindeyim. Kötüler de var iyiler de. Çünkü ucunda şöhret ve para var. Ben çok haksızlığa uğradım. Basın danışmanım ve menajerim hiç olmadı. Sahipsiz kaldım biraz. Dobra bir insanım. O yüzden üstüme çok geldiler. Kendini göstermeye çalışan biri bana laf atıp bir anda TT oluyor. Bunu kullanıyor insanlar. Temizleyemiyorsun. Çünkü karşında ahlaksız, terbiyesiz bir insan var. Buna karşı bir şey yapamıyorsun. O yüzden susmayı tercih ediyorum. İlk başlarda üzülüyordum ama artık bakmıyorum.