Müzikteki gururumuz Fazıl Say ile Ece Dağıstan 2019’da evlendi. Ece Dağıstan, 2021’in mart ayında, “Biz sevgililiğe devam ediyoruz. Evlerimizi bile birleştirmedik. Ben Fazıl’a veya o bana, hâlâ sırt çantamızla gelip gidiyoruz” dediğinde bir şaşkınlık dalgası sardı ülkeyi. TV programlarında bu konu tartışıldı, sosyal medyada en çok konuşulan konu oldu. Herkesin aklındaki soru şuydu: “Madem aynı evde yaşamayacaksınız o zaman neden evlendiniz?” Ece Dağıstan 1 hafta sonra tepkilere, “Bizim 2 evimiz var doğru, ama bu ayrı yaşamlar sürmek değil. Kimse birbirinin üstüne çökmedi bizim ilişkimizde sadece, ama biz her günümüzü gecemizi çoğunlukla iki ev arasında geçiriyoruz. Ve doğrudur ki sırt çantamızla gidip geliyoruz... Bu zahmetli mi? Evet bazen. Ama değer mi? Hem de nasıl. Şu hayat bize çok yakışıyor” diye cevap verdi. Ben o dönem bu köşede konuyu ele almış ve “Bu sistem öyle üstün körü bakıldığında aykırı gibi gelse de ‘Neden olmasın?’ sorusunu düşündürüyor insana. Evet, kendilerini böyle mutlu hissediyorlarsa neden olmasın? Ayrı evlerde olmaları aralarındaki bağı zayıflatmıyorsa neden olmasın?” diye yorum yapmıştım. Yani sistemin yürümesi için iki şart koymuştum ortaya, ‘Kendilerini böyle mutlu hissediyorlarsa’ ve ‘aralarındaki bağı zayıflatmıyorsa’ diye... Say-Dağıstan çifti birkaç gün önce boşanınca “Demek bu iki şarttan biri yerine gelmedi” diye düşündüm. Ayrı evlerde olmak, kalplerin de ayrı olduğu anlamına gelmiyordu kuşkusuz. Fakat olmamış, bir yerde bir şey kırılmış ve ‘ayrı ev’ formülü de evliliği devam ettirmeye yetmemiş. Fazıl Say’ın ayrılıkla ilgili yazdığı “Zor ve kötü bir dünyada, iki insan ezilebiliyor yüklerin altında, çare bulamıyor tedavi etmeye” sözü aslında özetliyor her şeyi. Belli ki ‘bazı yükler’ ayrı evde olmanın bile büyüsünü yok etmiş...