Genç oyuncudan itiraf: Çocukluğum fedakarlık yaparak geçti!

Sanat dünyasının tam ortasında büyüdü. Henüz 7 yaşındayken setlerle tanıştı ve o günleri, "Çocukluğum fedakarlık yaparak geçti. Bu yolu seçme şansım olmadı ama oyunculuk için çok şeyden vazgeçtim," sözleriyle anlatıyor. Ancak hiçbir zaman pişmanlık duymadı! Çocuk yaşta başladığı bu yolculukta pek çok projede yer aldı ve özellikle "Tozkoparan" serisiyle büyük bir hayran kitlesi edindi. Genç oyuncu Tuananaz Tiryaki, bu hafta Sabah Plus'taki konuğum oldu. Hayat hikayesinden kariyerine, merak edilen pek çok şeyi paylaştı.

Oyuncu Tuananaz Tiryaki, Sabah Plus’ta Yasemin Döngel’in sunduğu Yasemİnce İtiraflar programının konuğu oldu. İlgiyle izlenen Tozkoparan dizisini anlatan Tiryaki, "Tozkoparan’da benim çocukluğum geçti. Oradaki insanlarla birlikte büyüdük. O set bana çok şey kattı," ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada göründüğü gibi biri olduğunu söyleyen genç oyuncu, "Hiç kasıntı bir şey paylaşmam ya da olmadığım biri gibi davranmam. Bu yüzden daha samimi geliyor olabilirim," dedi.
Aşk konusunda ise açık yüreklilikle konuşan Tiryaki, henüz tam anlamıyla aşkı yaşamadığını belirterek, "Hayattaki mutluluğumu ve huzurumu bozmamalı. İstediğim; ilişkide mutlu olmak, aktivite yapmak, anlaşabilmek ve huzurlu olmak," itirafında bulundu.
İşte Tuananaz Tiryaki’nin röportajından tüm detaylar…

-Nasılsın, neler yapıyorsun?
Çalışıyorum, bu aralar yoğun gidiyor. Ama yoğun gitmesini çok hoşuma gidiyor. İyiyim, her şey güzel.
-Seni tanıyarak başlayalım sohbetimize… Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Çok neşeli, çok mutlu. Ailesine sürekli pozitif enerji veren ve etrafında da çok güler yüzlü bir çocuktu.
ÇOCUKLUĞUM FEDAKARLIK YAPARAK GEÇTİ
-Oyuncu olmaya nasıl karar verdin?
Yani şöyle, ben bunu hep söylüyorum zaten. Ben bu hayatın içine doğdum. O yüzden bunu seçmek gibi bir fırsatım olmadı aslında. Baktım her şey çok güzel gidiyor zaten küçüklükten beri yapıyorum. Hiç bırakma gibi bir düşüncem de olmadı. Ve zaten 11 yaşından beri sürekli çalışıyorum. 7 yaşından beri oyunculuk yapıyorum ama 11 yaşından beri sürekli çalışıyorum. O yüzden çocukluğum aslında çok fedakarlık yaparak da geçti. Yani oyunculuk için çok fazla fedakarlık yaptım bence. Bu bir çocuk için zor bir şeydi. Ama iyi ki de yapmışım.

İYİ Kİ YAPMIŞIM, HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM
-Yani herkes oyun oynarken sen aslında setteydin gibi bir noktadaydın…
Evet. Çok zor oluyordu bazen bunun psikolojisi. Çocuk olduğum için. İşte çocuklar sokağa çıkarken ben "Sete çağırıyorlar, sete gidiyorum" falan diyorum. Ama iyi ki yapmışım. Hiç pişman değilim.
-Öncesinde birkaç işte rol alsan da "Tozkoparan" ile yıldızın parlıyor. Diziyi konuşacağız biraz ama öncesinde şunu sormak istiyorum; bir anda geniş bir hayran kitlesine ulaştın. Şöhret seni korkuttu mu?
Hiç olmadı. Bence tam tersine kullanırsanız yani bunu nasıl kullandığınızla alakalı ama bence çok tatlı bir şey. Mesela bir tane story atıyorum, bir sürü insan yazıyor. İşte fan hesabı olan insanlar yazıyor. Bu çok mutlu ediyor beni. Çünkü bilmiyorum tanımadığınız insanlar size böyle mesajlar atıyor. Evet, çok seviyorlar ve gerçekten çok farklı bir kitlesi var. Ben hayatımda böyle bir kitleye kendimin olduğu için söylemiyorum ama dizideki arkadaşlarımın ve dizinin de bir kitlesi var. Çok büyük gerçekten. Ve şöyle mesajlar da alıyorum bu aralar, "Seninle birlikte büyüdük." Mesela biz onunla tanıştığımızda belki o da 10 yaşındaydı; 11, 12 kaç yaşındaysa ve şu an 18 yaşındayım. Belki o da 18 yaşında. Bu çok mutluluk verici bir şey. Ayrıca ben zaten sosyal medyada da çok kendim olduğum gibi bir insanım. Hiç kasıntı bir şey atmam ya da hiç olmadığım gibi bir şey atmam. O yüzden belki daha samimi geliyor olabilirim.
-Olumsuz yorum alıyor musun?
Bir ara bir şeyden linç yedim. Olumsuz yorum da alıyorum ama gerçekten hiç umurumda değil. Yaşıtlarımın röportajlarını izlediğimde çok takılanlar oluyor ama ben hiç yani. Hatta gülerim, gösteririm falan böyle yanımdaki insanlara.
-Peki, Tozkoparan nasıl bir işti senin için?
Tozkoparan'da benim zaten çocukluğum geçti. Yani oradaki insanlarla büyüdük. Yani işte benim arkadaş çevrem küçükken orasıydı. Beni büyüten ve hayata karşı bana çok şey öğreten bir yer oldu. Çünkü ben çok saf bir dünyada büyüdüm, anneannemle geçti çocukluğum. Şimdiki nesil mesela her şeyi daha çok çabuk biliyor ya bizden, benim öyle bir kafam yoktu çok çocuk büyüdüğüm için. Ama o set bana çok şey kattı. İnsanlara nasıl davranmam gerektiğini ya da hayatta nasıl insanlar olduğunu da göstermiş oldu. O yüzden çok büyük bir deneyim orası benim için.
-Oyunculuk anlamında da öyle olmuştur keza…
Tabii ki. Oyunculuk anlamında zaten beni çok geliştirdi orası.

HİPOTERMİ GEÇİRDİM, BİR ANDA AĞLAMAYA BAŞLADIM!
-Var mı unutamadığın ve bizimle paylaşabileceğin bir set anısı?
Var. Hatta son sezonda yaşadığım bir şey. Ben son sezonda hipotermi geçirdim. Şehir dışına çekim yapmaya gittik. Bizim üstümüzde tabii eski dönem böyle kürkler falan var ama hiç sıcak tutmuyor. Çünkü biz dağa çıktık çekim yapmak için ve çok soğuktu. Hava daha da kötüleşmeye başladı akşam oldu. Bizim de son yakınımız kaldı tamam mı? Benim son yakınım çekilecek. Bizim orada psikoloğumuz var, "Ben çok kötüyüm" dedim. O da dedi ki "İdare edebilir misin?" Sahne 10 sayfalık. Yani oku oku oku asla bitmiyor. İşte lafları söylüyoruz, ona bakıyoruz buna bakıyoruz. Sonra adım atıp çıkıyoruz kameradan. Adımı attık, ben bir anda ağlamaya başladım. Ama bağırarak ağlıyorum. Çünkü böyle kaldım yani kolumu hareket ettiremiyorum. Sonra herkes bana baktı falan. Beni koşa koşa karavana götürdüler. Karavanda asla ısınamadım. Sonra otele götürdüler. Bir saat duşun altında kaldım ve öyle kemiklerim ısındı.
-Son olarak da "Aşk Sadece Bir An" filmiyle beyazperdede boy gösterdin. Senin için nasıl bir deneyimdi?
Çok güzeldi. Kadrosu da harika. Yani set benim için çok hızlı bitti orada. Çünkü herkes genç, herkesin enerjisi çok yüksek. Çok güzel geçti ya o da. Bu işin komedisini ben üstlendim. İzleyince de seyircilerimiz görecek zaten.
-Bundan sonrası için var mı yeni projeler, planlar?
Tabii ki var. Planlar, hedefler hiçbir zaman bitmez. Bittiği an biz de bitmiş oluruz zaten.
-Biraz da seni tanımak isterim… Set yokken neler yaparsın, vaktini nasıl geçirirsin?
Set yokken de varken de çok eğlenceli bir insanım bence. Sabah kalkarım bir şarkımı dinlerim, kahvemi içerim. Gün içinde yapacak işlerim varsa onları hallederim. Hobilerim var işte onları yaparım. Doğaya giderim, tatile giderim, arkadaşlarımla buluşurum. Çok şey yaparım aslında.

Mantığıyla hareket edenlerden misin, yoksa duygularıyla mı?
Genel olarak duygularımla değil de mantığımla hareket ederim. Yani onun sonucunda ne olacak hissederim, bilirim. Ve ona göre yaparım. Çok duygusal hareket etmem. Aşık olmadığım sürece (gülüyor).
AŞKI DAHA TAM OLARAK YAŞAMADIM
-Aşık oldun o zaman daha önce?
Oldum sanırım ama o da çocukluk aşkıydı. Daha bence tam olarak yaşamadım aşık olmayı.
-Hayalindeki ilişkiyi bana tarif edebilir misin?
Yani hayattaki mutluluğumu ve huzurumu bozmamalı. İstediğim ilişkide işte mutlu olmak, aktivite yapmak, anlaşabilmek, huzurlu olmak bu yani. Birlikte bir şeyleri yapabilmek hani. Başka kim ne ister ki ilişkiden? Sadece anlaşabileceğim biri.

Peki, karşı tarafın yaptığı hangi hareket seni hemen soğutur?
Yalan. Yalanla direkt soğuyorum. Ya bu en yakın arkadaşım da olsa soğuyorum. Gerçekten anlarsam ve senin yalan söylediğini hissedersem biter benim için yani direkt soğurum. Aslında benim soğumam için çok bir nedene gerek yok. Bir daha konuşmam mesela.
-Oyunculuk zor bir meslek, sen zorluklarla baş etme noktasında sence nasılsın?
Oyunculuk gerçekten zor bir meslek. Yani siz sevmiyorsanız asla katlanılacak bir meslek değil. Ama her meslek zor. Seviyorsan yapılır oyunculuk da. Hayatta zorluklarla da şöyle baş ediyorum; mesela bir beş dakika hüzünlü bir müzik dinliyorum. Onu düşünüyorum. "Tamam Tuana" diyorum, sonra bitiyor. Benim bir beş dakika, yarım saat tek başıma kalmam lazım. Sonra o bitiyor. Bir daha gelmiyor. Yani o an onu yaşamaya çalışıyorum. "Ya buna da üzülüyorum" falan diyorum. Sonra istemsiz bir anda mutlu oluyorum. Yani geçiyor o bir anda.
-Yaşın çok genç, yolun çok uzun… Peki, bundan sonrası için oyunculuktaki hedeflerin hayallerin neler?
Şimdi şurada kameralar olmasa ve sen benim yakın arkadaşım olsan bunu sana anlatırdım. Çünkü kafama koyduğum her şeyi yaparım. Ama bunu herkes bilmesin. O yüzden anlatmak istemiyorum, başarmak istiyorum.

KISA SORULAR
-Hayatınızdan neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsünüz?
Mutluluk ve şarkı dinlemek sanırım. Çok fazla şarkı dinlerim gün içinde.
-Karşı cinste ilk dikkat ettiğiniz şey genellikle ne olur?
Çok fazla böyle dikkatimi çeken insan olmaz. Dikkatimi çektiğinde nasıl olur? Yani bir duruşu, bir temiz kıyafeti. Güzel giyinmesi olabilir. Yani genel olarak bir temiz durması. Ona bir dikkat edebilirim.
-Takıntı derecesinde bir huyunuz, bir özelliğiniz var mı?
Kahve içmek sanırım. Sabah o kahveyi içmezsem olmaz yani. Her sabah kalktığımda içerim yani onu. Bir de anneannemle dedemi öpmek olabilir sanırım. Onları öpmek de benim için bir takıntı.
-"Asla tahammül edemem" dediğiniz o şey?
Yalan. Yalan söylemene gerek yok. Ben zaten sana kızmam ya da seni yargılamam o yüzden yalan söylemene gerek yok birbirimize. Bir de işinin kötü yapılması ya da umursanmaması onlara çok takılırım. Yani bir işi yapıyorsan tam yap hakkını ver.

Ağzınıza asla sürmediğiniz, "kokusuna bile tahammül edemem" dediğiniz bir yiyecek var mı?
Bunu herkes biliyor ya, et balık. Et ve balık evde yapıldığı zaman eve de girmiyorum. Bamya da denemedim, mantar denemedim. Aslında çok yemek seçerim ya ben çok yemek yemem.
-Kıskanç biri misiniz?
Yok ya çok değilim. Sadece işte en yakın arkadaşımın yakın arkadaşının numarasını bulup aradım ve "Bir daha konuşmayacaksın" dedim. Fanlarımı anneannemin hesabından falan çıkarttırdım. Çok kıskanç bir insan değilim (gülüyor).
-Cimri biri misiniz?
Hiç değilim. Hatta vermeyi kendimden çok severim.
-En çok neye para harcarsınız?
Yani her şeye para harcarım. Alışverişe çok para harcarım. Giyinmeyi çok severim. Parfüm çok severim. Sevdiklerimle vakit geçireceksem hep ben ödeyeyim, ben yapayım falan. Onu çok severim. Yani severim ben para harcamayı.