Görme yetisini kaybettiriyor! Tedavi edilmezse körlüğe neden oluyor, uzmanı uyardı: Erken teşhis şart

Glokom, göz sağlığını tehdit eden ve tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabilen bir hastalık olarak biliniyor. Görme yetisinin kaybedilmesi gibi oldukça ciddi sonuçlara neden olan bu hastalıkla ilgiliyse pek çok detay bulunuyor. Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ümit Aykan, glokoma dair bilinmesi gerekenleri Posta.com.tr okuyucuları için anlattı...

Sinem Paksoy- Posta.com.tr/ Dünya genelinde görme kaybının en yaygın nedenlerinden biri olan glokom, genellikle sinsi bir şekilde ilerliyor. Bu nedenle birçok hasta, belirtiler ortaya çıkmadan önce durumu fark etmiyor. Erken teşhis ve düzenli takip ise glokomun etkilerini en aza indirmek için kritik öneme sahip.

KALICI GÖRME KAYBINA NEDEN OLUYOR
Dünya genelinde glokom önlenebilir körlük nedenleri arasında en ön sırada yer alıyor. Dünyada pek çok glokom hastası bulunuyor. Bu hastalık, kişilerin günlük yaşam kalitelerini oldukça düşürüyor. Genelde bulgu vermiyor, sinsi ilerliyor ve hastanın görme potansiyelini ortadan kaldırıyor.

Teşhis ve tedavi sürecine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan uzman isim: "İlerleyici bir şekilde görme sinirimizin hasarlanmasına yol açan bir grup göz hastalıklarının hepsine birden glokom hastalığı ismini veriyoruz. Bu hastalıkların tümü günümüzde geri dönüşü mümkün olmayan körlük sebepleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bu hastalık önceden uyarıcı nitelikte hiçbir bulgu ya da şikayet oluşturmaksızın sinsice ilerleme gösterebiliyor." dedi.

GÖZ TANSİYONU KONTROLÜ ŞART
Tedavinin en önemli kısmını göz tansiyonunun kontrolü oluşturuyor. Ancak yaşam tarzındaki bazı değişikliklerin de hastalığın kontrol altına alınmasında önemli rol oynuyor. Bu nedenle hastanın diyeti, fiziksel egzersiz yapması ve stres ile başa çıkma çabalarına yönelik önerilere dikkat etmek gerekiyor.

DENGELİ BESLENMEK GÖZ SAĞLIĞINI DESTEKLİYOR
"Güncel araştırmalar henüz göz içi basıncını düşüren özgün besinleri belirleyemedi. Antioksidanlar, vitaminler ve minerallerden zengin dengeli beslenmenin genel göz sağlığı açısından destekleyici olduğu biliniyor. Bu nedenle glokom hastalarında yeşil yapraklı sebzeler ve koyu renkli meyveler özellikle tüketilmelidir. Yine balık tüketimi omega-3 yağ asidi alımı açısından tavsiye edilir. Buna karşın aşırı kafein içeren içecekler, yüksek sodyum içeren içecek ve yiyecekler, aşırı alkol tüketiminden kaçınılması gerekir." sözlerini kullanan Prof. Dr. Aykan, beslenmenin göz sağlığı üzerine etkilerinin altını çizdi.

KÖRLÜĞE KADAR İLERLİYOR
Glokom körlüğe dek ilerleyebilen görme kaybına sebep olan en önemli hastalıklar arasında bulunuyor. Hasta ve yakınlarının güncel yaşam kalitesinin yanı sıra psikolojik durumunu da çok etkiliyor. Uzman isim: "Glokom hastalığı ilerledikçe görme fonksiyonu giderek azalır ve hastada belirsizlik duygusu, güvensizlik ve bağımsızlığını yitirme kaygıları öne çıkar. Giderek tam bir şekilde kör olacağına dair korkusu tüm yaşamına hakim olur ve anksiyete bozukluğu gelişebilir. Bu dönemde eskiden kolayca yapabildiği günlük faaliyetler giderek birer soruna dönüşebilir ve bu nedenle hastanın kendine güveni ve değeri azalır." cümleleriyle bu rahatsızlığın sadece fiziksel değil psikolojik etkilerinin bulunduğunu da belirtti.

Bu nedenle bu hastalarda psikolojik destek çok önemli. Psikolojik danışma, psikoterapiler, glokom hastaları ile birlikte destek gruplarının oluşturulması bu hastalara katkı sağlıyor.

DÜZENLİ KONTROLLER HASTALIĞIN İLERLEMESİNİ ENGELLİYOR
Glokomun ilerleyişini durdurma açısından en önemli strateji hastalığın erken dönemde yakalanması ve vakit kaybedilmeksizin etkin bir tedavinin başlaması gerekiyor. Glokom hastalığının her safhasında uygun tedavinin yapılması ile hastalığın daha kötüleşmesi ve geri dönüşü olmayan körlük durumuna dönüşmesi engellenebiliyor. Bu nedenle düzenli kontroller, uygulanmakta olan tedavilerin etkinliğinin belirlenmesi ve eğer gerekiyorsa tedavinin vakit kaybedilmeksizin değiştirilmesi gerekiyor.

ETKİN BİR TEDAVİ YÖNTEMİ GELİŞTİRİLMEDİ
Hastalığın en sık görülen tipi olan “Primer Açık Açılı Glokom’da” Myocillin, Optineurin ve CYP1B1 adı verilen genlerde mutasyon olduğu belirleniyor. Tüm dünyada bu genler olguların %10’unda hastalıktan sorumlu.

"Çok geniş ölçekte glokom hastalarının kan örneklerinde yapılan çalışmalar yakın gelecekte farklı genetik risk faktörlerinin varlığını ortaya çıkarabilecek. Ek olarak glokoma direkt neden olmayan ancak glokom gelişimine yatkınlık sağlayan bazı genetik faktörler de belirlenmiştir."

"Hastalığın yenidoğan ya da erken çocukluk döneminde görülen tipi olan “Primer Konjenital Glokom” olgularında CYP1B1 gen mutasyonu çok önemli bir rol oynamakta ve Orta Doğu ve Avrupa’da çocuklardaki glokomun en yaygın genetik sebebini oluşturmaktadır. Ayrıca “Primer Açı Kapanması Glokomu” ve “Eksfoliyasyon Glokomu” gibi diğer glokom tiplerinde de gen mutasyonlarının rol oynadığı çalışmalarda gösterilmiştir. Bu hastalıkta genetik faktör rolüne yönelik henüz etkin bir tedavi yöntemi geliştirilememiştir. Ancak yakın gelecekte genetik mekanizmalar daha iyi anlaşıldığında bu mekanizmalara özgü etkin tedavi olanakları geliştirilecektir."