AHİRETTEKİ NİMETLERİ DÜŞÜN
Sana dikkatli olmanı, hesabını düzgün yapmanı, tedbirli olmanı, öldükten sonra hiç hesaba katmadığın bir âlemle karşılaşacağını söyleyenleri dinlemedin. Kısaca, bugüne kadar bildiğini yaptın. İçine doğana göre hareket ettin. Benliğin üzerinde bir ben varsa, o da benim dedin. Tamam anladık.
Kendini merkeze koyuyor, her şeyi kendine göre yorumluyorsun. Sen hiç mi yanılabileceğini hesaba katmadın? Ya yanılıyorsan! Ya dediğin gibi değilse!
Gel biraz kendini kolla. Ahirette sana özel bir şeylerin hazırlandığını düşün. Düşünebileceğinden daha öte bir güzellik. Aklının alamayacağı kadar nimetler. Sevdiğin dostlar. Beraber olmak istediğin arkadaşlar. Hastalıksız, sınırsız, sonsuz, örselenmediğin, eleştirilmediğin bir hayat.
Tiksinmeyeceğin, seni rahatsız edecek ve kabullenemeyeceğin hiçbir şeyin olmadığı bir gelecek.
Hâlbuki sen birkaç günlük zevkin için o güzelliklerin tümünü siliyorsun. Sahi sen kendini çok mu akıllı sanıyorsun?
Kendi aklının üzerinde bir akıl kabul etmiyor musun? Hâlbuki sen yokken de şu gördüklerinin tümü vardı. Güneş, ay, rüzgâr, yeşillikler, su ve her şey. Sen tümünün ortasında var olan milyonlarca canlı gibi var oldun işte. Sana ne danışan oldu ne de senin için özel tören düzenlendi. Milyonlarca varlıktan birisin sadece. Bu kadar sıradan, bu kadar basit.
Ama öte yandan da sanki her şey senin güzel, düzgün, temiz yaşaman için kurgulanmış. Başrol oyuncusu sensin. Senaryo senin etrafında dönüyor. Sahne, oyuncular, ışık, kostümler hep senin için. Ve sen bunların hiçbirini yapmadın. Geldin, buldun ve oynuyorsun.