Halit Kıvanç, bir dönem sigara kullanıyordu. Bir gün maç anlatmak için Avrupa’ya gitti. Sabah kalktığında sesi kısıktı. Hastaneye kaldırdılar. Maç saatine kadar kendine geldi. Ama döndüğümde sigarayı, çakmağı, gümüş sigara tablasını bir poşete koyup denize atmıştı. O gün bugündür de bir nefes bile çekmemişti. İçkiyi de az içerdi. 90 yaşına geldiğinde doktorlar, “Bunları da tarihe mâl eder misin?” dedi. O da alkol almayı da bıraktı. Bir yemeğe ya da davet gittiğinde önünde durur itiraz etmezdi. Ama bir yudum bile almazdı. Beşiktaş’ın, Galatasaray’ın şampiyonluklarını anlattı. Baba Hakkı (Hakkı Yeten), Gündüz Kılıç, Metin Oktay ve Turgay Şeren’in jübilelerini sundu. Ben bu işin doktoruyum diyordu. Bir hasta geliyor, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonlu olması ne fark eder? Ben o hastayı kurtarmak zorundayım diyordu. Halit Kıvanç, hayatını gazeteciliğe adamıştı. 15 sene Milliyet'te 25 seneden fazla da Milliyet’te çalıştı. Edebiyatı ve yazı yazmayı çok severdi. Edebiyat bölümünde okumak istemişti ama hocaları “Fen bölümüne gireceksin, yoksa ikmale bırakırım” deyince zorla fen bölümünde okumuştu. Fen bölümüne isteyerek girmese de birincilikle bitirmişti. Fakat okul bitince hemen hukuk fakültesine koştu. Aslında siyasal bilgiler fakültesine girmek ve sonrasında Avrupa’da elçilik yapmak istiyordu ancak olmadı. Hayali hariciyeci olmaktı ama hukuk okudu. Önce hakim olacaktı. Onu doğuda bir kazaya atadılar. Bir yere kadar araba, bir yerden sonra da bir katırın sırtında ulaşım sağlıyordu. 3 ay orada görev yaptı. Mahrumiyet bölgesiydi. Ailesini de getiremiyordu. Çünkü yol yoktu. Gitmeden İstanbul’da gazetelere başvurmuştu. “Oradan aldığın maaşın fazlasını veririz, gel” diyorlardı. Hakim olmayı çok istiyordu ama İstanbul’a döndü. Gazetede çalışmaya başladı. Genç yaşta da Milliyet’te başa getirildim. Yıllarca Milliyet’te, sonra da Hürriyet’te çalıştı. Gazete ile aynı anda radyoya başladı. Hikayeler anlatıyordu. Sonra bir gün kendisini maç anlatırken buldu. Tesadüf oldu. Sonra da televizyon çıktı, televizyon sunuculuğuna başladı. Bu arada BBC’ye çağırdılar. 5 yıllık kontratı kabul etmedi. 1 senelik kontrat yaptı ve 1 sene dolmadan da geri döndü. “Memleketime hizmet edeceğim” dedi. Halit Kıvanç, eşine çok düşkündü. Bir insan evinde eşiyle mutluysa hayatını büyük ölçüde mutlu geçirir. Beni yaşatan karımdır diyordu. İş hayatında çok iyi bilmediği şeyleri yapmamaya özen gösterdi. Her şey parayla çözülmez diyordu. Eğer insanın kalbini kazanmışsan o insanın büyüklüğünce sen de mutlu olmuşsundur. Ben dargın olmayı hiç sevmem diyordu. Yaklaşık 70 yıllık bir evliliği vardı. Bir şeyden dolayı; aramızda bir sıkıntı olursa susmayı tercih ederiz. Kavga etmeyiz. demişti. 1955’te evlenmişlerdi. Bülbin Kıvanç ile evli olan Halit Kıvanç'ın Ümit Kıvanç adında bir oğlu var.