Giriş
Her şey şüphecilik duygusuyla başlıyor! İkili ilişkileri derinden sarsıyor: Kıskançlığın temelindeki duygu
Kaybetme korkusu, pek çok kişiyi olumsuz anlamda etkileyen duygu durumlarından biri. Bazen ebeveynlerini bazen hayat arkadaşını bazen de arkadaşını kaybetmekten korkan kişiler; farklı şekillerde tetiklenebiliyor. Hatta öyle ki kıskançlık duygusunun altında dahi bu korku yatıyor. Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Akif Aydın, kaybetme korkusuna neden olan sorunları ve bunlarla nasıl başa çıkılabileceğini detaylı bir şekilde açıklıyor.
Hilal Gülden Boğazkesen – Posta.com.tr / Kaybetme korkusu, insanların sevdiklerine ve sahip olduklarına daha sıkı sarılmalarına neden olabilir. Fakat bu korku, ilişkilerde güvensizlik ve endişeye yol açabilir. İçsel dengeyi bulmak ve kaybetme korkusuyla sağlıklı bir şekilde başa çıkmak, huzurlu ve dengeli bir yaşamın anahtarıdır. İşte tüm detaylar…
KAYBETME KORKUSU NEDİR?
Kaybetme korkusu; bir kişinin sevdiği birini, sahip olduğu bir şeyi veya bir durumun kontrolünü kaybetme endişesidir. Bu korku; kişinin ilişkilerinde, iş hayatında ya da genel yaşamında güvensizlik ve kaygı yaratabilir.
Kaybetme korkusu, bazen kişinin davranışlarını kontrol dışı hale getirebilir ve ilişkilerde sorunlara yol açabilir. Bu korkunun üstesinden gelmek, kişinin kendine olan güvenini artırmak ve sağlıklı bir denge kurmak için önemlidir.
HER HİKAYE BİR KAYIPLA BAŞLAR!
Kaybetme korkusuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Psikolojik Danışman Mehmet Akif Aydın, “İnsanın doğum hikayesi, aslında bir kayıpla başlar. Anne rahmini kaybeden bebek, artık akciğer solunumunu kendi yapmak durumundadır. Her gelişim evresi, bir evvelki evrenin kaybı anlamına gelir. Mesela anne sütüne muhtaç olan bebek, en geç 2 yıl içinde sütten kesilir. Bu, memenin kaybı anlamına gelir. Bebeklikten çocukluğa, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe, yetişkinlikten yaşlılığa doğru hep bir kayıp kazanç ilişkisi içinde ilerler hayatımız.” sözlerine yer verdi.
KISKANÇLIĞIN ALTINDAKİ TEMEL DUYGU!
Her gelişim evresi, beraberinde sayısız durumu getiriyor. Bunlardan biri de kişinin süreci atlatırken verdiği tepkiler oluyor. Herkes, yaşadığı olaylara farklı şekilde yaklaşır. Bu gelişim evrelerinden kimi insanlar sancısız geçerken kimi insanların geçişleri stresli olur.
Uzman isim, “Mesela kendisi üç yaşında iken kardeşi doğan bir çocuğu düşünelim; muhtemelen annesinin o bebeğe ilgi göstermesi neticesinde kıskançlık duyguları gelişir. Bazen bu kıskançlığın şiddeti yüksek olup kardeşine kötü davranma ona şiddet gösterme eğilimleri bile doğabilir. Kıskançlığın altındaki temel duygu kaybetme duygusudur.” dedi.
İLİŞKİYİ TEMELDEN SARSIYOR!
Kaybetme korkusu, herkeste farklı belirtilerle ortaya çıkar. En çok merak edilen konulardan biri ise yetişkinlerde nasıl ortaya çıktığı oluyor. Özellikle de çiftler arasındaki ilişkiye nasıl yansıdığı.
Psikolojik Danışman Mehmet Akif Aydın, bu durumu “Çift ilişkilerinde ya kıskançlık şeklinde ya da endişe şeklinde olur. Mesela eşini çok kıskandığı için kendi arkadaşlarıyla görüşmesini dahi istemez. Sosyal medyada geçirdiği zamana, paylaştığı fotolara karşı tepkisel davranışlar sergiler. Kıskançlığa bağlı olarak gelişen bu kaybetme korkusu çokça abartıldığında ilişkiler bozulur, ilişkinin temelinde olan güven duygusunun yerini şüphecilik ve baskı almaya başlar.” sözleriyle açıkladı.
YA EŞİM BENDEN ÖNCE ÖLÜRSE?
Kaybetme korkusunun birçok nedeni olabiliyor. Kimisi hayat arkadaşının ondan ayrılacağını düşündüğünden dolayı tetiklenebiliyor. Kimisinde ise durum çok farklı seyredebiliyor. Uzman isim, bu konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi;
“Bir diğer kaybetme çeşidi olan ‘Ya eşim benden önce ölürse’ korkusu ise ya ruhen büyüyememekle ya da tutulamamış yaslarla ilgili olabilir. Ruhen büyüyememek, onsuz yaşayamamak anlamına gelir. Tutulamamış yaslar ise daha önce hayatımızda önemli yeri olan insanların ölümü neticesinde üzüntümüzü yeterince yaşayamamak ve onunla zihnen bağımızı devam ettirmeye çalışmak, kaybı kabullenememek anlamındadır. Bundan sonra yeni bir kayıp olursa yine benzer acıları tekrar edecektir. Bu durum, kişiyi endişelere sevk eder. Bu endişeler neticesinde partnerini aşırı koruma, ara ara onun ölüm hayallerini kurup huzursuz olma hali yaşanabilir. Bu endişeli hal, ilişkiyi çoğunlukla bozmaz fakat kişinin kendi yaşam kalitesini azaltır, neşesini çalar.”
ACILARINIZLA CESUR BİR ŞEKİLDE YÜZLEŞİN!
Kaybetme korkusu yaşayan kişilerin en çok merak ettiği konulardan bir diğeri ise bu durumla nasıl baş edebilecekleri oluyor. Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Akif Aydın, kişinin kaybetme korkusuyla nasıl baş edebileceğine dair şu önerilerde bulunuyor;
- Ruhen büyümek, çocuk birçok şeyin kendisine ait olmasını. İster fakat yetişkin aklımızın gelişmesiyle ‘bazı şeyler bana ait bazı şeyler bana ait değildir ve bu normaldir’ fikrinin geliştirilmesi sağlanmalıdır
- Tutmadığımız yasların ve kabullenemediğimiz kayıpların acılarıyla cesaretle yüzleşmek, duygularımızı anlatmak veya yazıya dökmek bizi nispeten rahatlatır. En önemli konu ise kaybettiğimiz kişinin hayatımızdaki anlamına bakmak ve onu çözümlemeye çalışmaktır. Mesela ‘Partnerimden ayrıldım o benim neşemdi, neşem de onunla birlikte gitti’ diyorsak neden tek başına neşeli olamadığımıza dair düşünmeli ve bu yönümüzü geliştirmeye odaklanmalıyız.
- Tüm bunlara rağmen kaybetme korkumuz geçmiyorsa bir psikolojik danışmanlık desteği almakta fayda vardır.