İNSÜLİN DİRENCİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri insülin direnci tedavisinin temelinde yer alan uygulamaları oluşturur. Öğünler ile birlikte tüketilen besinlerin düzenlenmesi, alınan kalori miktarının ayarlanması ve yüksek glisemik indeksli gıdalardan uzak durmak, insülin direnci tedavi planlamasının en önemli adımlarını oluşturur.
İnsülin direnci olan hastaların; kan şekerini yükseltmeyen düşük glisemik indeksli, posa (lif) ve diğer besin öğeleri yönünden de zengin besinleri tercih etmesi gerekir. Patates, havuç, mısır haricinde tüm sebzeler ile birlikte: Barbunya, nohut, kuru fasulye, mercimek gibi baklagiller, kepek, esmer ekmekler, elma ve portakal gibi meyveler diyet menüsünde yer almalıdır.
Meyveler içeriğinde bulunan lif, vitamin ve mineraller ile hem insülin direncine hem de vücudun diğer normal fonksiyonlarına katkıda bulunan besinlerdir. Elma, muz, armut, incir ve şeftali insülin direnci olan kişilerde tüketilmesi önerilen meyveler arasında yer alır. Meyvelerin kendisi yerine meyve sularının tüketilmesi bu ürünlerin içerisinde yer alan yüksek düzeydeki şeker sebebiyle önerilmez.
Sebzeler hem düşük kaloriye sahip hem de lif içeriği bakımından zengin bitkisel besinlerdir. İnsülin direnci hastalarında kan şekeri düzeyinin kontrolünde olumlu etki sağlayabilirler. Domates, kuşkonmaz, taze fasulye, havuç, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler ve brokoli gibi turpgil sebzeler, insülin direnci diyeti kapsamında hastaların tüketmesi önerilen sebzeler arasında yer alır.
Besinlerin içeriğindeki lifler çözünebilen ve çözünmeyen lifler olmak üzere 2 gruba ayrılır. Çözünmeyen lifler dışkının kıvamının düzenlenmesini sağlayarak bağırsak hareketlerini kolaylaştırıcı etki gösterir. Çözünebilir lifler ise kolesterolün kontrolü ve iştahın azaltılması gibi özellikleri ile katkı sağlayabilirler.
Trans yağ asidi, insülin direncini artırarak diyabetin oluşumunu gizli bir silah olarak ateşleyebilir. İnsülin direncini kırmak için besinleri kızartarak pişirme yöntemini bırakmalı, trans yağ açısından zengin tereyağından uzak durmalı, işlenmiş etler olarak nitelendirdiğimiz tüm şarküteri ürünlerinden dolabınızı arındırmalı ve hazır kek dahil paket ürünleri tüketmemeniz önerilir.
İnsülin direncine kalkan olan beslenmenin omega 3 yağ asidi içeren hayvansal ve bitkisel kaynaklı besinleri tüketmekten geçtiğini unutmayın. Salatalarınıza ya da yoğurdunuza keten tohumu ekleyin, ara öğünlerde ceviz tüketin, haftada en az üç kere somon dahil omega 3'ten zengin yağlı balıkları mutlaka yiyin. Eğer bu besinleri yiyemiyorsanız balık yağı kullanabilirsiniz.
Her gün en az 30 dakika ve en az haftanın 5 günü olacak şekilde düzenli tempoda yapılan yürüyüşleri hayata geçirmeyi ihmal etmeyin. Böylece spor yaparken kaslarınız ortamda olan şekeri kolayca kullanacak ve insüline ihtiyaç duymadan kalori yakımı başlayacaktır. Eğer düzenli aktiviteye devam ederseniz yağ yakıcı enzimler devreye girecek, depolanan yağlardan da kolayca kurtulmaya başlayabileceksiniz.
Düzenli egzersiz ile kan şekerinin düşürülmesi, yağ yakımının hızlanması ve kilo verme gibi diyabete karşı olumlu gelişmeler sağlanabilir. Bu gelişmeler aynı zamanda vücudun insüline karşı daha duyarlı olmasına da destek olur. Bahçe düzenleme, yürüme, koşma, yüzme ve dans etme gibi egzersizler insülin direncine sahip kişilerin yapması önerilen fiziksel aktivitelere örnek teşkil ederler.
Obez veya aşırı kilolu bireyler hem şeker hastalığı hem de bu rahatsızlık ile ilişkili diğer sağlık durumları açısından risk altındadır. Sadece birkaç kilo vererek bile bu problemlere karşı önemli bir adım atılmış olur. Sadece egzersiz ve sağlıklı besleme ile %60’a varan düzeyde insülin direnci düzeltilebilir. Spor yaparken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar da vardır. Yeterli kalp hızı artışına erişilmeli, hareketler arasında gereğinden fazla mola verip vücudu soğutmamalı, kişiye uygun spor yapılmalıdır. Kişisel olarak uygun fiziksel aktivite ve diyet ile birlikte kişinin vücut ağırlığının %7’si kadar zayıflaması Tip 2 şeker hastalığı gelişimini %58 oranda azaltıcı etki yapabilir.
Düzenli bir gece uykusu vücudun birçok fonksiyonuna katkıda bulunan yaşamın önemli bir parçasıdır. Uykusuzluk ve diğer uyku problemleri sağlık için tehlikeli durumlar olup, enfeksiyon hastalıkları, kalp hastalıkları ve Tip 2 şeker hastalığı gibi problemlere zemin hazırlayabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Vücudun kan şekeri düzeyini düzenlemede etkili bir diğer faktör kişinin stres düzeyidir. Vücudun savaş ya da kaç moduna geçmesi ile stres hormonları olan kortizol ve glukagonun üretimi tetiklenir. Bu hormonlar depo şekerin glikoza çevrilerek vücudun gerekli durumlarda kullanması için kan dolaşımına verilmesini sağlar. Bu etkinin bir sonucu olarak kişinin kan şekeri yüksek bir düzeyde kalır ve bu hormonların etkisinde insülin hormonuna karşı bir direnç gelişimi söz konusu olur. Meditasyon, nefes egzersizleri, düzenli bir gece uykusu ve fiziksel aktivite sayesinde stres düzeyi azaltılabilir ve vücudun insüline karşı daha duyarlı olmasına katkı sağlanabilir.
Çay şekeri, reçel, marmelat, pekmez, bal, tatlılar, kurabiye, kek, pasta, bisküvi, çikolata, gofret, beyaz ekmek, mısır ve mısır ekmeği, mısır gevreği, pirinç, şehriye, erişte, makarna, muz, incir, üzüm, kavun, karpuz, kayısı hariç kuru meyveler, hazır meyve suları ve asitli meşrubatlar gibi besinler olabildiğince az tüketilmelidir.
Tip 2 şeker hastalığında bir miktar insülin vücut tarafından üretilir fakat ihtiyacı karşılayacak yeterlilikte olmadığından Tip 2 diyabetli kişiler, kan şekerini düşürmek için oral hipoglisemik ilaç kullanırlar. Hatta bazıları insülin enjeksiyonu ihtiyacında da olabilirler. İnsülin direnci ilaç tedavisinde kullanılan ajanların başında metformin etken maddeli ilaçlar gelir. Birinci basamak tedavi yöntemi olan bu ilaç böbrek hastası olan kişilerde dikkatli kullanılmalıdır. Buradaki önemli nokta, durumunuza uygun yeterli yardım aldığınızdan ve yaşamınızda gerekli ayarlamalar yaptığınız konusunda bilinçli olmaktır. Tüm tıbbi ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi uygulamaların hekimlerin bilgisi ve önerisi dahilinde yapılması gereklidir.
Yaşam tarzı değişiklikleri, medikal tedavi ve diğer yöntemler ile yapılan insülin direnci tedavisine yanıt alınamayan kişilerde bariatrik cerrahi uygulamaları gündeme gelebilir. Özellikle obez kişilerde mide küçültme gibi ameliyatlar ile kişinin aşırı yağ dokusunu kaybetmeye başlaması insülin direncinin kırılmasında önemli bir basamak olabilir.