Dölek, “Yüzyılın en yüksek sıcaklıklarını yaşadığımız bu günlerde, su kaynaklarında ciddi azalmalar var. Burada su kaynaklarını doğru, etkin ve verimli kullanımı beraberinde getiriyor. Karasu Nehri’nde su seviyesinin aşırı düşmesi ve sıcakların yükselmesi ile birlikte su yüzeyinde bakteri veya değişik canlı türlerinin ürettiği ya da değişik bitki oluşumlarının meydana geldiği bir sahada gözlemler yaptık. Su kaynaklarının aşırı düşmesi sudaki oksijen seviyesinde düşüşe neden oluyor. Bu da sudaki canlı hayatı tehdit etmekte. Bizler vahşi sulamadan vazgeçerek hava sıcaklarının daha düşük olduğu sıcaklarda sulama yapmamız lazım. Bazı tüketim alışkanlıklarımızı da değiştirerek özellikle küresel ısınmanın su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini minimize etmeliyiz. Su yüzeyinde müsilaj benzeri meydana gelen oluşumlar veya bakteri kolonileri ciddi oranda artmaya başladı. Bu su kaynaklarındaki doğal dengenin bozulduğunu gösteren önemli özelliklerindendir. Bu tür sıcaklarda serinlemek amacı ile suya girerken oldukça dikkat etmek gerek. Bu tür durumlarda su ile temas sonucunda bazı hastalıkların da bulaşması söz konusu olabilir. Mümkün mertebe hem kullanılmaması hem de bu sulara girilmemesi sağlık açısından oldukça önemlidir” dedi.