Kıskançlık ve zorbalıkla ortaya çıkıyor! Şiddet içeren davranışları tetikleyebilir

Hilal Gülden Boğazkesen - Posta.com.tr / Ruh sağlığı, fiziksel sağlık kadar önemlidir ve özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla daha fazla dikkat edilmesi gereken bir alan haline gelmiştir. Sosyal medya, gençlerde kıyaslama ve yetersizlik duygularını tetikleyebilir. Bu da kaygı ve stres seviyelerini artırır. Ebeveynler, çocuklarının çevrim içi dünyada nasıl vakit geçirdiğini izlemeli ve onların duygusal dengelerini koruyabilmeleri için destekleyici bir ortam sunmalıdır. Sosyal medya kullanımına dengeli bir yaklaşım, ruh sağlığını korumanın anahtarı olabilir. İşte tüm detaylar... Ruh sağlığı; bireyin duygusal, psikolojik ve sosyal iyilik halini ifade eder. Bu durum, kişinin stresle başa çıkabilme yeteneğini, ilişkilerini sürdürme becerisini ve günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme kapasitesini kapsar. İyi bir ruh sağlığı, genel sağlık ve yaşam kalitesi için önemlidir. Ruh sağlığı bozuklukları; anksiyete, depresyon, bipolar bozukluk gibi çeşitli durumları içerebilir ve bu tür durumların tedavisi, profesyonel destek ve terapilerle sağlanabilir. Her hastalıkta olduğu üzere ruh sağlığı bozukluğu da bazı belirtilerle ortaya çıkar. Bu semptomlara hakim olmak, sorunun tespit edilmesi ve tedavi edilebilmesi için büyük bir önem taşır. Ruh sağlığı kavramının tanımı yapmak ve belirtiler hakkında bilgi sahibi olmak, tedavi için en gerekli adımlardan ilki. Klinik Psikolog Gözde Göktaş, ruh sağlığı bozukluğunun belirtileri hakkında şu açıklamalarda bulundu;Duygusal belirtiler arasında sürekli üzgün, umutsuz veya boşluk hissi, anksiyete ve kaygı, ayrıca öfke veya irritabilite yer alır. Davranışsal belirtiler, sosyal izolasyon, arkadaşlarla iletişimin azalması ve günlük aktivitelere karşı ilginin kaybolması gibi durumları içerir. Ayrıca alkol veya madde kullanımında artış da gözlemlenebilir.Düşünsel belirtiler, negatif düşünce döngüleri, kendine güvensizlik, konsantrasyon zorluğu ve karar verme güçlüğünü kapsar. İntihar düşünceleri veya kendine zarar verme eğilimleri de ciddi bir uyarı işareti olabilir. Fiziksel belirtiler arasında ise uykusuzluk veya aşırı uyku hali, iştah değişiklikleri ve sürekli yorgunluk veya enerji düşüklüğü bulunur.Ruh sağlığı problemlerinin varlığını anlamak için bu belirtilerin sürekliği ve günlük yaşam üzerindeki etkisi önemlidir. Eğer belirtiler belirli bir süre boyunca devam ediyorsa veya yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiliyorsa profesyonel yardım almak gereklidir. Dünya Sağlık Örgütü, özellikle ergenlik dönemindeki ruh sağlığıyla ilgili önemli araştırmalara imza atıyor. Yapılan çalışmalarda ortaya konan sonuca göre her 7 ergenden 1'i ruh sağlığı sorunuyla mücadele ediyor.Uzman isim, bu dikkat çeken veriyle ilgili Ergenlerde ruhsal sağlık sıkıntılarının yaygın olmasının birkaç nedeni vardır. Öncelikle, ergenlik dönemi, hormonal ve fiziksel değişimlerin yanı sıra kimlik arayışı ve bağımsızlık isteği ile doludur. Bu durum, duygusal dalgalanmalara yol açabilir. Ayrıca, akran ilişkileri, sosyal medya etkileri ve akademik baskılar, ergenlerde kaygı ve depresyon gibi ruhsal sorunları artırabilir dedi. Psikolog Göktaş'a göre aile dinamikleri de önemli bir etken. Aile içindeki çatışmalar, ebeveynlerin ayrılığı veya diğer stres faktörleri, ergenlerin ruhsal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Zihinsel sağlık konusunda bilinç eksikliği ve stigmatizasyon, gençlerin sorunlarını dile getirmelerini ve yardım aramalarını zorlaştırmaktadır. Günümüzün en ciddi problemlerinden birisi sosyal medya bağımlılığı. Kişilerin gün içerisindeki vakitlerinin büyük bir kısmını internette gezinerek geçiriyorlar. Temelde basit bir eylem gibi görünen bu davranış, süreç içerisinde kritik derecede sağlık sorunlarına yol açabilir. Sosyal medya kullanımı ile ruh sağlığı arasında önemli bir bağlantı bulunmaktadır. Araştırmalar, sosyal medya platformlarının ergenler ve genç yetişkinler üzerindeki etkilerini incelemiş ve bu etkileşimlerin olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymuştur. Klinik Psikolog Gözde Göktaş, Olumsuz etkiler arasında sosyal medya kullanımı kaygı, depresyon ve düşük özsaygı ile ilişkilendirilmektedir. Aşırı maruz kalma, siber zorbalık, karşılaştırma duygusu ve sanal etkileşimlerin gerçek sosyal ilişkileri zayıflatması gibi etkenler, ruhsal sağlık sorunlarını tetikleyebilir. Sosyal medya bağımlılığı, uyku bozukluklarına ve genel yaşam tatminsizliğine yol açabilir. Sosyal medya, destek grupları oluşturma, arkadaşlık kurma ve kendini ifade etme gibi olumlu fırsatlar da sunabilir. Ancak, bu fırsatların yan etkileri genellikle daha ağır basmaktadır açıklamasında bulundu. ABD'de bir sosyal medya platformuna dava açılması, bu platformların kullanıcıların ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerinin ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Bu tür davalar, sosyal medya şirketlerinin kullanıcı güvenliği ve sağlığı konusundaki sorumluluklarını sorgulamaktadır. Bu bağlamda sosyal medya kullanımının ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin daha fazla araştırılması ve gerektiğinde düzenlemeler yapılması önem kazanmaktadır Uzman isim, Aynı ABD’de olduğu gibi ülkemizde de aynı şekilde devlet tarafından sosyal medya platformları ciddiyetle takip edilmekte, gençlerimizin daha sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebilmeleri için çeşitli önlemler alınmaktadır. Yakın zamanda Discord uygulamasına erişimin engellenmesi ve bu alanda çeşitli düzenlemelerin yapılması örnek olarak gösterilebilir dedi. Sosyal medya, farklı kişilerin hayatlarını yakından takip edebilmemizi ya da kendi özel hayatımızla ilgili detayları paylaşmamızı sağlıyor. Doğru şartlar altında kullanıldığı zaman olumlu yanları olan sosyal medya, birtakım olumsuz duyguların oluşmasına da yol açabilir. Klinik Psikolog Gözde Göktaş, Ruh sağlığı, bireylerin genel iyilik halleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Sosyal medya kullanımı, bu bağlamda hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilir. Olumlu yanları arasında sosyal destek bulma ve topluluk oluşturma gibi imkanlar bulunurken olumsuz yanları arasında izolasyon, kıskanma ve zorbalık gibi durumlar yer alır ifadelerine yer verdi. Sosyal medya, günlük hayatımızın vazgeçilmez parçaları arasında yer alıyor. Eğitim, iş ve sosyal hayatın gidişatında büyük bir rol oynayan teknolojik cihazlar ve sosyal medya kullanımı; bireylerin psikolojileri üzerinde de belirleyici etkiye sahip olabiliyor.Uzman isim, sosyal medya kullanımının sınırlarının aşılması hakkında Aşırı sosyal medya kullanımı, ruhsal sorunları tetikleyebilir veya var olan sorunları derinleştirebilir. Bunun sonucunda bazı bireylerde saldırganlık veya şiddete meyil görülebilir. Ancak ruh sağlığı bozukluğu olan herkesin şiddete yönelmediği unutulmamalıdır. Şiddet, çok sayıda sosyal ve çevresel faktörün etkileşimiyle şekillenir. Dolayısıyla sosyal medya kullanımının etkilerini değerlendirirken bireyin genel ruh sağlığı durumu ve sosyal çevresi de dikkate alınmalıdır dedi. Klinik Psikolog Gözde Göktaş, anne ve babaların ruh sağlığı sorunları yaşayan ve şiddet içerikli davranışlar sergileyen gençlere yaklaşırken bazı önemli adımlar atması gerektiğinin altını çiziyor. Uzman isme göre bu noktada empati göstermek büyük bir önem taşıyor. Gençlerin hissettiklerini anlamaya çalışmak, onları dinlemek ve yargılamamak, güvenli bir iletişim ortamı yaratır. Açık bir iletişim sağlamak da kritik bir rol oynar. Duygularını ifade etmeleri için onlara fırsatlar sunmak ve sorunlarını paylaşmaları için cesaretlendirici bir tutum sergilemek gereklidir. Destek sağlamak da önemli bir adımdır. Gençleri profesyonel yardım aramaları konusunda yönlendirmek, psikolog görüşmeleri de yardımcı olabilir. Bununla birlikte, şiddet içeren davranışların kesinlikle kabul edilemeyeceği mesajını vermek için net sınırlar koymak şarttır. Ancak bu sınırları koyarken şefkatli bir dil kullanmak önemlidir. Uzman isim, Alternatif çözümler geliştirmek de faydalıdır. Öfke yönetimi veya stresle başa çıkma becerileri konusunda destekleyici olmak, gençlerin olumlu yönlendirilmesine katkı sağlar. Ayrıca, kendi duygusal tepkilerinizi ve stresle başa çıkma yöntemlerinizi modelleyerek olumlu bir davranış örneği sunmak da önemlidir ifadelerinde bulundu. Ruh sağlığı bozukluğu, her bireyin şiddete meyilli olmasını açıklamaz. Şiddet davranışları genellikle çok boyutlu nedenlere dayanır ve ruhsal durum sadece bir faktördür. Psikolojik bozukluklar, bireylerin davranışlarını etkileyebilir, ancak bu durum her zaman şiddete yol açmaz.Böyle davranıyor çünkü psikolojisi bozuk demek, durumu basitleştirmek anlamına gelebilir ve ruh sağlığına dair önemli bir stigmaya yol açabilir. Şiddet davranışları, sosyal, çevresel ve kişisel faktörlerin etkileşimiyle şekillenir. Bu nedenle, ruh sağlığı bozukluğu olan herkesin şiddete yönelmediği ve şiddet eğilimli bireylerin her zaman ruh sağlığı sorunu yaşamadığı unutulmamalıdır.Şiddetin kökenini anlamak için kapsamlı bir değerlendirme yapmak ve durumu çok yönlü bir perspektiften ele almak önemlidir.