Güçlü sesi ve şarkılarıyla adından sıkça söz ettiren Melek Mosso, 2021 yılında tanıştığı oyuncu ve manken Serkan Sağdıç ile uzun süredir aşk yaşıyordu. 'Vursalar Ölmem' ve 'Hayatım Kaymış' şarkılarıyla adını duyuran Melek Mosso geçtiğimiz aylarda Serkan Sağdıç ile nikah masasına oturarak mutluluğa ‘evet’ demişti. Şimdi ise Melek Mosso Nişantaşı’nda bulunan bir otelde gerçekleşen etkinlik çıkışı basın mensuplarıyla sohbet etti. Muhabirlerin sorularını yanıtsız bırakmayan Mosso, Yazın yapmak istiyorduk düğünümüzü. Nasıl sıkıştırcağımızı da bilemedik araya da sıkışsın istemedik. Sonbaharda yaptık o yüzden baharda olsun, güzel bir düğün olsun istedik. Aile arasında yaptık ve en yakınlarımız katıldı zaten. Mersin'de yapma sebebimiz de aslında eşimin memleketi olduğu içindi. Evlilik çok güzel gidiyor, kaldığımız yerden aynı şekilde devam ediyoruz aslında. dedi. Her evli çift gibi çocuk soruları karşısında ise Mosso, Önümüzdeki yıl belki olabilir. Kızım olsun isterim. Eşimi de ikna ettim. İnşallah kız çocuğumuz olur. Bana da erkek annesi tipi var diyorlar aslında. diyerek çocuk istediklerini dile getirdiler. Şöhret basamaklarını tırmanırken öğretmenlik yapan şarkıcı bilinmeyenlerini geçtiğimiz hafta katıldığı Empati programında anlatmıştı. Bugünlere gelmek için çok mücadele verdiğini söyleyen Mosso, akrabaları kendisini bulmasın diye soyadını değiştirdiğini söyledi: 16 yaşımdan beri Mosso'yum. Akrabalarım beni sosyal medyada bulmasın diye kendime bir profil aldım. Mosso bir müzik terimi, neşeli ve hızlanan anlamına geliyor. Flüt notalarında çok olur. Oradan aldığım bir mahlasımdı Mosso. Müzikleri yüklerken de ekiple birlikte 10 dakika içinde düşünüp karar verdiğimiz bir isim oldu, üzerinde kafa patlattığımız bir şey değildi.... Melek Mosso, ailesinden ayrıldığı ve ilk çalışmaya başladığı dönem için Bütün zorluklar şu an o kadar güzel geliyor ki. O çabanın her anının keyfini çıkartarak yaşadım, zorluğun da keyfini çıkartmak diye bir şey var... diyerek anlattı. Mosso: Çok kötü bir evde kalıyordum. Kartonun üzerine sünger atmıştım, bir elektrikli soba, orada yatıyordum. Evimin doğru dürüst kapısı, penceresi yoktu. Öğretmen maaşı alıyorum. Hayata yetebilmek için hem özel ders veriyorum, gece mekanlarda sahneye çıkıyorum, 4'te eve gelip, 08:30 dersine yetişiyordum. Annemle babam evi ilk gördüklerinde şok oldular, Annem ağlamaya başladı. Bana garip geldi onların üzüntüsü, ben çok mutluydum. Beni sonra o evden taşıdılar. Kuzenini aile içi şiddet nedeniyle kaybettiğini ifade eden ünlü şarkıcı, duygularını ve erkek şiddeti için düşüncelerini şu ifadelerle anlatmıştı: Adlandıramıyorum, ne diyeceğimi bilemiyorum, kayıplar verdim, travmalarını atlatmam yıllar aldı. Kuzenim öldürüldü, onu da öldüren kocasıydı ve ben o kadını gördüm, unutamıyorum. Aklımdan silemiyorum, kimse silemez. Ben öldürenin psikolojisini asla anlayamıyorum! Empati yapamadığım tek yer burası. Biz o kadınların isimlerini hatırlıyoruz sürekli, o adamların yüzlerini unutmamalıyız. Kadınların isimleri ve nasıl kaybettiğimiz değil, o adamların yüzleri zihnimize kazınmalı. Bütün kadınların yüzlerini hatırlıyoruz değil mi, ama katilleri hatırlamıyoruz! Bir gün kendime dedim ki 'Bu adamların yüzlerini unutmayacağım.' Adamlar dışarda ve ellerini kollarını sallayarak geziyor. Özgecanlar, Hülyalar...