Sinemanın kendisi için çok önemli olduğunu belirten Akpınar, "O dönemin imkansızlıkları yaratıcılığımızı beslerdi. Zorluklar içerisinde güzel şeyler başardık. O dönemki Türk sinemasının içerisinde samimiyet vardı. O nedenle tadı hiç kaybolmadı. Altın Portakal, Türk sinemasına büyük katkı sağladı. Festivalle daha çok filmler çekilmeye başlandı. Şimdiki sinemada uluslararası sermaye var. Biz insanı oynardık, şimdi sanatçılar abartarak, feryat figan oynuyor. Biz rolü öğrenirdik. Karaktersiz karakterleri oynamayı sevmezdik" dedi.
Tiyatronun, vazgeçilmezi olduğunu söyleyen Akpınar, "Biz Kabare Tiyatrosu'nu kurduğumuzda yıl 1967'ydi. Biz orada oynayarak piştik. Yeniden bir yapılanmayla yeni bir Kabare Tiyatrosu kurulacak. Ben hem tiyatroyu hem sinemayı severek yapıyorum. Ben bu hayatımdan çok memnunum, keşke dediğim hiçbir şey yok. Dünyaya bir kez daha gelsem yine ben olmak isterdim. En büyük isteğim Kabare Tiyatrosu Müzesi kurmak istiyorum. Orada hayatını kaybeden Kabare Tiyatrosu sanatçılarının anılarını yaşatmak ve hologram yöntemiyle yüzlerini, seslerini göstermek istiyorum" diye konuştu.