Türk Sanat Müziği deyince akla ilk gelen isimlerdensiniz. Biraz zaman yolculuğuna çıksak, sahneye ilk çıktığınız günü hatırlıyor musunuz?
Bir sonbahar akşamı annem yemek yaptı, ben de sofrayı hazırlıyordum… Biri kapıyı alacaklı gibi çalıyor. Gelen kişi saz üstadı Erkan Tokmak’tı. Kendisi mahalle komşumuzdu. Anneme, “Teyze, bizim solist kaçtı, sahneyi açamıyoruz, senin kız bizi kurtarsın, birkaç gün sahneye çıksın” dedi. Annem de ben de çok şaşırdık. “Benim kız şarkıcı mı, olmaz öyle şey!” dedi. Erkan abi “Ben biliyorum, onun repertuarı da sesi de iyi, bizi kurtarır” dedi.
Çok heyecanlı, peki ya sonra?
Elbisem de yok, yılbaşında giyerim diye aldığım basit bir gece kıyafetim vardı, aldım elime düştüm arkasına Erkan abimin. Giderken ne okusam diye düşündüm, çıktım sahneye, elim ayağım titriyor… ‘Söyle Sevgili Söyle’ şarkısıyla başladım. Üçüncü şarkıdan sonra bir rahatlama geldi. Buradan dizi de çıkar film de. İşte sana Yeşilçam senaryosu. Sahneye çıkış hikayem böyle.
13 yaşında tezgahtar olarak çalışmaya başlamışsınız. O zamanlar bugünleri hayal ediyor muydunuz?
Yedi sekiz yaşlarında her kız çocuğu gibi annemin topuklu ayakkabısını giyerdim, püsküllü ipek masa örtüsünü kostüm yapıp elime de kolonya şişesini alır şarkılar söylerdim, dans ederdim ama bu başarıyı yakalayacağımı hayal bile etmiyordum.