Nas Suresi Anlamı, Meali ve Diyanet Tefsiri (Nas Suresinin Türkçe ve Arapça Okunuşu)

Nas suresi okunuşu sıklıkla araştırılıyor. Medine döneminde inen ve toplam 6 ayetten oluşan Nas suresinde müminlerin yaratıcı olan Allah'ın affına sığnmaları gerektiği ve hasetçilerin de Allah'tan korkmaları gerektiği anlatılır. Nas suresi Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzünün içinde yer alır ve Kur'an-ı Kerim'in son sayfasındadır. Nas suresi okunuşu (Türkçe ve Arapça) Nas suresi tefsiri, meali, fazileti ve anlamı hakkında daha fazla bilgi edinmek için haberimizi okuyabilirsiniz.

Nas suresi, Medine döneminde inmiştir. Nas Suresi 6 ayetten oluşur. Nas suresi Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzünün içinde yer alır ve Kur'an-ı Kerim'in son sayfasındadır. Surede sadece Allah'a sığınmak gerektiği ve bizi yaratan kuvvetin de aynı güçte bir affedici olduğu anlatılmaktadır. Nas suresinde muminlerin yaratıcı olan Allah'ın affına sığınmaları gerektiği ve hasetçilerin de Allah'tan korkmaları gerektiği anlatılmaktadır. Allah'a sığınmanın mutlak doğru olduğu ve aynı zamanda alemdeki tüm her şeyin de Allah tarafından kuşatıldığı anlatılır.

NAS SÜRESİ OKUNUŞU VE MEALİ (TÜRKÇE VE ARAPÇA)
NAS SURESİ TÜRKÇE ARAPÇA OKUNUŞU
Bismillahirrahmânirrahîm.
1. Kul e'ûzü birabbinnâs
2 Melikinnâs
3. İlâhinnâs
4. Min şerrilvesvâsilhannâs
5. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi
6. Minelcinneti ven nâs
NAS SURESİ TÜRKÇE MEALİ, ANLAMI
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
1. De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,
2. İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine),
3. İnsanların İlâhına.
4. O sinsi vesvesenin şerrinden,
5. O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler)fısıldar.
6. Gerek cinlerden,gerek insanlardan(olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınırım!

NAS SURESİ TEFSİRİ, FAZİLETİ VE ANLAMI
NAS SURESİ TEFSİRİ (DİYANET)
Allah Teâlâ insanları yaratıp maddî ve mânevî nimetleriyle hem bedenen hem de ruhen beslediği, yetiştirdiği, eğittiği için kendi zâtını rab ismiyle anmıştır. Râgıb el-İsfahânî, “mâlik ve hâkim” diye çevirdiğimiz 2. âyetteki melik kelimesini özetle şöyle açıklar: Melik, emir ve yasaklarla insan topluluğunu yöneten kişidir. Bu kelime özellikle akıllı varlıkları yöneten için kullanılır; meselâ “insanların meliki” denir, “eşyanın meliki” denmez (Müfredâtü’l-Kur’ân, “mlk” md.). Yönetilen bütün insanlar olunca kanunlarıyla, buyruk ve yasaklarıyla onların yöneticisi, mâlik ve hâkimi de Allah’tan başkası değildir. “Mâbud” diye çevirdiğimiz ilâhtan maksat da sadece kendisi ibadete lâyık olan Allah’tır (ilâh hakkında bilgi için bk. Kur’an Yolu, Bakara 2/163). Allah Teâlâ bütün mahlûkatın rabbi olduğu halde burada üç âyette de, “insanlar”ın tekrarlanarak vurgulanması, onların mahlûkatın en üstünü ve en şereflisi olduğuna işarettir. Ayrıca dünyada insanları yöneten hükümdarlar, krallar ve bunları tanrı sayıp tapan kavimler geçmişte görülmüştür, bugün de farklı boyut ve tezahürlerde görülebilmektedir. Bu sebeple sûrede insanların rablerinin de, hükümdarlarının da, ilâhlarının da sadece Allah olduğuna ve yalnızca O’na sığınmak, O’na tapmak, O’nun hükümranlığını tanımak gerektiğine dikkat çekilmiştir.
"Şeytan” diye çevirdiğimiz vesvâs kelimesi, vesveseden türemiş, aşırılık ifade eden bir sıfat olup “çokça vesvese veren” demektir. Vesvese “şüphe, tereddüt, kuruntu, gizli söz, kişinin içinden geçen düşünce” demektir; terim olarak, “zihinde irade dışı beliren ve kişiyi kötü ya da faydasız bir düşünce ve davranışa sürükleyen kaynağı belirsiz fikir, şüphe ve kuruntu” anlamına gelir. Bir kimseye böyle bir düşünceyi telkin etmeye de “vesvese vermek” denir. Vesvese genel olarak insanı kötü, din ve ahlâk dışı davranışlara yönelten bir iç itilme olarak hissedilir. Bu anlamdaki vesvesenin kaynağı şeytandır. Nitekim birçok âyette şeytanın insana vesvese verdiği ifade edilmiştir (meselâ bk. A‘râf 7/20; Tâhâ 20/120). Kötülük sembolü olan şeytan, gerçek bir varlığa sahip olmakla birlikte onun insan üzerindeki etkisini psikolojik yolla gerçekleştirdiği düşünülmektedir (geniş bilgi için bk. Hayati Hökelekli, “Vesvese”, İFAV Ans., IV, 458). Vesvesenin bir diğer kaynağı ise kişinin nefsidir; Kaf sûresinin 16. âyeti de bunu ifade etmektedir.
Vesvâs kelimesi hem insanlara vesvese veren görünmez şeytanı hem de insanları yoldan çıkarmak ve onlara kötülük yaptırmak için gizlice tuzak kuran insan şeytanlarını, şeytan karakterli insanları ifade eder. “Sinsi” diye tercüme ettiğimiz hannâs kelimesi ise “gizli hareket eden ve geride kalmayı âdet haline getiren” anlamında bir sıfattır.
Sûrede cin ve insan şerrinden Allah’a sığınmayı isteyen buyruk, bizce belirsiz bir kaynaktan veya içimizden gelen arzu, duygu ve düşünceler karşısında uyanık olmayı, bunları akıl, vicdan ve dinî değerler süzgecinden geçirmeyi de içermektedir.
Son âyet-i kerîmeden de anlaşıldığı üzere insanları aldatmaya ve doğru yoldan saptırmaya çalışan iki tür şeytan vardır: Birincisi cin şeytanlarıdır ki bunlar insanların içine vesvese düşürerek onları yanlış yola sürüklemek isterler. Her insanın, kendisini kötülüklere sürüklemeye, kötü işleri onun gözünde güzel göstermeye çalışan bir şeytanı vardır. Nitekim Hz. Peygamber, her insanın kendine ait bir cini (şeytanı) bulunduğunu bildirmiştir (Dârimî, “Rikak”, 25; Müsned, I, 385). Başka bir hadiste de “Şeytan âdemoğlunun kan damarlarında dolaşır” buyurulur (bk. Buhârî, “Ahkâm”, 21). İnsanları doğru yoldan saptıran diğer şeytan ise insan şeytanlarıdır. Bunlar, gerçeklik ve değer ölçülerini kaybetmiş, kendilerini nefsânî haz ve arzuların akıntısına kaptırmış, bu mânada şeytanın esiri olmuş, temiz fıtratını kirletmiş, görünmeyen şeytanlar gibi kötülük ve sapkınlık davetçisi olmuş insanlardır.

NAS SURESİ FAZİLETİ VE FAYDASI... NAS SURESİ NE ZAMAN, NASIL OKUNABİLİR?
Bizi yaratmış olan kudret aynı zamanda bizi dünya üzerinde yapmış olduklarımız ile beraber sürekli olarak gözetlemekte ve her şeyi takip etmektedir. İnsanların bu nedenle kendilerini yalnız hissettikleri zaman ya da vesveselere kapıldıklarında mutlaka Nas ve Felak surelerini okumaları gerektiği söylenmektedir.
Abdestsiz ve ezberden okunabilen Nas suresi kısa olduğu için kolay ezberlenir. Gün içinde kişilerin kendilerini mutsuz ya da huzursuz hissettiklerinde Nas suresini okumaları gerektiği rivayet edilir. Kur'an-ı Kerim'e dokunarak Nas suresi okunacaksa Kur'an-ı Kerim'e abdestsiz dokunmak caiz olmadığı için mutlaka abdest almaları gerekir.
İçinde yaşanan alem ya da dünya aynı zamanda sırlar alemi olarak da tabir edilir. İnsanların bilgileri en başta ruhları olmak üzere birçok alanda sınırlıdır ve bu nedenle her şeye yetmeleri mümkün değildir. Felak ve Nas surelerinin indirilmesi ile beraber insanların korku anlarında okuyabilecekleri sureler indirilmiş olur. Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'in başka ayetlerinde de belirtmiş olduğu gibi insanların Allah'a şah damarları kadar yakın olduğu bilinir. Cinler de gözle görülmeyen varlıklardır fakat var oldukları da buyurulduğu için kabul edilmektedir. Bu tür varlıkların yakında ya da evinde olmasından korkan kişilerin mutlaka bu korku anlarında ve günün diğer zamanlarında da Nas ve Felak suresini okuması gerekir.
Korku ve kaygı anlarında özellikle Allah'ın varlığını hissetmek isteyen kişilere Nas suresini okumanın gerekliği rivayet edilmiştir. Geceleri karanlıkta yürürken, çöplerin yanından geçerken, ıssız alanlarda ya da banyolarda da Felak ve Nas suresinin okunması mümkündür. Nas ve Felak sureleri insanları görünen ya da görünmeyen tüm tehlikeler ile varlıklardan korur. Nas suresi genelde Fatiha suresi iel beraber okunur. Nas suresinde mümin kulların dünyadaki günahlardan ve kötülüklerden Allah'a sığınmanın gerekliliği anlatılmıştır. Düğümlere üfleyenler derken de büyü ve aynı zamanda sihir ile uğraşan kişiler anlatılmış ve tabir edilmiştir. Hem büyü hem de sihir İslam dini tarafından yasaklı ve lanetli durumdadır. Bu nedenle hayırlı bir iş için bile olsa büyü ya da sihir yapan kimseler en büyük günahlardan biri işlemiş olarak kabul edilir. Çünkü bunlar Allah tarafından kadere direkt olarak müdahale etmek anlamına gelir.