Ögeday: Çok akıllı, bilgili, Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın oğlu.
Ökkeş: Erkek örümcek, bir dağ adı.
Ökmen: Akıllı, zeki.
Ökmener: Akıllı, yiğit.
Öksel: Akılla ilgili, zeka ile ilgili, ussal, akılsal.
Öktem: Yürekli, yiğit, güçlü, görkemli; ünlü.
Ökten: Güçlü, yiğit.
Ömer: Dirlik, canlılık yaşam gücü.
Ömürcan: Yaşam boyu süren dostluk.
Önal: Önce davran, başa geç.
Öncü: Önder, yol gösteren, önde giden, bir işte yol açan.
Öncüer: Önde giden yiğit, öncülük eden yiğit.
Önder: Yol gösterici, kılavuz; büyük bir işte, toplumsal bir olguda önde giden, kendine başkalarını uyduran ve onları yöneten kimse, şef, lider
Öndersarp: Ulaşılması zor lider.
Özay: Özü Ay gibi.
Özcan: Bir kimsenin kendi öz canı olan.
Özçevik: Hemen durum alabilen kimse, çevik kimse.
Özdeğer: Değerli kimse, özü değerli.
Özdem: İçsel varlığım olan özü demir olan, demir özlü.
Özer: Özü yiğit, özce erkek, yiğit.
Özerk: Kendi kendini yöneten.
Özgür: Başkasının kölesi olmayan, eyleminde kimseye hesap vermeyen, hür.
Özkan: Soylu kan.
Öztan: Gerçek şafak.
Öztürk: Gerçek Türk; özü Türk, öz Türk.