'Özgür ifade' vaadiyle ortaya çıkmıştı... Sosyal medya artık parayı verenin sesini duyuruyor

Sosyal medya platformları, algoritmaları aracılığıyla kimin neyi konuşacağını ve hangi içeriğin öne çıkacağını belirleyen dijital bir derebeyliğe dönüştü. Milyonlarca takipçisi olan hesaplar bile reklam bütçesi ayırmazsa çok sınırlı bir kesime ulaşabiliyor. Yani bu mecralarda parayı veren düdüğü çalıyor...

Sosyal medya, ilk başlarda özgür ifade ve içerik vaadiyle ortaya çıksa da, günümüzde bu idealden uzaklaşarak tamamen ticari bir yapıya dönüştü. Öyle ki artık reklam almadığı kişilerin sesini geniş kitlelere ulaştırmıyorlar. Yani özgürlük, görünüşte herkes içinmiş gibi sunulsa da, gerçekte paranın gücüyle sınırlanıyor. Özetle, özünde reklam ekonomisi üzerine kurulu bir iş modeli benimsiyor. Algoritmalar, bu reklamverenlerin içeriklerini önceliklendirerek, organik paylaşımların görünürlüğünü önemli ölçüde kısıtlıyor.

TAKİPÇİ SAYISI ÖNEMLİ DEĞİL
Konuyla ilgili konuşan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medya platformlarının bireylerin düşüncelerini özgürce paylaştığı mecralar olmaktan çoktan çıktığına dikkat çekerek, “Kimin ne konuşacağına, hangi gündemin öne çıkacağına ve hangi görüşlerin daha fazla kişiye ulaşacağına platformların algoritmaları karar veriyor. Milyonlarca takipçiye sahip bir hesap bile paylaşım yaptığında, içeriği yalnızca sınırlı bir kitleye ulaştırılıyor” dedi.

REKLAM EKONOMİSİ ETKİLİ
Kırık, bunun temel nedenini de şöyle açıkladı:
“Asıl sebep, sosyal medyanın bir reklam ekonomisi üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Reklam bütçesi ayıran bireyler ve kurumlar, içeriklerini daha geniş kitlelere ulaştırabiliyor. Bu durum, sosyal medyada görünürlüğün artık paraya bağlı olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. “Parayı veren düdüğü çalar” anlayışı, sosyal medyanın adeta dijital bir derebeylik sistemine dönüştüğünü gözler önüne seriyor.”

KUTUPLAŞMALAR HIZLA ÇOĞALIYOR
Kırık, sosyal medyanın yönlendirdiği bu dijital dünyanın en büyük tehlikelerinden birinin de, bireylerin farkında olmadan tek tipleşmeye itilmesi olduğunu söyledi. Kırık, şöyle konuştu: “Farklı düşüncelerin görünürlüğü azaldıkça, toplumlar belirli bir bakış açısına yönlendiriliyor ve çeşitlilik kayboluyor. Özellikle siyasi, kültürel veya sosyal konularda algoritmaların müdahalesi, toplumsal kutuplaşmaları artırırken, yerel seslerin bastırılmasına sebep oluyor. Örneğin, bir ülkenin milli bayramları veya önemli kültürel etkinlikleri sosyal medyada yeterince yankı bulamazken, platformların önceliklendirdiği küresel akımların gölgesinde kalabiliyor.”

YERLİ PLATFORMLAR GÜÇLENDİRİLMELİ
Bu dijital hegemonyaya karşı mücadele edebilmenin yolunun, yerli ve milli sosyal medya platformlarının güçlendirilmesi olduğunu ifade eden Kırık, şu bilgileri verdi: “Farkındalık kampanyalarıyla toplumun bilinçlendirilmesi ve geleneksel medya araçlarının dijital dünyada daha aktif hale getirilmesi gerek. Aynı zamanda bireylerin sosyal medyayı daha bilinçli kullanmaları, yerel içerikleri desteklemeleri ve algoritmaların dayattığı içeriklere karşı eleştirel bir bakış açısı geliştirmeleri de büyük önem taşımaktadır.

MİLLİ DEĞERLER GERİ PLANDA
Ali Murat Kırık, bu dijital derebeylik sisteminde platform sahiplerinin, kitlelerin neyi konuşacağını ve hangi içeriklerin öne çıkacağını belirleyerek küresel bir kültürel şekillendirme gücüne sahip hale geldiğine dikkat çekti. Kırık, şöyle devam etti: “Algoritmalar, popüler kültür ve tüketim alışkanlıklarını teşvik ederek yerel ve milli değerleri arka plana itmektedir. Örneğin, geleneksel Türk kültürüne ait içerikler organik olarak yayılmakta zorlanırken, küresel markaların ve yabancı op kültür öğelerinin içeriği geniş kitlelere hızla ulaşmaktadır. Bu da genç nesillerin kendi kültürel değerlerinden uzaklaşıp, küresel eğilimlere yönelmelerine neden olmaktadır.”

DİJİTAL OKURYAZAR NESIL GELİŞMELİ
Algoritmik oyuna ve dijital derebeylik rejimine karşı dijital okuryazarlığın da şart olduğunu vurgulayan Kırık, “Dijital okuryazarlık, bireylerin dijital dünyada bilinçli, eleştirel ve güvenli bir şekilde hareket edebilme yeteneğidir. Dijital okuryazar bireyler, karşılaştıkları içeriklerin arkasındaki algoritmaları anlayabilir. Örneğin, bir içerik organik bir şekilde mi yayılıyor, yoksa belirli gruplar veya reklam politikaları aracılığıyla mı öne çıkarılıyor, bunu ayırt edebilmek sosyal medya üzerinde kontrolü yeniden ele almak için gereklidir” diye konuştu.