Perihan Savaş: Eski komşulukları özlüyorum, şimdi kimse kimseyi tanımıyor

Perihan Savaş, oğlu Savaş Zafer ve gelini Melis Ketenci, bayram vesilesiyle bir araya gelerek aile bağlarını ve bayram anılarını anlattı. Üç kuşağı birleştiren sıcak sohbetle eski bayramlardan günümüze uzanan keyifli bir yolculuk yaptı. "Sadece bayramda değil, her fırsatta bir aradayız," diyen aile, sevgi, saygı ve hoşgörünün önemini vurguladı.

Usta oyuncu Perihan Savaş, oğlu Savaş Zafer ve gelini Melis Ketenci’yle bayram vesilesiyle Hürriyet'ten Cansu Topçu bir araya geldi. Savaş Zafer, röportaj için İstanbul’daki evinin kapılarını açtı. Sadece bayramda değil her fırsatta bir araya geldiklerini belirten aile, hem bayramları nasıl geçirdiklerini hem de aile yaşamlarını anlattı.
Öncelikle iyi bayramlar dilerim. Bayramlarınız nasıl geçer?
Perihan Savaş: Bayramlarda ya hep birlikte şehir dışına gidiyoruz ya da İstanbul’da birlikte yemek yiyoruz. Bazen de çocuklar bir yere gidiyor, ben bir yere gidiyorum, telefonlaşıyoruz. Bir gelinim, bir de damadım var. Onlar da artık kızım ve oğlum oldu. O nedenle hep “İki oğlum, iki kızım var” derim. Torunlar da var. Mümkün olduğu kadar hep bir aradayız. Biz bayram olmasa da birlikteyiz zaten.
Ama artık pek çok insanın bayram heyecanı kalmadı. Çünkü bir anne çocuğuna ayakkabı alamıyorsa ve bu zor şartlar altında geçinmeye çalışıyorsa onlar için bayram olmuyor.
Ben çocukluğumda hatırlıyorum; bayramın gelmesini beklerdim. Fatih’te çok meşhur bir ayakkabıcı vardı. Mutlaka her bayram oraya gidilir, ya kırmızı ya siyah rugan ayakkabı alınırdı bana.
Melis Ketenci: Ben her zaman bayramdan önce bayramlığımı alırım. Savaş’a da benimle uyumlu bir kombin yaparım. Sabahın erken saatlerinde başlarız ziyaretlere. Perihan Anne çok güzel domatesli, sarımsaklı pilav yapar mesela. Bayramlar hep beraber güzel oluyor.
Savaş Zafer: Eskiden dedemlere giderdik. Onlar vefat etti. Şu anda ailede herhalde en büyük sensin anne.
Perihan Savaş: Yok Melis’in anneannesi var.
Savaş Zafer: Doğru... Yani İstanbul’da her zaman herkes artık müsait olmuyor. O yüzden fırsat buldukça toplanıyoruz.
Fotoğraflar: Murat ŞAKA
Unutamadığınız bir bayram anınız var mı?
Perihan Savaş: Benim dedem çarşıdan bir mavi, bir de pembe kenarlı mendiller alırdı. İki katlı ahşap bir evi vardı. Kapısının önünde otururdu. Mendillerin içine şeker ve beş kuruş koyardı. Erkeklere mavi, kızlara da pembe mendil dağıtırdı. Ben param bittikçe gider dedemin elini öperdim. Beş-altı seferden sonra artık bana mendil vermezdi, direkt para verirdi. O anları hiç unutamıyorum. Dedem keşke yaşasaydı da ondan gidip harçlık alsaydım.
Savaş Zafer: Ben öyle çarpıcı bir anı söyleyemiyorum ama bizim ailede her bayram güzel oluyordu.

İNSANLARIN BİRBİRİNE OLAN SAYGILARINI ÖZLÜYORUM
Üçünüz bir araya geldiğinizde en çok nelerden sohbet edersiniz?
Melis Ketenci: Perihan Anne’nin anılarından... O kadar güzel anlatıyor ki, eski Türkiye, eski filmler, eski sanatçılar... Hikâye dinler gibi dinliyoruz.
Perihan Savaş: Sadece ailem değil, beraber çalıştığım diğer genç arkadaşlar da “Yeşilçam gecesi yapalım, ne olur bize anlat” diyorlar. Arada bir sette de onlara anlatıyorum.
Perihan Hanım, eskiye dair en çok neyi özlüyorsunuz?
Perihan Savaş: Eski komşulukları, insanların birbirine olan saygılarını, sevgilerini özlüyorum. Artık ne yazık ki karşı komşumuzu tanımıyoruz. Eskiden üç sokak arkadaki mahalledeki komşuyu bile bilirdik. Akşam olduğu zaman “Hadi bakalım herkes mahallesine” derlerdi. Şimdi kimse kimseyi tanımıyor.
Savaş Zafer: Tahammül yok. Kalabalıklaştı her yer. Herkesin çok fazla telaşı var. Geçim sıkıntısı var. Bence o yüzden.
Perihan Savaş: Evet ama yine de bunu kaybetmememiz lazım. Biz böyle bir toplum değiliz. Biz sevecen, hoşgörülü, saygılı, yardımsever bir toplumuz. Sokakta birisine bir şey olduğu zaman bin kişi birden koşarız. Böyle insanlar da yine var ama artık o kadar azaldı ki...
ÇOCUKLARIMLA ARKADAŞ GİBİYİM
Çocuklarınıızla ilişkiniz nasıl?
Perihan Savaş: Ben onlarla arkadaş gibiyimdir. Bazen anneliğim tutar. Yanlış bir şey olduğu zaman orada birazcık dişimi gösteririm ama onun dışında mesela çocuklarıma hep şunu söylemişimdir: Başınıza ne gelirse gelsin, lütfen gelin bana anlatın. Başkasına anlatmayın. Yani arkadaşınıza tabii ki anlatabilirsiniz ama arkadaşınız sizi doğru yönlendiremez. Anneyim ben çünkü, ben en doğru şekilde sizi yönlendiririm. Yanlış bir şey olduğu zaman da hep suratlarına söylerim zaten. Hem arkadaş hem anne hem de baba oldum tabii.
Savaş Zafer: Ben küçüklüğümden beri hep annemleydim. Aile büyüklerimizi zaman içinde kaybettik. Bir tek annem kaldı. Dolayısıyla da her şeyi anlattığım tek kişiydi her zaman.
Melis Hanım, Perihan Hanım’la tanıştığınız günü anlatır mısınız?
Melis Ketenci: Savaş’ın yeğeni Ali’nin doğum gününde tanıştık. Çok heyecanlıydı benim için. Şu anda bile düşününce heyecanlanıyorum. Ama Perihan Anne inanılmaz samimi, insanı rahatlatan biri. İlk gördüğümde çok tedirgindim. Kendisi halden de anladığı için ona göre davranıyor, insanın içini yumuşacık yapıyor. Sonrasında her şey çok güzel ilerledi.
Perihan Savaş: Ben ilişkilerini biliyordum. İlk gördüğümde de bir baktım çok güzel bir kız, çok kibar, çok heyecanlı. Bayağı uzun bir arkadaşlıkları oldu. 6 sene sürdü. Oğluma “Artık evlen” dedim. Sonuçta o da bir anne babanın evladı. Hiçbir zaman onun da üzülmesini veya kırılmasını istemem. Aralarında ne geçer onu bilemem. Ama oğlum haksızsa oğluma söylenirim. O haksızsa ona da söylenirim. Karışmam da çok fazla. Kızım da Melis’i çok seviyor. Görümce gibi değil, kardeş gibi görüyor.

DIŞARIDA “PERİHAN SAVAŞ’IN OĞLUYUM” DEMEM
Perihan Hanım 120’den fazla yapımda rol aldınız. Peki şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Perihan Savaş: Ben çalışmayı çok seven bir insanım. Hatta oturduğum zaman çok sıkılırım. Şu sıralar eskiye nazaran sakin bir dönemimdeyim. Çünkü eskiden 1 ayda üç film çekiyorduk. Bir ara tiyatroya döndüm. Şu anda sakin geçiyor.
Savaş Bey, siz tanınmış bir çiftin çocuğu olarak doğdunuz. Hiç bunun dezavantajını yaşadınız mı?
Savaş Zafer: Avantajlarından ziyade galiba ben daha çok dezavantajlarını yaşadım. Çünkü topluma mâl olmuş isimlerin çocuğu olmak çok kolay değil. Daha göz önünde oluyoruz. Öyle olduğu için de yaptığımız hareketler sadece bizi değil, anne ve babamızı da temsil ediyor. Bu anlamda ben hep çok dikkat etmeye çalıştım. Kendimi çok kısıtladım.
Perihan Savaş: Bir de “Ben Perihan Savaş’ın oğluyum” demez hiçbir yerde. Sorarlar “Annen kim?” diye, “Ev kadını” der, geçiştirir. Yemin töreninde de komutanlar beni görünce şoka girdi.
Askerlikte nasıl anladılar Perihan Savaş’ın oğlu olduğunuzu?
Melis Ketenci: Ben oraya ziyarete gittiğimde bir paylaşım yaptım, Savaş’ı etiketledim. Oradan komutanlara kadar bilgisi gitmiş, “Perihan Savaş’ın oğlu bu bölükte” diye.
Savaş Zafer: Beni çağırdılar, “Neden söylemedin?” dediler. Ne diyecektim ki!
Perihan Savaş: Sonra bana da teşekkür ettiler. “Öyle güzel bir çocuk yetiştirmişsiniz ki” diye.
OYUNCU OLMAK İSTİYORDUM
Magazin programlarında da hiç rastlamıyoruz size.
Savaş Zafer: Evet, beni tanımazlar.
Bu bilinçli tercihiniz mi?
Savaş Zafer: Bilinçli tercihim. Ben bunun bir ayrıcalık gibi görünmesini sevmiyorum. Bir de benim de sonuçta şahsi bir ismim var. Yolda geçerken “Perihan Savaş’ın oğlu” diye çekilmek çok hoşuma gitmiyor.
Perihan Savaş: Benim kızım da öyle. O da hep kendini soyutlar. Annesinin, babasının kim olduğunu hiç söylemez.
Savaş Zafer: Ablam kamerayı hiç sevmiyor. Benim öyle bir şeyim yok. Ben aksine oyuncu olmayı istiyordum. Annem “Elinde bir mesleğin olsun. Oyunculuk yapmak istiyorsan her zaman yaparsın. Oyunculuk için bir okul bitirmene gerek yok” dedi. Çünkü ben konservatuvar okumayı düşünüyordum.
Perihan Savaş: “Yeteneğin varsa yaparsın” dedim. Yeteneğin yoksa 10 tane konservatuvar da bitirsen hiçbir şey olmaz.
Savaş Zafer: Bir dizide rol aldım. Hatta oynadığım dizide üçüncü, dördüncü bölüme kadar yine Perihan Savaş’ın oğlu olduğumu bilmiyorlardı. O dizi deneyiminden sonra oyunculuk okuluna gittim. Sertifika falan aldım Darülbedayi’den. Annem “yeteneğin varsa olursun” dediği için o bende böyle bir mekanizma oluşturmuş. Biraz da o anlamda negatif şeyler hissedince kendimde alakalı, çok oraya yönelmedim.
İçinizde ukde kaldı mı?
Savaş Zafer: Ukde yok. Olursa çok butik bir şey, yaparım. Oyuncu olmayı planlamıyorum artık bu saatten sonra.
Perihan Savaş: Aslında yeteneği var. Ama bir anda çekti kendini. Üstüne gitmedim.
KIZIMIZ VE TORUNLARIMIZ İÇİN İBRAHİM BEY’LE BİR ARAYA GELİYORUZ
Geçenlerde İbrahim Tatlıses ve kızınız Melek Zübeyde Hanım’la bir araya gelmiştiniz. Tatlıses’le fotoğrafınız birçok kişiyi şaşırttı...
Perihan Savaş: İnsanlar niye şaşırıyor, onu bilmiyorum. Evet, biz İbrahim Bey’le zamanında hoş şeyler yaşamadık. Üzerinden 40 sene geçti. Şu anda torunlarımız var. Torunlarımız zaman zaman tabii ki bizi bir arada görmek istiyor. Ayrıca bir kızımız var. Kahvaltıda veya iftar yemeğinde bir araya geliyoruz. Çünkü çocuklar ve torunlar bunu istiyor. Burada düşman olmanın, “Aman kesinlikle görüşmem” demenin bir anlamı yok. Evet, yanlış yaptı mı yaptı. Zaten o da bunun dersini almış, yaptıklarının farkında olan bir insan. Onun için şaşırılmasına bir anlam veremiyorum.

YILMAZ ZAFER’İN HAYATI FİLM OLACAK
Bir gün belki birlikte bir projede yer alırsınız...
Perihan Savaş: Öyle bir şey olur mu bilmiyorum ama benim düşündüğüm bir şey var. Babasının (Yılmaz Zafer) hayatını film yapmak istiyorum. Belki orada onun gençliğini oynayabilir. Çünkü babasına benziyor.
Film projesiyle ilgili var mı attığınız adımlar?
Perihan Savaş: Aslında o proje benim kafamda. Ama doğru zamanı bulmam, bir senaristle beraber çalışmam gerekiyor. Ama ne zaman gerçekleştiririm bilmiyorum. Yılmaz’ın yetişkinlik dönemini Engin Akyürek oynasın çok isterim. Çünkü benziyor.
Sizi kim canlandırsın istersiniz peki?
Perihan Savaş: O aklımda yok. Bakacağım beni kim canlandırır diye.
Tüm kadroyu siz mi oluşturmayı düşünüyorsunuz?
Perihan Savaş: Evet. İçime sinen bir şekilde olsun. Onun sinemaya başlangıç dönemi, tiyatroya başlangıcı, okuldaki dönemlerimiz... Ortaokulda birlikte okuduk. O dönemlerimiz ve hastalığını da kapsayan bir film olacak. Biz o yıllarda çok zorluklar yaşadık. Sanatçı olmanın zorluklarını... Bu dönemleri de aktarmak istiyorum. Sanatçılar neler yaşıyor, o perdenin arkasında neler var, bunları bence insanların bilmesi gerekiyor.
Eskiden çok daha zormuş değil mi?
Perihan Savaş: Çok daha zordu. Şu anda daha konforlu. Genç oyuncular iyi bütçeler alıyorlar. Çok iyi şartlarda çalışıyorlar. Karavanlar, kuaförler... Biz kendi saçımızı, makyajımızı kendimiz yapardık. Evden kostümleri kendimiz taşırdık. Ama işimizi çok seviyorduk. Sadece para kazanmak adına yapmadık bu işi.
Geçmişe dönüp baktığınızda sizi en zorlayan ne oldu? “Şimdi olsa yapmazdım” dediğiniz ne var mesela?
Perihan Savaş: Öyle şunu yapmam, bunu yapmam diye bir yaklaşımım olmadı. Bir dönem sinemada seks furyası başladı, biz kenarda kaldık. Çünkü o filmler bize göre değildi. Annem de her çekimde izbandut gibi başımda dururdu. Ama ben her zaman rolüm ne gerektiriyorsa onu yaptım.
KENDİMİ PERİHAN ANNE’YE BENZETİYORUM
Melis Hanım siz ünlü bir aileye gelin geldiniz. Bu durum üzerinizde bir sorumluluk oluşturdu mu?
Melis Ketenci: Zorluğunu yaşamadım ama Perihan Anne çok ağırbaşlı, inanılmaz güzel bir duruşu olan bir kadın. Ona layık olabilecek miyim diye düşündüm.
Perihan Savaş: Bu arada ikimiz de İkizler burcuyuz.
Benziyor mu huylarınız?
Perihan Savaş: Benziyor.
Melis Ketenci: Ben kendimi Perihan Anne’ye çok benzetiyorum.
Savaş Bey gastronomi eğitimi aldınız, Safderun adında bir restoranınız da var. Evde yemek yapıyor musunuz?
Savaş Zafer: Ben evde yemek yapmayı sevmiyorum. Çünkü endüstriyel mutfaklarda alışmış olduğunuz düzenle evde kurulan düzen aynı olmuyor.
Bir bayram masası hazırlasanız olmazsa olmazınız ne olurdu?
Savaş Zafer: Risotto yapmayı çok seviyorum. Onun üstünde belki daha protein ağırlıklı bir şey servis ederim. Yanında zeytinyağlılarla birlikte destekleyebileceğim bir şey. Finalde de ufak bir tatlı.
En sevdiğiniz anne yemeği ne?
Savaş Zafer: Nohutlu işkembe. Yaprak dolmasını da güzel yapar annem.
HERKESE MUTLU BAYRAMLAR
Bayram mesajlarınızı da alalım...
Perihan Savaş: Sadece ramazanda ve bayramda değil her zaman birbirlerine karşı saygı ve sevgi içinde, hoşgörülü olmalarını isterim.
Savaş Zafer: Bayramların bizi bütünleştirmesini temenni ediyorum. Çünkü kendi şahsi yaşamlarımızda çok bireyselleştik. Duygularımızı yansıtırken bencilleştik. Bu bayram, daha sağduyulu olmaya vesile olur inşallah.
Melis Ketenci: Herkese mutlu bayramlar dilerim.