Konyaspor, Süper Lig'in 35. hafta maçında şampiyonluk yarışı veren Fenerbahçe'yi konuk etti. Konya Büyükşehir Stadyumu’nda oynanan mücadelede hakem Bahattin Şimşek’in düdük çaldı. Konya’da oynanan mücadelede gol sesi çıkmayınca 90 dakika 0-0 sona erdi ve Fenerbahçe şampiyonluk şansını mucizelere bıraktı. 90. dakikada Ndao, Konyaspor adına golü buldu ancak pozisyon öncesi ofsayt olduğu gerekçesiyle gol iptal edildi. Bu sonuçla birlikte Fenerbahçe, 90 puana yükseldi ve bitime 3 hafta kala lider Galatasaray'ın 6 puan gerisinde kaldı. Süper Lig'de Fenerbahçe kalan 3 maçında sahasında Kayserispor, deplasmanda Galatasaray ve son olarak sahasında İstanbulspor ile karşılaşacak. Fanatik yazarları da Fenerbahçe'nin Konyaspor ile 0-0 berabere kalıp şampiyonluğu mucizelere bıraktığı karşılaşmayı köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o yazılar... İsmail Kartal, defansta Djiku ve Becau ikilisini bozmamış, yerli hakkını Mert Hakan’dan (İsmail Yüksek çok aranır) yana kullanmıştı. Tehlikeli bölgedeki Konyaspor’un güçlü rakibi karşısında neler yapabileceğini de merak etmiyor değildik. Maç başladı, dakikalar geçti, sahadaki oyuna futbol demek için bin şahit gerekirdi. Kazanmak zorundaki Fenerbahçe’nin ilk 45 dakika içinde sadece Tadic ile net pozisyon yakaladığını gördük. O da kale önünden topu dışarı atmayı başarıyordu (!) Ya Konyaspor’a ne demeliydi. Sahadaki görüntüsü ile “Ben küme düşmenin en büyük adaylarındanım” der gibiydi. Üç pas yapamıyor, atağa kalkamıyor, sadece gol yememeye çalışıyordu. Fenerbahçe’de Dzeko ile Mert Hakan’ın oyun devam ederken saha içindeki taktiksel (!) muhabbetlerine gülmemek elde değildi. İkinci yarıda İsmail Kartal’ın hamleleri vardı. Mert Hakan’ı çıkartmak için Çağlar’ı Batshuayi’yi oyuna almak için Becao’yu dışarı aldı. İkinci yarının başında hesapta olmayan sakatlıklar yüzünden Osayi ve İrfan Can çıktılar, yerlerine Mert Müldür ve Cengiz Ünder (yüzde yüz fırsatları harcadı) girdiler. Bu yarıda da “hababam futbolu” devam etti. Fenerbahçe, Dzeko ile fırsatları harcadı. Son 10 dakikada Serdar Dursun da oyuna girdi Tadiç (ortaları kim yapacak) çıktı. Doldur boşalt sonuç getirmeyince maç başladığı gibi bitti. Beraberlik ile Fenerbahçe zirve yarışından vazgeçti. Fenerbahçe taraftarına yazık. Bu takım ve İsmail Kartal onları hiç hak etmiyor... “Futbol, şahsi beceri gerektirir ama aslında toplu oynanan, yani insanların takım halinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediği kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin”! Böyle başlıyordu Serdar Akar filmi “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”. Lakin bu diskur eksik kalıyor, tamamlanması gerek. Epeydir sadece “takım olmak” yetmiyor bir de “tempolu” olmak gerekiyor. İlk yarı boyunca topu elinde tutup Konya’nın 128 pasına karşılık 322 pas yapan Fenerbahçe, takım olarak birlikte görünse de tempoyu yükseltemeyince rakibini savunmada hareket ettiremedi. Geriye Ferdi Kadıoğlu’nun bindirmeleri kaldı. Onlarda da Ferdi penaltı noktası ya da ceza yayına çıkaracağına ya Edin Dzeko’ya gönderdi ya kendi denedi! Kısaca ilk yarı ciddi bir şey olmadı desek yeridir. İsmail Kartal ikinci devreye iki değişiklikle yapıyı değiştirmeye gayret etti ancak bu kez de üst üste gelen Osayi Samuel ile İrfan Can Kahveci sakatlığına takıldı... Yani başlangıç planını bu kez zorunlu olarak revize etmek zorunda kaldı. Yine de Dzeko’ya top indirme inadını sürdürdülerse de Dzeko kaleci Jakup Slovik’e takılıp durdu. Devamında Tadiç ile Serdar Dursun yer değiştirince oynanacak oyun da belli oldu; kenarlardan üç uzuna top gönder! O andan sonra plan değil tamamen tesadüf devreye girecekti Fenerbahçe için, girmedi. Dolayısıyla matematiksel olarak Fenerbahçe’nin iddiası sürüyorsa da epeydir oynayamadığı ortada bir takım olarak bunca transfere rağmen çok ciddi sorun ve tartışmaların onları beklediğini tahmin etmek zor olması gerek... İlk başlığın da İsmail Kartal tercihi olacağı muhakkak... Süper Kupa’ya “vatanı- milleti-futbolu” düşünüp protesto için U19 ile çıkan Fenerbahçe, artık biraz da kendini düşünsün ve Galatasaray derbisinde aynı işlemi tekrarlayıp, hem sezonu ezeli rakibi karşısında ezilip fark yiyerek bitirmesin, hem de protestosunu derinleştirsin. Namı yürüsün! Çünkü rakibinin ivmelenip farkı açtığı sezonun son dönemecinde “Fenerkülçe” olmuş Fenerbahçe takımı!Konyaspor’un golü ofsayt olmasa durum daha da trajik hale gelecekti ama bu kadarı bile yetti milyonlarca Fenerbahçeliye… Zirveye ve Süper Lig’e tutunmak gibi zıt yönlerde olsa da sezon itibarıyla her iki takım öylesine ağır “varoluş problemleri” içindeydi ki, özellikle ilk yarıda sahada futbolun “yok olup” yerini gerginliğe bırakması doğaldı. Başta Konyaspor, Ali Çamdalı’nın oyuncu tercihleriyle iyice sertleşmiş, maçı hemen koparmak için ilk çeyrekte Fenerbahçe yarı sahasına yerleşmişti. İlk yarının kalan süresinde Fenerbahçe topa sahip olup maça ağırlığını koydu. Fakat Konyaspor merkezindeki boşluğu değerlendirmek yerine kanatlardan gitmek istediği ve rakip topu kaybedince hızla topun arkasına geçtiği için Tadic’in, Mert Hakan’ın ve Dzeko’nun denemelerine rağmen gol atamadı. İkinci devre başlarken rakip kaledeki fırsatları değerlendirmeye mecbur olduğunu anlayan İsmail Kartal, Batshuayi-Mert Hakan değişikliği yaptı. Yabancı sayısı yüzünden Becao ile Çağlar’ı da değiştirmek zorunda kaldı. Oysa altı dakika sonra Osayi sakatlanıp yerini Mert Müldür’e bırakacaktı. Dakika geçmeden bu kez öndeki büyük umut İrfan Can sakatlandı, yerini maç başına bir depar atabilen Cengiz’e bıraktı. Şansı da yok Fenerbahçe’nin yani! Değişikliklerden sonra Cengiz ve Szymanski dışında daha efektif bir Fenerbahçe vardı sahada. Ancak moral yoktu. Belli ki, ezeli rakibe rekorları, averajı, malı-mülkü kaptırdığından beri yerlerdeydi o. Fenerbahçe golsüzlüğünün teknik açıklaması, Konyaspor kalecisi Slovik’in sağlam refleksleri ve kanat ortalarının Batshuayi yerine son dokunuşta yaşadığı sıkıntı süren Dzeko’ya denk gelmesi şeklindeydi. İşin psikolojik boyutunu ise İsmail Kartal’a, Ali Koç’a sormak lazım. On dakika kala “patron çıldırdı” ve son değişiklik hakkını kullanarak Tadic’i çıkarıp Serdar Dursun’u aldı; üç santrafor yaptı takımı İsmail Kartal. Hem de formunun dibine inmiş Szymanski orada öyle dururken. Orkestraya 24 kemancı koyarak “çok sesli müzik” yaptığını sanan arabeskçi fantezisi gibi! Şimdi Galatasaray bir yenilecek, bir de Fenerbahçe’ye yenilecek! Kartal’ın matematiği böyle. En iyisi Başkan Ali Koç’un yarım bıraktığı protestoya devam edip derbide takımı sahadan çekmesi galiba. Hiç olmazsa sezon işe yarasın! Fenerbahçe stresi yönetememesinin faturasını ödemeye devam ediyor. Konyaspor deplasmanında sezon boyunca oluşturduğu oyun standardının çok altında kalan Fenerbahçe puan kaybederek şampiyonluk yarışında ağır bir yara daha aldı. Bitime 3 hafta kala lider Galatasaray’ın 6 puan gerisine düşen İsmail Kartal ve ekibi için matematiksel olarak şans olsa da o şansın yüzdesi inanılmaz seviyelere düştü. İsmail Kartal’ın başlangıç planında Mert Hakan’ı kullanması beklediği sonucu vermedi. Devrenin bitimiyle birlikte Mert Hakan ile Becao’yu çıkarıp Batshuayi-Çağlar’ı alarak 4-4-2’ye geçmesine rağmen İsmail hocanın planı bir türlü tutmadı. Maçın son 10 dakikasında Tadiç’i çıkarıp Serdar Dursun’u oyuna alan İsmail Kartal sahada 3 santrforla kalarak yüksek toplardan medet umdu. Oysa bu riskli tercih antrenörlerin en büyük belası. Bazen çok santrfor hiç santrfor anlamına gelir. Serdar Dursun girmeden önce Dzeko ve Batshuayi ile net kafa vuruşları bulan Fenerbahçe 3 santrfordan sonra topu hiç o pozisyona getiremedi. Buna karşılık son 10 dakikada önde tamamlanamayan ataklar Konyaspor kontrası olarak geri döndü. Nitekim Konyaspor bu pozisyonlardan her ne kadar ofsaytta olsa bir gol buldu. Fenerbahçe bu değişim yüzünden maç boyunca vermediği pozisyonları son 10 dakikada verdi. Fenerbahçeli her bir futbolcunun ayağında kilolarca ağırlık var gibi. Sezonun önemli bir bölümünde yarışı önde götürmüş olmalarına rağmen son 2 aydır yoğun bir stres altında kalan Dzeko ve arkadaşları için kalan 3 hafta kolay geçmeyecek. Konyaspor çok risksiz bir dizilişle, yarı sahada bekleyerek ve topu almak konusunda ısrarcı olmadan başladı. Haliyle, Fenerbahçe sahanın üçte ikisine hükmederek ve kolay paslaşarak kontrolü aldı. Bu rahatlığa rağmen çok fırsat bulabildikleri söylenemez. Konyaspor, kendi ceza alanı ve çevresinde kalabalık kaldı. Hikayenin değiştiği kısım ikinci yarı başı oldu. Sakatlıkların mecburi değişikliklere dönüştüğü, dizilişin değiştiği tabloda Fenerbahçe doğru olanı yaptı. Bir ve ikinci bölgede azalıp, hücumda sayıca çoğalan Fenerbahçe ilk yarının aksine topu hızlıca ceza sahasına ulaştırmaya çabaladı. Özellikle sağ kanattan yapılan ortalar adresi buldu. Dzeko ve Batshuayi çok net kafa vuruşları bulsalar da isabet bulamadılar. Özellikle Serdar Dursun'un girişi sonrası, Fenerbahçe'nin dönen her topu toplayıp tekrar ceza alanı içine yolladığı bir tekrar oyunu izledik. Ve belki de bu oyunda Fenerbahçe en fazla gereksinim duyduğu oyuncusu İrfancan Kahveci'den yoksun kalmanın handikapını yaşadı. Oyun sıkıştığında, dar alanda belki de tüm savunmayı oyundan düşürebilecek yegane isim İrfancan'dı. 100 dakikalık bu oyunun bir başka hikayesi daha var. Fenerbahçe'nin tüm sezonki macerasını özetler gibiydi. Sakatlıklar, oyuncu değişiklikleri, dizilişteki mecburi değişimler ve elbette klas ayakları etkisiz kaldığında ortaya çıkan sonuç. Galatasaray bir gece önce Icardi, Mertens, Demirbay, Barış Alper, Ziyech, Toreira önderliğinde Sivas'a hezimet yaşatmıştı. Dün gece Fenerbahçe'de Szymanski ve Tadiç'in standart altı performansı; Dzeko, Batshuayi ve Cengiz'in isabetsizliği belki de yarıştan kopuşun ana unsuruydu. Dengeyi bozan şey marka futbolcuların final hafta performansları oldu. Şampiyonluk ve düşme hattını ilgilendiren çok önemli maçta sahaya çıkan hakem ekibi kritik ve zor bir pozisyonla karşılaşmadılar. Ancak teknik ve disiplin olarak hataları oldu. Bahattin Şimşek, açık taçları ters verdi, auta çıkan toplara korner, kornere çıkanlara aut kararı verdi. Her şeyden önce sahada futbol hiç oynanmadı. Konyaspor zaman geçirme gayretindeydi. Konyaspor kalecisi kendisine gelen her topu ortalama 30-35 saniyede oyuna sokarken, hakem gerekli önlemi alamadı. Kaybolan zamanı da maç sonuna eklerken cimri davrandı. 32. dakikada Ferdi’nin Ahmet Oğuz’a yaptığı faulü atladı. Buna sinirlenen Ahmet Oğuz da Ferdi’ye rövanş faul yaparak, cezasını kendisi kesmeye çalıştı. Ferdi’ye yaptığı hamle sınırları zorlasa da Ahmet’e çıkan sarı kartın doğru olduğu fikrindeyim. Son saniyelerde Konyaspor’un golünün ofsayt gerekçesiyle iptali doğruydu ancak bu kadar açık ofsaytı sahada yardımcı hakemin atlamaması gerekirdi. Ligin bitmesine az bir zaman kala Fenerbahçe, Konyaspor’a konuk oldu. Maç hakem Bahattin Şimşek’in düdüğü ile başladı. Gelelim bu kritik 90 dakikanın anlatımına; 20’de Dusan Tadic kale önünde golü atamadı. Mert Hakan’ın vuruşunda kaleci Slowik golü önledi. 43’te yine Mert Hakan’ın kafa şutu üstten auta gitti, devre golsüz bitti. 50’de kale önünde Edin Dzeko topu dışarı attı. 64’te Dzeko arka arkaya iki kez gol kaçırdı. 76’da gol kaçırma yarışına Batshuayi de eklendi. Maç başladığı gibi golsüz sona erdi. Fenerbahçe’nin bırakın şampiyonluğunu, yıldızlarını, averajını bitirtenlerin yeni hedefi geçmişte alınan 6-0’lık skor. Şimdi artık kart sınırındaki futbolculara gözler dikildi. Hedef Seyrantepe’de rakibe Süper Kupa, şampiyonlukla birlikte tarihi skoru yakalatmak. Dün hocaları bile, durup dururken “Ben de kart sınırındayım” diye işareti verdi. Baştan kurulmuş bir ligde artık hedef kart sınırındakilerinin ceza almalarını sağlamak! Bakalım Kayserispor maçında neler olacak. Uyanık kal Fenerbahçe...