Sesi ve sahne şovlarıyla hala dünyanın en güçlü vokali olarak anılan, Queen grubunun efsane solisti Freddie Mercury, 1991 yılında bugün hayatını kaybetti Queen grubunu efsane solisti Freddie Mercury 26 yıl önce bugün AIDS hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti.Yaşam tarzı kadar ölümü de çok konuşulan rock efsanesi Mercury, günümüzde de pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmaya devam ediyor.İşte Freddie Mercury'nin hayatı... 24 Kasım 1991’de hayatını kaybeden ünlü şarkıcı, 5 Eylül 1946’da Zanzibar’da doğdu. Gerçek adı, Farrokh Bulsara olan Mercury, sesi, sahnedeki duruşu ve şovuyla hala dünyanın en güçlü vokali olarak anılıyor. Opera ile rock müziği harmanlayarak yeni bir müzik anlayışıyla dünyayı kasıp kavuran Mercury, Queen grubunun kurucusu ve bugünlere gelmesindeki en büyük etkenlerinden biri olarak adlandırılıyor. Mercury'nin vokaliği ile birlikte Queen grubu 300 milyon civarı bir satış başarısı elde etti. Queen genel olarak The Beatles'den sonraki en önemli rock grubu olarak kabul görür. Bohemian Rhapsody, Somebody to Love, We Are the Champions, Don't Stop Me Now, Killer Queen ve Crazy Little Thing Called Love gibi pek çok uluslararası hit parçanın yazarı olan Mecury, sahnede olduğu yıllarda sahip olduğu dış görünüş ile ne kadar komplike bir özgüvene ve cesarete sahip olduğunu tüm dünyaya kanıtladı. Yıllarca Queen grubundaki çalışmaları ile birlikte solo olarak da çalışan Mercury, ayrıca İlk Asyalı rock star olarak adlandırılıyor. Mercury'nin şarkılarında dikkati çeken en büyük özellik, rock, heavy metal ve disco gibi farklı tarzları kullanabilmesiydi. Popüler şarkı yazarlarının besteleriyle karşılaştırıldığında Freddie Mercury'nin eserlerinin müzikalite açısından kompleks olduğu görülüyordu. Parsi kökenli bir ailede zamanın İngiliz kolonisi olan Zanzibar adasında (şimdiki Tanzanya'nın bir parçası) doğan Freddie Mercury, Bombay'daki (Hindistan) St. Peter yatılı okuluna geri gönderildi. Bu okulda piyano çalmayı öğrenen sanatçı, ilk grubu The Hectics'e katıldı. Çocukluğunun büyük kısmını Hindistan'da büyük annesi ve teyzesi ile geçiren Mercury, Zanzibar'a dönmeden önce St. Mary's Lisesi'nde eğitimini tamamladı. Zanzibar'daki 1964 devrimi nedeniyle, 17 yaşındayken ailesi ile birlikte Birleşik Krallık'a taşındı. Ealing Art College'da Sanat ve Grafik Tasarım alanında diploma aldı. Mercury, Parsi kökenli olduğunu pek çok hayranından gizledi ve röportajlarda soykütüğünden nadiren bahsetti. Çoğu kaynakta Freddie Mercury'nin Hint kökeninden geldiği belirtilse de, aslında kendisi İran'a Müslümanlık geldiği zaman Hindistan'a göç eden Zerdüştlerin soyundan geliyor. Pek çok arkadaşı, Mercury'nin etnik kökeninden utandığını ve uzun yıllar Hint göçmenlere karşı şiddet ve ırkçı isyan hareketlerine sahne olmuş bir ülkede ırkçı bir tepkiden korktuğunu açıkladı. Öte yandan gruptaki arkadaşı Roger Taylor, Mercury'nin etnik kökenini, sadece rock müzisyeni kimliğine uymadığı için geri plana ittiğini ileri sürdü. Normal konuşma sesi bariton aralığında olmasına karşın şarkı söylerkenki sesi tenor olan Mercury’nin kaydedilmiş vokal aralığı yaklaşık 4 oktavdı. Vokal aralığa ilaveten Mercury teknik olarak zor şarkıları da çok güçlü bir sesle yorumladı. Ancak ses tellerindeki nodüllerden rahatsız olması nedeniyle pek çok konserinde yüksek notaları düşürdü. Mercury hiç formal vokal eğitimi almadı. Queen ile yaptıkları çalışmalara ilaveten Mercury iki de solo albüm çıkardı: Mr. Bad Guy (1985) ve Barcelona (1988). İlki daha çok pop ağırlıklı, disko ve dans müziği tarzında, ikincisi ise Mercury'nin hayranı olduğu opera sanatçısı Montserrat Caballé ile birlikte kaydedilen bir albümdü. Britanya'da albüm listelerinde 23 hafta kalmasına rağmen, Queen'in diğer albümlerine göre Mr. Bad Guyın ticari anlamda pek de başarılı olmadığı söylenir. Buna karşın, 1993'te Living On My Own'un bir remiksi (aynı albümden bir şarkı) Britanya listelerinde birinci sıraya yükseldi, 13 hafta listede kaldı. Ayrıca Mercury'ye ölümünden sonra Ivor Novello Ödülü’nü kazandırdı. Yıllar geçtikçe, Freddie Mercury'nin nadir bulunan solo albümleri daha da değer kazandı. Örneğin, Barcelona albümündeki Guide Me Home şarkısının şu anki değeri yaklaşık bin siterlin (ortalama dört bin lira) olarak kabul ediliyor. Bir diğer değerli parça da, 1969'daki Beach Boys şarkısının 1973'teki tekrarı olan I Can Hear Music, Larry Lurex sahne adı altında kaydedildi. Uzun yıllar boyunca Mary Austin adında çok yakın olduğu bir kız arkadaşı olmasına rağmen, Freddie Mercury seks yaşamı hakkında oldukça açıksözlü oldu. 70'li yılların sonunda verdiği bir röportajda, Bir nergis kadar geyim canım dedi. 1970'lerin sonlarından itibaren Mercury'nin erkeklerle olan aşk maceraları başladı ve Austin ile ilişkisi sonlandı. Ancak ikili gene de yakın arkadaş olarak kaldı ve Mercury, Austin'i gerçek arkadaşı olarak tanımladı. Mercury 1983'te Jim Hutton adında yeni bir aşık buldu. Hutton, Mercury'nin yaşamının son altı yılında onunla birlikte oldu, hastalığı sırasında ona baktı ve öldüğünde de yatağının yanıbaşında oldu. Hutton'a göre, Mercury ondan kocası olarak bahsediyordu ve öldüğünde de Hutton'ın ona verdiği evlilik kurdelasını takıyordu. Mercury'ye 1987 ilkbaharında AIDS teşhisi kondu. Oysa o yıl yayımlanan bir röportajında Mercury, test sonuçlarının negatif çıktığını söylemiş ve AIDS olduğunu inkar etmişti. 22 Kasım 1991'de Mercury, Queen'in menajeri Jim Beach'i Kensington'daki evine çağırdı ve bir basın açıklaması hazırladılar. Ertesi gün, aşağıdaki açıklama basına verildi: “Son iki hafta boyunca basında yapılan yoğun varsayımlar üzerine, testlerimin HIV pozitif çıktığını ve AIDS taşıdığımı onaylıyorum. Bu bilgiyi bugüne dek gizli tutmamın, yanımdakilerin mahremiyetini korumak adına doğru olacağını düşünmüştüm. Fakat artık, dostlarımın ve dünya çapındaki hayranlarımın gerçeği bilme vakti gelmiştir ve umarım herkes bu korkunç hastalıkla mücadelede doktorlarıma katılacaktır. Mahremiyetim benim için her zaman önemli olmuştur ve fazla röportaj vermememle ünlüyümdür. Bu tutumum bundan sonra da böyle devam edecektir, lütfen anlayışla karşılayın. Freddie Mercury, 24 Kasım 1991'de AIDS'in getirdiği komplikasyonlar sonucu Londra’da yaşamını yitirdi. Ölümü, bu hastalık hakkında toplum bilincinin artmasını ve farkındalık yaratılmasını sağladı.