Giriş
Saçlarınızın aniden beyazlamasının sebebi buymuş! Vücudunuzda bu 3 vitamin eksikse saçlarınıza aklar düşüyor
Saçların beyazlaması yaşınız ilerledikçe doğal bir süreç olarak kabul edilir. Öncelikle birkaç tel olarak ortaya çıkan beyaz saçlar daha sonra tüm saçlarınızda belirgin hale gelir. Genellikle yaşlanıldığında saçların beyazladığı düşünülse de gerçek öyle değil. Yaşlandıkça, saç hücreleri daha az melanin üretir. Melanin pigmenti yeterince üretilmediğinde saçlar rengini kaybeder. Ancak çok erken yaşlarda hatta 20'li yaşlarda bile saçlarınızda beyazlar görülebilir. Vücudunuzda eksik olan bazı vitaminler saçlarınızın erken beyazlamasına yol açabilir.
Çevrenize baktığınızda genellikle yaşı ilerlemiş olan insanların saçlarının beyazladığını düşünürsünüz. Saça doğal rengini veren pigmentin adı melanin‘dir.Bu pigmentin oluşumu daha doğmadan önce başlar. Yaş ilerledikçe vücutta melanin üretimi azalır.
Melanin kapasitesi azaldıkça bu durum saçta beyazlamaya sebep olur. Ancak saçlar sadece ileri yaşlarda beyazlamaz. Çok genç yaşta olan kişiler de bile saçlarda beyaz görülebilir.
Saçların erken beyazlamasının çeşitli nedenleri olabilir. Saçların beyazlamasının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz;
- Genetik bozukluklar,
- Kronik stres gibi durumların tetiklediği horman üretimleri
- Melanin üretimindeki dengesizlikler
- Kimyasal maddelere maruz kalma,
- İklim şartlar,
- Vücutta eksik olan vitaminler
Saçların yaşa bağlı olarak beyazlaması çok normal ve doğal bir süreçtir. Ancak erken yaşlarda beyazlayan saçların pek çok sebebi olabilir. Ailenizde erken yaşlarda saç beyazlama sorunu varsa sizin de erken yaşlarda saçlarınızın beyazlama olasılığı yüksektir.
Bununla birlikte vitamin eksikliği, yetersiz beslenme, zararlı alışkanlıklar gibi pek çok etken de saçların beyazlamasına sebep olabilir. Bu sebeple saçlar için gerekli olan vitaminlerin vücuda alınması çok önemlidir. Özellikle B12, demir, iyot ve C vitamini bakımından zengin olan bir beslenme biçimi saçların beyazlaşmasını geciktirebilir.
Saçların beyazlaması doğal bir süreç olarak kabul edildiği için yaşlanmaya bağlı olarak oluşan beyazları önlemek mümkün değildir. Ancak genç yaşlarda beyazlayan saçları durdurmak için mutlaka bu vitaminleri içeren besinler tüketmelisiniz ya da takviye olarak almalısınız.
B12 VİTAMİNİ
B12 vitamini vücut gelişiminiz için önemlidir. Saç sağlığınız içinde B12 vitaminine ihtiyacınız var. B12 vitamini saçları güçlendirir, saçları onarır ve canlandırır. Erken beyazlayan saçlar için etkili bir çözüm olabilir.
B12, kemik iliğinde kan hücrelerinin yapımında da görevlidir. B12 vitamini faydaları oldukça fazladır. Sinir tahribatını önler, doğurganlığı sağlar, vücut hücrelerinin oluşumunu kendini yenilemesini ve uzun yaşamasını sağlar, sinir uçlarının normal gelişimini kolaylaştıran vitaminler arasında yer alır.
B5 VİTAMİNİ
B grubundan vitaminlerin bize güçlü ve sağlıklı saçlar veren güzellik vitaminleri olarak kabul edilmesi sebepsiz değildir. Diğer şeylerin yanı sıra, B5 vitamini saç kökündeki önemli metabolik süreçlerden sorumludur ve kafa derisinin iltihaplanmasını önler.
B5'in yetersiz tedariki bu nedenle saçınızın grileşmesine neden olabilir. B5 eksikliğiniz varsa, büyük olasılıkla diğer B vitaminlerinde de eksiksinizdir, bu da pigmentasyon eksikliğine ek olarak saç dökülmesine de yansır .
Vücut güzellik vitaminlerinin sadece küçük miktarlarını depolayabildiğinden, düzenli olarak B vitamini yüksek gıdalar yemelisiniz. Bunlar avokado, muz, balık ve et, yumurta, süt, baklagiller ve tam tahıllar şeklinde sıralanabilir.
D VİTAMİNİ
D vitamini sadece güçlü kemikler ve kaslar ve bağışıklık sistemimiz için önemli değil, saçlarımız da güneş vitamininden yararlanıyor. Örneğin, saç döngüsünün büyüme aşamasını hızlandırır. Bununla birlikte, ciddi bir vitamin eksikliği varsa, melanin üretimi bozulur ve saçlarınız griye döner.
D vitamin eksikliğinin ilk belirtileri kuru ve dökülen saçların yanı sıra yorgunluk ve vücut ağrılarıdır. Bunu önlemek için ilkbahar ve yaz aylarında mümkün olduğunca fazla güneş ışığına maruz kalmalısınız.
İhtiyacımız olan D vitamininin yaklaşık yüzde 80 ila 90'ını cildimiz aracılığıyla üretiyoruz.