"GIDA KODEKSİNE UYGUN OLMALI"
Bitkilerin sağlığı koruyucu pek çok madde taşıdığının anlaşılmasıyla birlikte bitkisel ürünlere olan talebin de arttığını belirten Prof. Dr. Ekrem Sezik, şu bilgileri verdi:
“Son zamanlarda bilhassa, antioksidanları koruyucu olarak, soğuk algınlığında rahatlatıcı veya dışkılamayı kolaylaştırıcı amaçlarla çay içme yaygınlaşmış durumda. Diğer taraftan siyah çaya alternatif olarak içilmesi de ülkemizde bitki çaylarının tüketimini oldukça artırdı. Ancak bitkisel çayları ‘otu al, kaynat iç’ olarak düşünmemek gerekir. Her üründe olduğu gibi bitkisel çaylarda da ürünün kalitesi önemlidir. Bu husus da ancak hammaddenin kaliteli, üretim tesislerinin hijyenik şartlara sahip ve ürünün analiz edilerek güvenilir olduğunun gösterilmesi ile mümkündür. İçecek olarak üretilen çayların gıda kodekslerinde istenen kalitede olması gerekir.
"DENETİM VE ANALİZLERİ YAPILMIŞ OLMALI"
Bitkilerin ya tabiattan uygun toplama yöntemi veya iyi tarım uygulamaları ile elde edildiğini ifade eden Sezik, tüm bu süreçte gerekli olan bütün denetimlerin önemli olduğunu vurguladı. Sezik, “Hasattan sonra kurutma, gerekiyorsa parçalama yapılır. Depolama için uygun ve standart şartlar sağlanmalı. Bitkiler, toprak, toz, kir ile böcek ve diğer hayvan kirliliklerini taşımamalı. Bitkilerin, ağır metal, pestisit, herbisit, mikrobik bulaşma miktarları sınır değerler için verilen değerlerin üstünde olmamalı.
Bitkilerde üreyebilecek veya üremiş olan mikrofungusların ürünü olan aflatoksin, okratoksin tayinleri muhakkak yapılmalı. Bu maddeler hayvan deneylerinde kansere sebep olmakta ve kanser yapıcı olarak kabul edilmektedir. Ayrıca radyoaktif bulaşma olup olmadığı, pirolizidin ve tropan alkaloitlerinin bulunup bulunmadığı da aranmalı. Bu analizler uygun değilse, tüketici çay içerken devamlı zararlı maddeleri de almış olur" diye konuştu.