80’li yıllara damgasını vurmuş bir isim. Erotik sahneleri hâlâ hafızalarda. Ama “Günümüz oyuncuları bizi yaya bırakır. Biz şimdikilerin yanında amatör kalırız” diyor Röportaj: Oya Çınaroya.cinar@posta.com.trFotoğraf: Eray AkınHayatınızın nasıl bir dönemindesiniz? Karışık bir dönemindeyim. Etiler’de yaşadığım ev kentsel dönüşümden dolayı yıkıldı. Bir anda kendimi Bodrum’da buldum. Diğer yandan kızım Amerika’ya oyunculuk eğitimi almaya gidecek. Kafam çok meşgul.Annesinin yolundan gidecek yani... Öyle görünüyor. Çok kalpten istiyor oyunculuğu. Bilinçli olarak verdiğim bir karar değildi ama şartlar o şekilde gelişti. Ben çocuğum olmayacak sanıyordum. Gördüğüm tedavi sonucunda Merve dünyaya geldi. Şimdi 23 yaşında. Merve’nin hayatıma gelişi bir mucize gibiydi. O yüzden iş, güç hiçbir şeyi gözüm görmedi.Geçmişte kazandığınız para bugüne de yetiyor mu? Yetiyor. Zamanında akıllıca yatırımlar yaptım. İyi paralar kazandım. Bazen insanları duyuyorum, “Biz kazanamadık” diyorlar. Şaşırıyorum. Sahneye çıkan insanların iyi para kazanmaması mümkün değil. Ben çalışmaktan evimin yolunu zor buluyordum.Şöhret sizin zamanınızda mı daha zordu, şimdi mi? Bizim zamanımızda zordu. Bugün, azıcık yüzüne bakılır durumdaysan iyi bir senaryoyla meşhur olman çok kolay. Ben çok zorlu bir dönemde sinemaya girdim ve bir sürü iyi ustanın arasından sivrildim. Türkan Şoray’ların, Hülya Koçyiğit’lerin, Ediz Hun’ların arasında kendini göstermek büyük hadiseydi. Bugünkü aklınız olsa o kadar erotik sahnede oynar mıydınız? Bunu kabul etmiyorum. Günümüzde her şey yapılıyor ekranlarda. Ben amatör kalırım yenilerin yanında. Biz de cömert sahneler çekiyorduk ama altımızda taytlarımız oluyordu.Beren Saat sevişme sahnelerinde araya yastık konulduğunu söylemişti... Bizde yastık olmazdı. Profesyonellikte ona gerek var mı bilmiyorum...“Televizyon muhafazakarlaşıyor” fikrine ne söylersiniz? Saçmalıyorlar. Hepsi öpüşüyor. Şimdiki oyuncular gayet rahat. Bizim jenerasyonumuzu amatör bırakacak şeyler yapılıyor. Bizim dönemimizde evli bir kadının öpüşmesi büyük olaydı. O zaman için hangi erkek bunu kabul ederdi. Şimdi bakıyorsun, evli oyuncuların hepsi rahatlıkla öpüşüyor. Kurallar değişti, yumuşadı. “Sevişme sahnelerinde gerçek etkileşim oluyordu” diyenler de var... Mümkün değil. Bir kere ortam müsait değil. Işıklar altında... Bazen herkes çıkartılır, sadece yönetmen ve asistanı kalırdı içeride. Çünkü utanırdık. Öyle bir ortamda neyin etkilenmesi!Kadir İnanır ile yaşadığınız aşkı biliyoruz... Aşkın ne zaman, nerede, nasıl geleceğini bilemezsiniz. Zaten çok geçmişte kalmış bir konu.Zirvedeki iki ismin birlikteliği zor olsa gerek... Özgüvenli insanlar için geçerli değil bu. Kıskançlık her zaman, her ilişkidevar hayatım. Hiçbir zaman bitmez. Hele bizim mesleğimizde... Egolar bol, kompleksler bol...Sizde hiç yok mu ego? Kendimle o kadar çok yüzleştim, oraları o kadar aştım ki. Bazı sanatçılara bakıyorum, sosyal medyada sevenlerinin iltifatlarına cevap yazmaktan aciz. Ayıp! O halk getirdi seni oraya. Üç kez evlenip ayrılmışsınız... Evet, artık evlilikten korkuyorum.Neden? Beceremedim. Yalana dolana tahammülüm yok. Zamanla daha sabırsız bir insan oldum.Aşk olsun mu? Aşksız olur mu! Bir hayat arkadaşım olmasını çok isterim. Ama o imza var ya, o imza... Onu atınca insanlara bir şeyler oluyor. Belli istisnalar dışında herkes başka bir kafaya geçiyor. Karı-koca birbirinden habersiz... O yüzden evlilik kalsın, ben aşkı alayım mümkünse! Kızım bile artık, “Anne ben sana izin veriyorum, lütfen artık birini bul” diyor. Hiç bir erkekten şiddet gördünüz mü? Bir tokat yedim.Tepkiniz ne oldu? Ben de ona tırnaklarımı geçirdim. Her tarafını yoldum. Kadın aciz değil. Bunu öğrenmeleri gerekiyor erkeklerin. Kızınızın babası Yalçın Dümer’le dostluğunuz devam ediyor mu? Ediyor. Çocuğunuz olunca etmek zorunda. Ama onun hayatına bir kadın girince nedense hemen kıskançlıklar başlıyor, hahaha!Nasıl yani? Bitmiş evlilik... Onlara sormak lazım. Ama Yalçın’ın hayatına giren tüm hatunlarla kıskançlık yüzünden sorunlar yaşadım. Kendine de söylüyorum, “Yalçın, nedir bu birlikte olduğun hatunlardan çektiğim!” diye. Sonuçta Yalçın’ı seçerken benim eski karısı olduğumu biliyorlar. Sonra neden sorun oluyor, anlayamıyorum. Kendileri de benim durumumda olabilirlerdi ama empati kuramıyorlar.Serpil Çakmaklı ve Yalçın Dümer 1993’te evlendi. 1995’te boşandı. Nasıl bir rolle sinemaya dönmek istersiniz? Kimseye, “Serpil durdu durdu yaptığı işe bak” dedirtmem. Beni oyunculukta orgazma çıkartacak, açlığımı giderecek bir karakter olmalı.Nasıl bir rol sizi o doyuma ulaştırabilir? Engelli bir kardeşimizi oynamayı çok isterim. Onların yaşamını, psikolojik dünyasını düşünsenize... O derinlikte bir karakter yazılmalı. Ancak o zaman orgazm olabilirim. Ben ona açım. Güzel işlere açım. Ekranda hep aynı insanları görüyorsunuz. Bir iş tutarsa hemen benzeri çekiliyor. Yahu sen yeni bir şey yaratmaya baksana... Ezberden gidiyorlar. Ne gibi mesela? Dizilere bakın, evli kadın kocasından gizli neler neler yapıyor... Bunun gerçekliği var mı!Var tabii. Kocasını aldatan kadınlar gerçek hayatta da var. Ama senaryoda bunu işlerken dikkat edilmesi gereken bir sürü detay var. Bakıyorsun kadın istediği saatte evden çıkıp gidiyor. Toplumumuzda hangi evli kadın istediği saatte evden çıkıp gidebiliyor.