Sevgisizlik daha fazla, toplumun en küçük birimi olan ailelere hasar verir. Zira sevgisizlik tohumları ilk olarak ailede atılır.
Çocuğa bağırmak, hakaret etmek ve şiddet göstermek, onu başkalarıyla mukayese etmek ve aşağılamak hatta; onu öpmemek, ona yeterince sarılmamak, güzel sözler söylememek ve vakit ayırmamak da sevgisizlik tohumlarına birer örnektir.
Sağlıklı her anne baba çocuğunu kuşkusuz sever ve imkanları yettiğince çocuğunun ihtiyaçlarını ve bakımını karşılamaya çalışır fakat çoğu zaman çocuğunun ruhsal ihtiyaçlarını gözden kaçırabilir.
Ruhsal ihtiyacın ana kaynağı güvendir. Güven duygusunun beslendiği duygu ise sevgidir. Sevginin kanalları da; dokunma (fiziksel temas), ruhu besleyen güzel sözler ve davranışlar (değerlilik hissi), ilgi gösterme (vakit ayırmak) ve saygı göstermedir. (kabul görme)
Yani; "Çocuğuma pek vakit ayıramıyorum, ders çalışması için baskı yapıyorum bazen hatalarından dolayı cezalandırıyorum ara sıra da bir iki tokat atıyorum ama çocuğumu çok seviyorum çünkü yemiyorum yediriyorum, giymiyorum giydiriyorum, ne istese alıyorum” diyen ebeveyn çocuğunun yalnızca fiziksel ihtiyacını karşılamış olur.