Sosyal medyanın yeni trendi tehlike saçıyor! Zayıflamak isterken sağlınızdan olmayın

Kilo vermek için sayısız yöntem bulunuyor. Aralıklı oruç, ketojenik diyet, Akdeniz diyeti derken liste uzayıp gidiyor. Hürriyet.com.tr'den Buse Özel'in haberine göre son günlerde popüler zayıflama yöntemlerine bir yenisi daha eklendi. Sosyal medya kullanıcılarının yeni trendi carnivore yani etobur diyet... İşte tüm detaylar! Carnivore diyeti, aslında oldukça eski bir geçmişe sahip. 1700'lerde İskoç cerrahı John Rollo, diyabetli hastalarını tedavi etmek amacıyla yalnızca et ve hayvansal ürünler tüketen bir beslenme düzenini denemişti. Bu diyet, zamanla modern tıpta da bazı ilgi gören alternatif yaklaşımlardan biri haline geldi. 2019 yılında eski ortopedi uzmanı Shawn Baker, bu diyeti tanıtan bir kitap yayımlayarak büyük bir yankı uyandırdı. Kitabın yayımlanmasından önce, Baker'ın tıp diploması iptal edilmişti. Ancak bu durum, onun popülerlik kazanmasını engellemedi ve diyeti dünya çapında tanınan bir akıma dönüştürdü. Carnivore diyeti, yalnızca kırmızı ve beyaz et, süt ürünleri, tereyağı, tuz, biber, sarımsak gibi baharatlarla beslenmeyi önerir. Hayvansal olmayan hiçbir gıda tüketilmez; ekmek, pilav, makarna, meyve, sebze, baklagil ve kuruyemişler tamamen yasaktır. Bu beslenme tarzı, karbonhidrat alımını sıfırlayarak vücudu tamamen etle beslemeyi amaçlar. Diyetisyen Elvan Odabaşı:“Vücuttaki her bir gram karbonhidrat 2.7 gram su tutar. Diyetle birlikte yoksunluk yaşandığında ilk zamanlarda ciddi bir su kaybı yaşanması normaldir. Carnivore diyeti doymuş yağdan zengin olduğu için LDL yani kötü kolesterolü yükseltebilir ve bu da kalp hastalığı riskini artırabilir. Bu diyet modelinde sebze, meyve, tahıl, kurubaklagil, bitkisel yağlar olmadığı için yine vitamin ve mineral eksiklikleri gözlenecektir. Bitkisel besinlerin yokluğu lifin kısıtlanması anlamına gelir. Lif tüketimi bağırsak sağlığımız için en önemli besin ögelerinden biridir. Yetişkin bireylerde günlük 25-30 gram tüketilmesi önerilmektedir. Her yıl olduğu gibi Akdeniz diyeti bu yıl da en iyi diyet olarak seçildi. Akdeniz ülkesi olarak bu konuda oldukça şanslıyız. Bu yüzden sürdürebileceğiniz beslenme düzenini uygulamanız oldukça önemlidir.” Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Derya Fidan:“Karbonhidrat alımının neredeyse sıfıra indirgendiği bu diyette kalori açığı ile hızlı kilo kayıpları görülebilir. Ancak lif vitamini ve mikro besinler alınmadığı için kabızlığa neden olur. Yüksek doymuş yağ alımı LDL, kolesterol ve trigliserit düzeylerini artırabilir. Karbonhidrat eksikliği nedeniyle enerji seviyelerinde düşüş yaşanabilir. Sürdürülebilirliği yok. Enerjinin yağlardan alındığı ve harcandığı bu model ilk dönemde çok fazla kilo kaybı yaratabiliyor ancak daha sonrasında yine duraksama ve verilen kiloların normal beslenme düzeni ile hızla geri gelmesi mümkün. Çalışmalar uzun dönem Akdeniz tipi beslenme modelinin ruh, beden bütünlüğünü sağlıklı bir şekilde korumada en etkili model olduğunu gösteriyor.” İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya:“Sadece proteinle beslendiğimiz zaman hızlı kilo veririz. Çünkü proteinin termojenik etkisi var. Vücut o proteini sindirmek için bazal metabolizma hızını günlük yüzde 200’e kadar çıkarabiliyor. Ancak et ile birlikte vücuda giren yüksek yağ, yüksek ürik asit ve protein nedeniyle başka problemler çıkıyor. Kan yağları, ürik asit yükseliyor, gut hastalığı yapıyor. Böbrek yetmezliğine götürebiliyor. Karaciğer fonksiyonlarını bozabiliyor. Yüksek protein vücuttan atılırken kemikten kalsiyum çekiliyor ve kemik erimesine neden olabiliyor. Kalp damar hastalığı riski olanlarda kesinlikle önerilmiyor. Bu diyet kısa vadede bile ciddi problem çıkarabilir. Günde almamız gereken karbonhidrat miktarı toplam besinlerin yüzde 55’idir. Yüzde 20 protein, yüzde 30 yağ içeren bir beslenme olması gerekiyor. Bir hastam böyle bir diyet yapmıştı yıllar önce. 20 kilo vermiş ama sonrasında bir sabah korkunç bir ağrıyla uyanmış ve ambulansla acile kaldırılmış. Sonrasında gut olduğu anlaşıldı.”