Nagihan, 'Sadece bu Survivor değil. Bir önceki Survivor ve 2011 yılına dayanan bizim, benim, Merve Aydın'ın, Pınar Saka'nın dünya şampiyonasında madalya aldıktan sonra 4*400 metre bayraklı yarışaca çıkacaktık. Aslında bütün hikaye oradan başlıyor. 2017'ye de yansıdı. Bu seneye yansıdı. Bu konu açılınca açıkçası biz çok oralı olmak istemedik çünkü bizlik bir durum yok. Biz hem kendi bireysel madalyalarımızı almışız. Hem de bayrakta da nasıl ki Survivor'ı Acun Ilıcalı yönetiyorsa, Milli Takımı da bir teknik direktör yönetiyor. Burada Pınar ile Sema'nın bir türlü anlaşamadığı anlaşmak istemediği bir kan davası var. Yok benim hakkımdı, yok senin hakkındı. Aslında net olan bir şey vardır. Saniyeler konuşur, saniseler konuşur. Atletizmde de bu böyle olmuştur. O zaman ki madalyamızı aldığımız içinde formda olduğumuz içinde teknik direktörümüz yani hocamız bizi dörtlüyü öne sürdü ve çıktığımızda da en iyi saniyeyi yapıp madalya getirdik ülkemize ama bu buruk sevinci bir türlü atlatamadık üzerimizden 13 sene geçmesine rağmen. Burada da Survivor adı altında ama hiçbir olay olmadan birbirlerine bilenmiş iki yarışmacı vardı. Ben Pınar'ı sivil hayatta tanırım, ikiside benim milli takım arkadaşım. İkisiyle de iyi anlaşırım ne kadar rekabet içerisinde olsakta, tartışırız kavga ederiz, rakip oluruz ama tabii ki koruma noktasında da ne yapacağımı açıkçası bende bilemedim. Bir anda kargaşa oldu. Zifiri karanlık zaten hiçbir şey yok. Bir anda olayın içerisinde kendimi buldum. Tekmeler, yumruklar yani açık konuşmak gerekirse Sema benim rakibim. Pınar çok fazla şiddete dayalı birisi değil ama burası gerçekten çok hep söylüyorum da. Herkes belki benden bekliyordu bunu ama gerçekten buranın zorluğunu anlatmakla bitiremeyiz" ifadelerini kullandı.