Türk dizilerinden akıllarda kalan 10 kötü karakter

Dizi ve filmlerde 'kötü adamlar'ın akıllarda kalması çok da tesadüf değil. Gerçek hayatta karşımıza çıkmayan, belki de yapmak isteyip yapamadıklarımızı hayata geçiren kötü karakterleri içten içe severiz. Kötü adamlar belki de sevilmesi zor oldukları için ya da sevdiğimizi kimseye söyleyemediğimiz için zihinlerimizde yer edinir. İzlerken küfür ettiğimiz kötü karakterlerin aradan yıllar geçtikçe haklı taraflarını fark ederiz. Hatta kötü adamlara öyle iyi can veren oyuncular vardır ki diğer rollerinde ne kadar iyi olurlarsa olsunlar artık onlar hepimizin gözünde kötü adamlardır. Öyle yakışır onlara kötülük... İşte Türk dizilerinden akıllarda kalan 10 kötü karakter!

Ercüment Çözer (Nejat İşler – Behzat Ç.)
Karizma, kötülük ve daha fazlası… Hepsinin vücut bulmuş halinin Ercüment Çözer karakterinde toplandığını söylersek hata etmiş olmayız. Nejat İşler’in harikulade oyunculuğu ile izleyenlerini selamlayan karakter, şüphesiz Behzat Ç. evrenin de en sevilen simalarından biri olmayı başarmıştır. Konuk oyuncu olarak girdiği Behzat Ç. ‘de ortaya koyduğu performansla, bir anda birçoklarının sevgilisi halini almıştır. Hayatta en değer verdiği kavram ise saygıdır. Keza kendisine saygısızlık yapan kim olursa olsun affetmez; ya öldürür ya da feci şekilde intikam alır. Çünkü Ercüment Çözer sosyopat kelimesinin eş anlamlısı!

Ferhunde (Deniz Çakır - Yaprak Dökümü)
Türk dizi tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı kötü kadın karakterlerinden olan Ferhunde, Yaprak Dökümü ile hayatımıza girdi. İntikamcı, paraya haddinden fazla değer veren, gözü hep yükseklerde bir kadın olan Ferhunde, canı yandı mı kötülükte sınır tanımıyordu. Karşısındaki gerek eşi gerek en yakın arkadaşı olsun. Ancak her kötü karakter gibi onu da bunları yapmaya iten, elbette geçmişinden gelen birtakım sebepler vardı. Annesiz büyümesi, üvey babasının tacizine uğraması bu sebeplerin ağır basanıydı. Annesi, işlediği cinayet sonucu hapse girince tek başına mücadele veren Ferhunde, geldiği noktada hayata, insanlara, reddedilmeye öfke doluydu. Tüm bu sebeplerle en yüksekte olmalıydı.

Carolin (Wilma Elles - Öyle Bir Geçer Zaman Ki)
Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Türk dizi tarihinin en bol kötü karakterli dizilerinden biri oldu. Ancak en akılda kalan kötü karakter Carolin oldu. Yuva yıktı, aldattı, sarışın bir Alman'dı bir kere... Belki de Türk insanının tüm önyargıları Carolin'de toplanmıştı. O tatlı aksanı bile Türk insanının gözünde sevimli görünmesine yetmedi.

Mukaddes (Esra Dermancıoğlu - Fatmagül'ün Suçu Ne?)
Mukaddes'i bu kadar kötü yapan neydi sizce? Saf bir kocayı parmağında döndürmesi mi, köyden gelmiş ve üstüne üstlük tecavüze uğramış bir genç kızın masumiyetine inanmayışı mı? Türk izleyicisinin gözünde öyle antipati kazanmıştı Mukaddes, tüm dizi boyunca giydiği dekolteler bile göze çarpar olmuştu. Esra Dermancıoğlu sonrasında birçok yapımda rol alsa da aklımızda Mukaddes olarak yer etti.

Ayşegül (Merve Boluğur - Küçük Sırlar)
Dizi, Gossip Girl'ün başarılı bir uyarlamasıydı, dolayısıyla kötü karakterlerin bol kepçe olacağı belliydi zaten. Piyango Merve Boluğur'a vurmuştu. Siyah maşalı saçları ve kırmızı rujuyla gerçek bir kötü kadın karakterdi zaten. Entrikaları, yalanları ve hırslarıyla izleyiciyi tez zamanda kendinden nefret ettirmeyi başarmıştı.

Halil (Şemsi İnkaya- Üvey Baba)
Bir kere dizinin ismiyle müsemma, bir üvey babaydı o. Hem de alkolik bir üvey baba, yani bir insanı kötü yapabilecek ilk 2 özelliği bünyesinde barındırıyordu. İçip içip üvey kızlarını döven bir babadan daha kötü ne olabilir ki? Haliyle tez zamanda Türk televizyonlarının en azılı kötü karakterleri arasına girmeyi başardı.

Kürşat (Tunca Aydoğan – Yılan Hikâyesi)
Türk televizyonlarının en sevilen kötülerinden biri olan Kürşat, sempatik ve bir o kadar psikopat ruhlu bir kötü olarak hatırlanır. Memoli’nin her daim peşinden koştuğu ve bölümler ilerledikçe kendisi ile ilgili sürpriz bilgilere vakıf olduğumuz Kürşat, Yılan Hikayesi’ni değerli kılan en önemli detayların başında yer alıyor. Gerek Gülsüm ile yaşadığı ilişki, gerek Erkan Ağa ile girdiği iktidar mücadelesi, gerekse Memoli’ye alt olmamak için verdiği çaba, seyre değer birçok anıyı da beraberinde getiriyor.

Kenan Birkan (Haluk Bilginer – Ezel)
Ramiz Dayı’nın ebedi dostu, ezeli düşmanı olarak diziye ikinci sezonda katılan Kenan Birkan, dosta güven düşmana korku salan bir isim olarak arz-ı endam eder. Gücü ve kudreti deyim yerindeyse damarlarında hisseden Kenan Birkan, her şeye sahip olan ama hiçbir şeyi olmayan bir adamdır. Hayatta sevdiği herkesi elinden alan Ramiz Dayı, onun bu hayattaki tek uğraşıdır. Kenan Birkan’ın yegane amacı, bir zamanlar talebesi olduğu Ramiz Dayı’yı alt etmek ve ondan intikamını almaktadır.

Firdevs Hanım (Nebahat Çehre-Aşk-ı Memnu)
İşte Türk izleyicisinin iyi veya kötü olduğuna karar veremediği, dizi tarihinin en gri karakterlerinden biri. Şunu dedirtir insana, "Yaptı, yaptı ama sor bakalım niye yaptı?". Yaptığı kötülüklerde asıl amacının kızlarının da kendi yaptığı hatalara düşmesinden korktuğunu bilirsiniz. Ama neticede, kötü kötüdür.

Takoz İrfan (Mehmet Özgür – Suskunlar)
Özellikle dilinden düşürmediği “İnsan evladı” söylemi ile dikkat çeken İrfan, yaptığı acımasız kötülüklerle birçoklarının tepkisine nail oldu. Buna rağmen Mehmet Özgür’ün kusursuza yakın oyunculuğu ve Takoz İrfan’ın nevi şahsına münhasır kişiliği, karakteri fazlasıyla karizmatik olarak addetmemize olanak sağladı.