Türkiye'de herkes bu hatayı yapıyor! Yabancı dil öğrenmenin önündeki en büyük engel

Sinem Paksoy-Posta.com.tr/ Yabancı dil öğrenme süreci pek çok noktaya dikkat etmeyi gerektiriyor. Dinleme, konuşma ve okuma yetkinliğini geliştirmek bu aşamada oldukça fazla önem taşıyor. Uzun yıllar boyunca İngilizce başta olmak üzere yabancı diller üzerine dersler alınmasına rağmen Türkiye'de yabancı dil öğrenme güçlüğü yaşanması ise nerede yanlış yapıyoruz sorusunu gündeme getiriyor. Türkiye'de aktif olarak yabancı dil eğitimlerinin verilmesine rağmen pek çok kişinin konuşmakta zorluk yaşamasının belirli nedenleri bulunuyor. Uzman eğitimci Nazlı Sena Gündüz, dört dil bildiğinin altını çizerek yapılan bazı hataların öğrenmenin önüne geçtiğini belirtiyor.Fransızca, İngilizce, Almanca ya da diğer diller fark etmeksizin yabancı dil öğrenmek isteyenlerin geleneksel yöntemlerin dışına çıkması gerektiğini vurgulayan uzman isim: Hayatımı yabancı dillere adamış bir Fransızca öğretmeni olarak bence en büyük zorluk dil öğreniminde geleneksel yöntemlerin hala çok yaygın olması. Ezberci yaklaşımlar ve pratiğe dayalı olmayan eğitimler, dili gerçek hayatta kullanmayı zorlaştırıyor. Yeterince özgüven kazandırılamadığı için insanlar kendilerini ifade etmekten çekiniyorlar. diğer yabancı dillerin de tıpkı anadil gibi doğal akışta öğrenilmesi gerektiğini vurguluyor. Sıfırdan yabancı dil öğrenimine başlamak isteyen pek çok yaş grubu, bir dilde yetkinlik kazanmadan diğer dillere geçemeyeceğini düşünüyor. Bu durum ise akıllarda aynı anda pek çok dilin öğrenilemeyeceği düşüncesinin uyanmasına neden oluyor. Dünyanın pek çok yerinde birden fazla dili aynı anda öğrenen ve hepsinde de belirli bir seviyenin üzerine çıkan insanların olduğunu vurgulayan Fransızca Öğretmeni Nazlı Sena Gündüz: Aynı anda pek çok dil öğrenilebilir. Diller arasında bağlantılar kurarak beyninizi farklı dillerde düşünmeye alıştırabilirsiniz. Ben öğrencilerime özellikle Almanca ve Fransızca gibi dilleri aynı anda öğrenme imkanı sunarak diller arasında bağlantı kurmalarını sağlıyorum. 6 ayda iki dili ana dil seviyesine getiren birçok öğrenciye eğitim verdiğimi söyleyebilirim. Her milletin kolaylıkla öğrenebileceği birbirinden farklı diller bulunuyor. Bu noktada dil ailelerini bilmek ve ilgi alanlarını doğru bir şekilde gözlemlemek önem taşıyor. Birbiriyle aynı dil ailesinden gelen ya da sıklıkla maruz kalınan dillere yönelmek ise öğrenme sürecini kolaylaştırıyor.Türklerin her dili öğrenebileceğini ancak İspanyolca ve İtalyancayı daha kısa sürede kavrayabileceklerinin altını çizen Nazlı Sena Gündüz: Türkler için en kolay öğrenilebilecek diller arasında İspanyolca ve İtalyanca bulunuyor. Çünkü bu dillerin gramer yapıları nispeten basit ve kelime dağarcıkları Türkçe ile bazı benzerlikler gösteriyor. Aynı zamanda sesli harf uyumları da Türkçeye yakın. Bu da telaffuzda zorluk yaşanmasını engelliyor. Bu nedenle yalnızca İngilizceye değil diğer dillere de şans vermek gerekiyor. İngilizce öğrenmeye çalışanların sıklıkla merak ettiği sorulardan bir diğeri ise ana dil seviyesine ne zaman gelinebileceği oluyor. Yabancı dillerin neredeyse tamamında en çok araştırılan bu konu kişisel çabayla doğru orantıda ilerliyor. 4 dil öğrenme yolundan geçmiş bir öğrenci ve aynı zamanda bir eğitmen olarak bu konuda görüşünü bildiren uzman isim: Dil öğrenme süreci kişinin ne kadar süre ve çaba harcadığına bağlı. Düzenli ve yoğun bir programla 1-2 yıl içerisinde bir dili ana dil seviyesine getirmek mümkün olabilir. Tabii ki bu süreç sürekli pratik yapmayı ve dili günlük hayatınıza entegre etmeyi gerektirir. Eğitim verdiğim öğrenciler bu sürecin yoğun geçeceğini göze aldıklarında 1-2 yıl içerisinde ana dil seviyesine ulaşıyorlar. Bu aşamada önerim ise sıfırdan ana dil seviyesinde yabancı dil öğrenmek isteyenlerin yoğun programlara uyum sağlamaları olacaktır. İnsanların yaşamları ve hedefleri dönem dönem değişim gösterebiliyor. Belirli bir yaşa kadar yabancı dile gerek duymayanlar ya da öğrenemeyenler olabiliyor. Bu durum ise bir zaman sonra 'geç kalmışlık' hissi uyandırıyor. Dilde geç kalmışlığın olmayacağını vurgulayan Gündüz: Dil öğrenimi için en ideal yaş elbette erken çocukluk dönemidir. Ancak ilerleyen yaşlarda dil öğrenmek imkansız değil. Yeter ki doğru yöntemlerle ve motivasyonla yaklaşın. cümleleriyle Türkiye'de yabancı dil öğrenme sürecinde olan ya da başlamak isteyenlerin geç kalmışlık hissini aşmaları gerektiğini vurguluyor. Türkiye'de yabancı dil öğrenmenin önündeki en büyük engellerden bir diğerinin ise öz güvensizlik olduğunu vurgulayan Gündüz: Öz güven eksikliği, dil öğreniminde karşılaşılan en yaygın sorunlardan biri. Bunun en etkili çözümü ise dili kullanma pratiği yapmak. Yanlış yapmaktan korkmadan ve hata yaparak öğrenmeye odaklanmak gerekiyor. Verdiğim eğitimlerde sıklıkla öz güvene değinerek öğrenme sürecinin hatalarla dolu olacağını vurguluyorum. Unutmamalısınız ki ana dilinizi öğrenirken de pek çok hata yaptınız. Alışılmışın dışında dili kullanmaya eğilimli derslerle ve günlük hayata entegre edilmiş bir süreçle öğrenilemeyecek dil yok. Yeter ki hata yapmaktan korkmayın ve alay edilme endişesi yaşamayın. Bu iki nokta çok önemli. Kısa sürede yabancı dil öğrenmek için dikkat edilebilecek en önemli nokta, eğitim programının sizin ihtiyaçlarınıza uygun olmasıdır. Eğitimde kullanılan materyallerin güncel ve pratik olması da büyük önem taşıyor. Her öğrencinin öğrenme tarzına uygun kişiselleştirilmiş programlar olması gerekiyor. Bir başkasının öğrenme süreci sizinle aynı olmayabilir. Koçluk, konuşma kulüpleri, ücretsiz materyaller ve daha fazlası bu süreçte öneme sahip.