Türkiye’nin beyaz altınını 24 saat koruyorlar! Bilinen en güçlü doğal antibiyotik: Bağırsakları harıl harıl çalıştırıyor, iltihabın kökünü kazıyor

Türkiye'nin önemli sarımsak üretim merkezlerinden Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde üreticiler hasat yaptıkları sarımsakları tarlada nöbet tutarak koruyor. İşte tüm detaylar… Avrupa Birliği (AB) nezdinde coğrafi işaret alarak tescillenen Taşköprü sarımsağı, bu yıl yaklaşık 24 bin dekar alanda üretiliyor. Sarımsak hasadı yapan çiftçiler, hava şartlarına göre değişmekle birlikte, Beyaz altın dedikleri ürünlerini kuruması için ortalama 10 gün tarlada bırakıyor. Bu süre zarfında çiftçiler de sarımsaklarının çalınma riskine karşı ve yaban hayvanlarından korumak için tarladan ayrılmıyor. Traktörün römorkunun üzerini çadırla kapatan üreticiler, 10 gün boyunca burada yaşıyor.Römorkta dinlenip, yemeklerini tarlada yapan çiftçiler sık sık etrafı kontrol ederek gece gündüz nöbet tutuyor. Uzunkavak köyünden sarımsak üreticisi Engin Uysal, AA muhabirine, çocukluğundan beri sarımsak üretimi yaptığını söyledi. Dededen, babadan gördükleri usullerle tamamen doğal olarak bu işi yaptığını anlatan Uysal, Hasadımızı bu sene de yaptık ve tarlamızın üzerine serdik. Sarımsaklarımız şu anda kuruma evresinde. Kurumadaki amaç sarımsağın raf ömrünün yerine gelmesi. Yaklaşık 10 günlük kurutmadan sonra sarımsaklarımızı köye götürüp, temizleme ve boylarına göre ayrıştırma işlemini yapacağız. dedi.Taşköprü sarımsağının çok özel bir ürün olduğunu vurgulayan Uysal, Taşköprü sarımsağı bilindiği üzere dünya üzerinde en kaliteli sarımsak. Tıbbi açıdan da en kaliteli olan sarımsak türüdür. Bu nedenle kıymeti çok yüksektir. Maddi değerinden çok manevi olarak da bizim için değeri vardır. diye konuştu. Sarımsaklarını koruduklarını ifade eden Uysal, şöyle konuştu:Sarımsaklarımızı 24 saat korumaya çalışıyoruz. Hırsızlığa, çalınmalara, olabilecek hava koşullarına karşı sarımsağımızı korumaya çalışıyoruz. Sarımsak, bizim için çok kıymetli. Bilindiği üzere 'beyaz altın' olarak adlandırılır, biz de bunu bu şekilde söylüyoruz. Bunun için gerekli tüm tedbir ve önlemleri alıyoruz. Neredeyse 24 saat başındayız. Bu sürede yatağımız, yorganımız, yememiz, içmemizi hepsini tarlada yapıyoruz. Beyaz altınımızı adeta bir mücevher gibi sarraf edasıyla koruyoruz. Üreticilerden Mehmet Sivri de 30 yıldır sarımsak ürettiğini kaydetti. Güzel bir sezon olmasını ümit ettiğini belirten Sivri, İnşallah güzel bir sezon olacak. Sarımsaklarımız hasat sonrası kurumaya bırakıldı. Şu an nöbetteyiz. Geceleri de nöbet tutmamız gerekiyor. Genelde bölge bölge çeşitli duyumlar alıyoruz, biz de sarımsağımızın başına herhangi bir sıkıntı gelmemesi için ailecek nöbet tutuyoruz. ifadelerini kullandı. Sarımsağın kendilerine ata yadigarı olduğunu dile getiren Sivri, Sarımsak bize atalarımızdan devrolmuş, bize özgü bir ürünümüzdür. Beyaz altınımızı haliyle gece gündüz korumaya devam ediyoruz. dedi. Sarımsak, tarih boyunca hem mutfaklarda hem de geleneksel tıpta geniş çapta kullanılan mucizevi bir bitkidir. Allium sativum olarak bilinen bu bitki, yalnızca lezzet katmakla kalmaz, aynı zamanda sağlık üzerinde sayısız fayda sağlar. Sarımsağın sağlık üzerindeki etkilerini anlamak için içerdiği biyoaktif bileşiklere ve bu bileşiklerin vücuttaki rolüne bakmak gerekir. Sarımsağın en dikkat çekici bileşenlerinden biri, allicin olarak bilinen sülfür içeren bir bileşiktir. Allicin, sarımsağın ezilmesi veya çiğnenmesi ile aktif hale gelir ve güçlü antimikrobiyal ve antioksidan özelliklere sahiptir. Bu özellikleri sayesinde sarımsak, vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruyarak hücresel hasarı önler ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Aynı zamanda allicin, bakteriler, virüsler ve mantarlar üzerinde antimikrobiyal etki gösterir. bu da sarımsağı doğal bir antibiyotik haline getirir. Kalp sağlığı açısından sarımsak, kan basıncını düzenlemede ve kolesterol seviyelerini düşürmede önemli bir rol oynar. Araştırmalar, düzenli sarımsak tüketiminin yüksek tansiyonu olan bireylerde kan basıncını önemli ölçüde düşürdüğünü göstermiştir. Bunun yanı sıra sarımsak LDL kolesterol seviyelerini azaltırken, HDL kolesterol seviyelerini artırır. Bu etkiler, sarımsağın kalp krizi ve felç riskini azaltmada yardımcı olabileceğini gösterir. Sarımsağın anti-enflamatuar özellikleri de dikkat çekicidir. İçeriğindeki bileşikler, vücutta inflamasyonu tetikleyen enzimlerin aktivitesini inhibe eder. Kronik inflamasyon, birçok ciddi hastalığın altında yatan bir faktördür. Bu nedenle sarımsak tüketimi, artrit, diyabet ve hatta bazı kanser türleri gibi inflamatuar hastalıkların riskini azaltabilir. Sarımsağın bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkileri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sarımsak tüketimi, beyaz kan hücrelerinin üretimini artırarak vücudun enfeksiyonlara karşı savunmasını güçlendirir. Soğuk algınlığı ve grip gibi yaygın hastalıkların süresini ve şiddetini azaltmada da etkilidir. Bir çalışmada, düzenli sarımsak takviyesi alan bireylerin soğuk algınlığına yakalanma olasılığının yüzde 60 oranında azaldığı gösterilmiştir. Sarımsağın detoksifiye edici özellikleri de göz ardı edilmemelidir. Ağır metallerin vücutta birikmesi, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Sarımsağın içeriğindeki sülfür bileşikleri, vücuttan bu toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Özellikle kurşun zehirlenmesine karşı koruyucu etkisi, sarımsağı çevresel toksinlere maruz kalan bireyler için önemli bir doğal çözüm haline getirir. Sarımsağın sindirim sağlığı üzerindeki etkileri de olumlu yöndedir. Sindirim sistemini düzenler ve bağırsak sağlığını destekler. Prebiyotik özellikleri sayesinde faydalı bağırsak bakterilerinin büyümesini teşvik eder ve sindirim sisteminin dengede kalmasına yardımcı olur. Bu da genel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratır, çünkü sağlıklı bir bağırsak florası, bağışıklık sistemi ve genel sağlığın temelidir. Cilt sağlığı üzerinde de sarımsağın faydaları bulunur. Antimikrobiyal ve antioksidan özellikleri, cilt enfeksiyonlarının tedavisinde ve cilt yaşlanmasının geciktirilmesinde etkili olabilir. Sarımsak, cilt üzerinde doğrudan uygulandığında, akne ve diğer cilt problemlerinin iyileşmesine yardımcı olabilir. Cilt hücrelerinin yenilenmesini teşvik eder ve cilt sağlığını genel olarak iyileştirir.