"EVLERDE, AVLULARDA VE HÖYÜĞÜN SOKAĞINDA BULDUK"
Figürleri evlerin içinde, avluda ve höyüğün sokağında bulduklarına dikkati çeken Prof. Dr. Çevik, şöyle konuştu:
"1960'lı yıllarda bu figürünler ana tanrıçalar olarak tanımlanıyordu. Biz bunların kutsal olmadığını, kurşun dökmek gibi büyüsel niteliklere sahip olduğunu görüyoruz. Doğum, ölüm, hasat zamanı, evlerin inşası, bereket ve bolluk getirmesi gibi faaliyetlerde kullanılmış ve kötü olasılıkları yok etmesi için kırılıp, atılmış olduklarını düşünüyoruz. Dolayısıyla tanrıça değil de günlük hayatın bir parçası olarak bunların önemli hayat geçişlerini kutlamak, nazar gibi olumsuz etkileri yok etmek için üretilmiş olduklarını söyleyebiliriz. Bu eserler 7 bin 800 ila 8 bin yıllık."