Usta oyuncu Halil Ergün yıllar sonra seyirci karşısına çıkıyor!

Geçmişte yaptığı bütün önemli işler ödüllere layık görüldü. Topluma mesajlar veren çok önemli sinema filmlerinde oynadı. En son oynadığı dizi ‘Yaprak Dökümü’ yıllarca sürdü. Halil Ergün şimdi de Kanal D’nin yarın akşam ekrana gelecek olan iddialı dizisi ‘Güzel Aşklar Diyarı’nda Hakim Bey olarak karşımıza çıkacak. Usta isimle hem yeni diziyi hem hayatı konuştuk. Uzun yıllar sonra ekrana Hakim Bey olarak döndünüz. Heyecanlı mısınız?Hem de çok. Benim gibi oyuncular her projeye ‘evet’ diyemez ama dedikten sonra da yaptığı işten büyük beklentileri olur. Halkta karşılığı olsun ister. Ben hep seçici oldum. ‘Yaprak Dökümü’nün ardından birkaç film çektim. Yeni filmim ‘Dedem’in Gözyaşları’ da şimdi vizyonda. O da güzel bir iş. Aslında üzerimde bir yorgunluk vardı, yeni bir dizi aklıma çok yatmıyordu.Peki, ‘Güzel Aşklar Diyarı’na nasıl ikna oldunuz?Ev senaryo dolu ama hiçbirine sıcak bakmıyordum. Bu iş farklıydı. Bir de Kapadokya benim en büyük tutkumdur. Hatta ileride orada yaşarım diye buradan toprak bile aldım. Mahsun Kırmızıgül’ün de büyük etkisi oldu. Çok başarılı buluyorum Mahsun’u. Onun yaptığı iş kötü olmaz diye düşündüm. Çekimler nasıl gidiyor? Nasıl hissediyorsunuz?Çok etkisindeyim. Her sahnede ilk günkü oyunculuk heyecanımı yaşıyorum. Senaryo çok iyi. Dizi, Kapadokya’nın en köklü ailelerinden biri olan Alaca ailesinin gizemli ve entrika dolu hikayesini, iki yabancının büyük aşkı eşliğinde anlatıyor. Başka yapımların taklidi gibi değil, kendine özgü. Sizi epey mutlu gördüm. Heyecanınız bana bile geçti.İnan öyle ve ben her işimde böyleyim. Bana bunu yaşatan da halk, onlar olmasa zaten biz yokuz. Sağ olsunlar, bizim onlara duyduğumuz saygı ve sevgiyi onlar da bize gösteriyor. Hayat da bunu tattırdı. Sokakta yürüyemeyen bir aktörüm. Her kesimden, her yaştan insan, hatta çocuklar bile bağrına basıyor. Genç nesilde çoğu isim bir anda parlayıp bir anda sönebiliyor…Çünkü bizler çok zor şartlarda var olduk, çok tutkuyla yaptık işimizi. Bir derdi olan, halka mesajlar veren, toplumsal işler yaptık. İki rolle şımarmadık, palazlanmadık. Mesela ben, benden önceki dönemin oyuncularına da çok hayrandım. Hepsi halk kahramanı olmuştu. Yeşilçam sinemasının dünyada eşi benzeri yok. Gururla anıyorum o yılları ve oradaki herkesi çok özlüyorum. Hakim Bey’e gelelim. Dizinin en önemli karakterlerinden birine hayat veriyorsunuz. Sevdiniz mi karakteri?Ailesine çok bağlı, bu yönünü çok seviyorum. Kuralcı. Torunlarına çok düşkün, eşini, oğlunu kaybetmiş, bir tek gelini var. Yine aileyi ayakta tutmaya çalışan biri. Tıpkı Ali Rıza Bey gibi. Ama farkı varlıklı ve güçlü olması. İlkerleri var, taviz vermiyor, disiplinli ve çok da sert. Oynarken iliklerime kadar hissediyorum. Yeşilçam’dan çok isim kalmadı. Ne hissettiriyor bu size?yetenekler gelir mi bilmiyorum. Mesela Bir Fatma Girik bir daha gelir mi? Ve daha onun gibi niceleri. Yılmaz Güney, Tarık Akan, bunlar çok değerli isimlerdi. Şimdi anılarımı anlattığım bir kitap yazıyorum. Orada her şeyi anlatıyorum. ‘Allah’a ısmarladık’ demeden o kitabı bitirip bir iz bırakmak istiyorum. Çok dinç ve sağlıklısınız. Veda sözleri etmek için erken değil mi?gözümde yaşlı değildi ama gittiler. Dilerim ben de öldüğümde güzel anılırım çünkü ben insanımızı çok sevdim ve topluma yararlı işler yapmak için çalıştım. Hatam olduysa da bilerek yapmamışımdır. Kimsenin hakkını yemedim. Vicdanım rahat. Hayatınız film olsun ister miydiniz?Bilmiyorum ki… Mücadeleler ve bedellerle geçti ömür ama günün sonunda mutluyum. Halkta yer edinebildik. Bir aktör yaptığı işin karşılığını bu şekilde alıyorsa başka ne ister? En büyük zenginlik bu. İlle de filme gerek yok, çektiğimiz filmler yeter. Gerçek hayatta Hakim Beyle benzer yanlarınız var mı?Ben de ilkeleri olan ve kendine göre doğru gördüğü şeyleri sonuna kadar savunan biriyim ama o çok sert. Ben öyle değilimdir. Kolay kolay kırmam kimseyi, ses tonum yükselmez. Kimseyi kıskanmam, iyi olana iyi derim. Hayatta en sevmediğim şey kıskançlık. Başarıyı sevmeyi bileceksin. Bilmiyorsan zaten sende eksiklik vardır. Hiçbir sanatçıyı kıskanmadınız mı?Özendiklerim, gurur duyduklarım var ama asla kıskanmadım. Şimdiki gençlerin bazıları Gülriz Sururi’yi tanımıyor, bunları tanımadan bu işi yapamazsın. O kadar çok önemli tiyatrocumuz vardı ki hepsi sessiz kahramanlardı. Mesele sadece artist olmak, çok paralar kazanmak değildi asla. Ve çok bedel ödedik her dönem. 12 Eylül’de ağır faturalar biçildi bize. Genç nesil sokakta size nasıl tepki veriyor?Yolda görünce sarılıyor, ‘Ali Rıza Amca’ diyorlar, çok hoşuma gidiyor, yakında ‘Hakim Amca’ diye sarılırlar diye umut ediyorum. Bir de çocuklar ve kadınlar benim savunma silahım. Dünyanın geleceği kadınların ve gençlerin elinde. Yeryüzünün de insanlığın da öncüsü onlar.Kadınlara ve çocuklara bu kadar değer verirken neden hiç evlenmediniz ya da çocuk sahibi olmak istemediniz?Onlarca çocuğum var. O filmlerin her biri benim çocuğum. O kadar çok çalıştım, o kadar çok bedel ödedim ki çocuk yapmak nasip olmadı. Hapisler, sinemada ayakta kalma çabası, İstanbul’da tek başına var olmaya çalışma derken, evliliğe de sıra gelmedi. Ama aşkı doya doya yaşadım. Dizide sizden yaşça çok genç bir kadınla evlisiniz. Gerçek hayatta mümkün mü?Değil, davul bile dengi dengine. Sanırım benden çok çok genç biriyle öyle bir durum olmazdı.Yaşınızla aranız nasıl?Kendimle barışığım. Ben yaşlanmayı kabullenemiyorum. Kendimi çok genç görüyorum ve hâlâ hayattan büyük büyük heyecan alıyorum.