Virüsler, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip organizmalar. Bir virüs olan COVID-19, dünyada 81.2 milyon kişiyi hasta etti, 1.7 milyon can aldı. Gözle görülemeyen bu organizmayı sandığımız kadar iyi tanımıyoruz. İnsanları tarih boyunca hasta eden virüsleri yakından tanıyalım... Canlı olup olmadıkları konusunda bilim ikiye bölünüyor: Canlı kabul edilebilirler, çünkü DNA ve RNA taşıyor ve bu sayede çoğalıyorlar. Canlı kabul edilemezler, çünkü bir konak olmadan bağımsız bir şekilde çoğalamıyorlar. Konaklarının dışında birkaç saniye içinde ölürler. Bazıları yıllarca kalabilir. Soğuğa dayanıklıdılar, sıcağa karşı daha savunmasızlar. Virüsler, konaklarına solunum yolları, sindirim sistemi, açık yaralar ve böcekleri kullanarak girerler. Tüm canlı türlerinde parazit olarak barınabilirler. Bu canlılara, insanlar, hayvanlar, bitkiler ve mantarların haricinde bakteriler de dahil. Bazı virüsler konak seçerler. Sadece belli özellikteki konaklara tutunurlar.Hücrelere korsan olarak yerleşirler. Hücrelerin kendi mekanizmasını çoğalmak için kullanırlar. Son beş yılda keşfedilen virüs türü sayısı 20 kat arttı. İnsanlığa diz çöktüren şu ölümcül hastalıklara virüsler yol açmıştı: Grip, ebola, çiçek hastalığı, çocuk felci, kuduz, HIV. Aynı zamanda virüsler evrimde ve yaşamın oluşmasında da hayati bir role sahip. Hücrelere girme yetenekleri, gen terapisi tedavisi yöntemine yardımcı oluyor. İlaçlara dirençli böceklerle mücadelede de virüslerden faydalanılıyor. Virüsler bakterilerden çok daha küçüktür, basit yapıdadır. Virüslerin rengi yoktur. O kadar küçükler ki ışığı bile yansıtmazlar.Virüsler her yerdelerDünyadaki virüs nüfusu, evrendeki tüm yıldız miktarından bir milyon kat daha fazla. Dünyada her gün, metrekare başına, tozlara tutunarak düşen virüs sayısı 800 milyon.