Özellikle zararlı alışkanlıkları olan kişilerde Glutatyon eksikliği daha sık görülür. Takviyesi için bazı besinleri daha fazla tüketmek gerekebilir. Son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte insanlar daha fazla araştırma ve bilgiye ulaşma konusunda hız kazandı. Öyle ki bu durum yeme-içme faaliyetlerinde de etkisini gösteriyor. İnsanlar vücuda yararlı olan besinleri araştırıp tüketmeyi organik olanı elde etmeyi amaçlıyor. Vücudumuzun ürettiği birçok güçlü antioksidan yer alıyor. Bunlardan en önemlisi ise Glutatyon olarak biliniyor. Peki Glutatyon nedir, insan sağlığı için önemi ve faydaları nelerdir? Glutatyon (GSH) bitkiler, hayvanlar, mantarlar ve bazı bakteri ve arkelerde bir antioksidandır. Glutatyon, serbest radikaller, peroksitler, lipid peroksitler ve ağır metaller gibi reaktif oksijen türlerinin neden olduğu önemli hücresel bileşenlerin zarar görmesini önleyebilir. Glutamat yan zincirinin karboksil grubu ile sistein arasında bir gama peptit bağlantısına sahip bir tripeptittir. Sistein kalıntısının karboksil grubu, glisine normal peptit bağıyla bağlanır. Glutatyon, vücudun ürettiği en güçlü antioksidan… Kanserojen ve toksik maddeleri etkisiz hale getirerek vücuttan atarak, bağışıklık sistemini de koruyor. Bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirmesi, hastalıkların önlenmesi ve yaşlanma etkilerinden korunmak için vücutta glutatyon seviyesinin etkin düzeyde olması gerekiyor. Ancak hem yaşlanma hem de sağlıksız beslenme ile yaşam tarzı vücudumuzdaki miktarını azaltıyor. Peki böyle bir durumda ne oluyor? Vücudumuz, hayatımızı tehdit eden pek çok hastalığa karşı savunmasız hale geliyor! Glutatyon, vücuttaki en güçlü antioksidandır. Glutamin, sistein ve glisin adında üç farklı amino asitten oluşur. Vücudumuzda doğal olarak bulunur, gıdalarla ve takviye edici ürünlerle de alınabilir. Glutatyon faydaları saymakla bitmeyen ve son derece güçlü olan bir antioksidandır. Bazı bitkilerde, hayvanlarda, mantar türlerinde ve bakterilerde bulunan bu madde vücudun hastalıklardan korunması için ihtiyaç duyulan en önemli moleküllerden biridir. İnsan vücudunda da salgılanan bu maddenin yaklaşık olarak %10’u oksitlenmiş halde olur. Geri kalan %90’lık bölümü ise aktif bir şekilde kan dolaşımı yardımı ile vücuda salınır. Aktif glutatyon kısaca GSH olarak da adlandırılıyor. Bu moleküler maddenin %70’in altına düşmesi ise bağışıklık sisteminin etkinliğini kaybetmeye başlaması anlamına geliyor. 20 yaşından sonra her 10 yılda bir vücutta bu maddenin üretiminin %10 seviyesinde azaldığı biliniyor. Vücutta bu maddenin azalmasına ise pek çok farklı faktör neden olabiliyor. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz: Vücutta toksinlerin birikmesiYaşın ilerlemesiStresAşırı spor aktiviteleriTek yönlü ya da sağlıksız beslenmeYorgunlukUykusuzlukBazı kronik rahatsızlıklarUV radyasyonuRöntgen ışınlarıElektromanyetik frekans yayan cihazlar (telefon, telsiz vs.) Bu madde C ve E vitaminiyle birlikte katalaz ve peroksidaz gibi antioksidanlarla kombine şekilde çalışıyor. Alfa lipoik asit, koenzim Q10, selenyum ve magnezyumla da takım halinde çalışan ve etkisini gösteren bir moleküldür. Vücutta enerji üreten sistem mitokondriler oluyor ve mitokondriler çalışabilmek için de glutatyona gereksinim duyuyor. Dolayısıyla vücudun sağlıklı kalabilmesi, hastalıklardan korunması için mutlaka bu maddenin vücutta ideal seviyede bulunması gerekiyor. Glutatyon içeren besinler arasında lahana, karalahana, brüksel lahanası, enginar, karnabahar, ıspanak, maydanoz, sarımsak, soğan, tarçın, kimyon, zerdeçal, avokado, kuşkonmaz, bamya, kabak, greyfurt, havuç sayılabilir. Serbest radikaller olarak bilinen ve elektron açlığı içinde bulunan moleküller, vücudun sağlıklı hücrelerinden elektron çalarak kararsız yapılarından kurtulma eğilimindedir. Bunu yaparken sağlıklı hücrelere ve vücut metabolizmasına geri dönüşümsüz zararlar verirler.Serbest radikallerin zararlı etkilerinden korunmak için devreye antioksidanlar girer. Glutatyon, vücuttaki sağlıklı hücrelerden elektron çalmaya çalışan serbest radikallere kendindeki fazla elektronlardan vererek onları düzenli molekül haline dönüştürür. Bu sayede sağlıklı hücreleri serbest radikallerin zararlı etkilerinden korur. Adeta bir serbest radikal avcısı gibi çalışır ve vücudun savunma sistemi için vazgeçilmezdir. Maalesef yıllar içinde vücudun üretimi azalır. Ayrıca sigara, alkol tüketimi, sağlıksız ve asidik beslenme, yetersiz ve kalitesiz uyku, hareketsiz yaşam kaybına sebep olur. Bu durumda vücutta serbest radikaller artarak, hücre ve doku hasarı meydana getirir. Glutatyon eksikliği sadece erken yaşlanmaya neden olmakla kalmayıp, kronik yorgunluktan diyabete, kalp-damar hastalıklarından sinir sistemi sorunlarına hatta kansere zemin hazırlar.Bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirmesi, hastalıkların önlenmesi ve yaşlanma etkilerinden korunmak için vücutta glutatyon seviyesinin etkin düzeyde olması gerekmektedir.