Türkiye altında yüksek oranda dış açık verirken, yer altında ciddi bir potansiyel çıkarılmayı bekliyor. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’nin tahmini 6 bin 500 metrik ton altın rezervi mevcut. Yani 6 bin 500 ton altın potansiyeli var. Yapılan araştırmalarla 1500 ton altının nerede olduğu da belirlenmiş durumda. Ancak yer altında hâlâ çıkarılmayı bekleyen 5 bin ton potansiyel altın rezervi söz konusu. Bunun güncel değeri 420 milyar doların üzerinde. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) son açıkladığı verilere göre, yıllıklandırılmış milli gelir 1.2 trilyon civarında. Yani bir yıllık milli gelirin üçte biri toprak altında çıkarılmayı bekliyor. Altının bu binanın içinde bir yerde olduğunu bildiklerini ama hangi odasında, hangi çekmecesinde tespit edilmediğini belirten sektör temsilcileri, bunu ortaya çıkarmak için aramaya ve sermaye aktarmaya gerek olduğuna dikkat çekiyor. Ciddi potansiyele rağmen, üretimimiz ihtiyacımızı karşılamaya yetmediği için altın ithalatına her yıl milyarlarca dolar ödüyoruz. Altın talebi yönünden dünyada ilk sıralarda yer alan Türkiye, altın rezervi açısından da 11’inci sırada. Fakat yıllık 200 tona yakın altın talebine rağmen üretim en yüksek yıllık 42 tona 2020 yılında ulaştı. Yani 160 tona yakın açık söz konusu Merkez Bankası verilerine göre; 2023’te parasal olmayan altın ithalatı önceki yıla göre yüzde 46.9 artarak 30 milyar 16.8 milyon dolarla bugüne kadar ulaşılan en yüksek yıllık düzey oldu. Geçen yıl altın ihracatı ise 4.3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani 2023’te altındaki net ithalat 2022 yılına göre yüzde 32.5 artarak 25.6 milyar dolar oldu. Bu da geçen yıl 40.5 milyar dolar olan cari açığın yarısından fazla. Ekonomi yönetiminin altın ithalatına ek vergi ve kota uygulamaları nedeniyle bu yıl altın ithalatında gözle görülür bir düşüş yaşanmasına rağmen net altın ithalatı hâlâ eylül sonu itibariyle 8.6 milyar dolar seviyesinde. Altında dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmak, dış ticaret açığımızı kapatabilmek için son derece önemli. Bunu sağlamanın yolu da yeni yatırımlar ile altın üretimini sağlamaktan geçiyor. Türkiye, ortalama olarak son 10 yıldır, yılda 140-160 ton altın ithal edildiğini belirten sektör temsilcileri, 100 tonları 5-6 senede üretimle kapatılabileceğini, Türkiye’nin altın potansiyelinin çok yüksek olduğunu söylüyorlar. Altın madenciliği, Antarktika hariç her kıtada yapılan küresel bir iş. Türkiye altın potansiyelinde dünyada önemli ülkeler arasında yer alıyor. Ancak potansiyelin üretime dönüşmesi konusunda henüz istenen düzeye gelinemedi. Dünyada altın talebinde ilk sıralarda yer almamıza rağmen altın üretim liginde 27’nci sırada yer alıyoruz. Dünya Altın Konseyi verilerine göre, 2023 yılında dünya genelinde toplam 3 bin 646 ton altın üretildi. Çin, 378 ton ile küresel altın üretimiyle dünyanın en büyük üreticisi konumunda bulunuyor. Toplam küresel üretimin yaklaşık yüzde 10’luk bölümünü gerçekleştiren Çin’i, ikinci sırada 322 ton ile Rusya ve üçüncü sırada 294 ton ile Avustralya takip ediyor. Türkiye ise 2023 yılında 36.5 ton üretimle, 2020’deki 42 tonluk rekor üretimin altında kaldı. Türkiye’de üretilen altının tamamı Merkez Bankası’na TL karşılığı satılıyor. Merkez Bankası’nın ön alım hakkı var, ön alım istediği müddetçe, ülkede üretilen altının tamamı ülkede tüketilmiş oluyor. Çok az bir kısmı da Borsa İstanbul’da ülke içinde satılıyor. Üretilen altının yaklaşık yüzde 25’i ‘devlet hakkı’ olarak Hazine’ye aktarılıyor. Altını tam olarak ne zaman çıkarmaya başladığımız bilinmiyor, ancak binlerce yıldır bir prestij ve zenginlik nesnesi olarak görülüyor. Günümüz dünyasında altın, sadece takı olarak değil farklı finansal uygulamalarda ve modern teknolojilerimizin en hassas parçalarından bazılarını inşa etmek için kullanılıyor. Bu yüzden altına olan talep artarak devam ederken, altın üretiminde azalma dikkat çekiyor. Üretimin yüzde 5.2 oranında azaldığı tahmin ediliyor. Dünya altın cevheri rezervlerinin 53 bin ton olduğu tahmin ediliyor. İLK VE TEK SÜLFİT TESİSİTürkiye’deki 20 altın madeninin en büyüğü olan Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Madeni, yeni üretim metodu ile dünyada sayılı madenlerden olacak. Bu yılın başında şubat ayında toprak kayması nedeniyle faaliyetlerine ara verilen Çöpler Madeni’nde operasyonlar yeniden başladığında, üretime sadece sülfit tesisi ile devam edileceği açıklandı. Türkiye’de ilk ve tek olan sülfit tesisi, dünyada da 9 civarında ülkede bulunuyor. SSR Mining ve Lidya Madencilik’in ortaklığıyla kurulan Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Madeni’nde üretim 2010 yılında başladı. Türkiye’de 42 tonla rekor kırılan 2020 yılındaki toplam altın üretiminin yüzde 24’ü Anagold Madencilik’in işlettiği Çöpler Madeni’nden sağlandı. Anagold Madencilik, Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden sahasında rehabilitasyon çalışmalarının sonuna geldi. Çöpler Madeni’ne yüzde 80 ortaklığı bulunan SSR Mining’in Kıdemli Başkan Yardımcısı Cengiz Demirci, madenin kapalı kalmasının hem İ liç hem de ülke ekonomisi için büyük bir kayıp olduğunu vurguladı. Anagold Madencilik olarak Türkiye’deki yatırımlarını sürdürmeyi ve İ liç’teki faaliyetlerine devam etmeyi hedeflediklerini kaydeden Demirci, şu bilgileri paylaştı: “Çöpler’de sülfit tesisi ve yığın liçi metodu olmak üzere iki üretim yöntemi kullanıyorduk. Operasyonlar yeniden başladığında, üretime sadece sülfit tesisi ile devam edilecek, yığın liçi yapılmayacak. Çöpler, Türkiye’nin en yüksek altın üretimi gerçekleştiren madenlerinden biri olmasının yanı sıra, yüksek teknolojiye sahip sülfitli cevher işleme tesisleriyle de sektörde Türkiye’de ilk.” Maden, İliç için sadece bir ekonomik aktör değil, aynı zamanda bölgedeki sosyal kalkınmanın da önemli bir parçası. Maden faaliyetteyken doğrudan 3 bin civarında çalışan istihdam ediliyor. Dolaylı olarak ise bölgedeki 50 bin kişiye önemli bir ekonomik kaynak oluşturuyor. ‘Siyanürle altın arama’ konusu yıllardır gündemden düşmüyor. Bu konuda bilgi veren uzmanlar, “Siyanür ile altın araması yapılmaz. Siyanür, altın cevheri çıkarıldıktan sonra prosese girene kadar kullanılmaz. Diğer taraftan ülkemizde sanayide kullanılan siyanürün sadece yüzde 4’ü altın üretimi sırasında yani altın madenciliği sektöründe kullanılıyor. Geriye kalan yüzde 96’sı ise başka sanayi dallarında kullanılıyor” dedi. İşte akıllara takılan sorular ve yanlış bilinen doğrular: * Siyanür başka hangi sektörlerde kullanıyor? Siyanür, başta sentetik iplik ve kumaş imalatı, naylon, plastik, kuyumculuk, metal kaplama, metal işleme, eczacılık olmak üzere başka sanayi dallarında yaygın olarak kullanılıyor. * Siyanürün kanser yapıcı bir özelliği var mı? Hayır. Siyanürün kanser yapıcı bir özelliği yok. Çevrede kalıcı, insan vücudu da dahil, canlı organizmalarda birikici etkisi de bulunmuyor. * Toprağı kirletiyor mu? Hayır. Siyanür altın üretiminde kullanıldığı için toprağı kirletmesi söz konusu değil. Zaten, altın üretimi topraktan değil, bünyesinde altın bulunan kayaçlardan yapılıyor. Yeraltındaki kayaçlara ulaşmak için üzerindeki toprak sıyrılıyor. * Yeraltına sızarak suları kirletiyor mu? Hayır. Yığın liçi yönteminde, içerisinde düşük oranda siyanür bulunan çözeltinin kullanılacağı alanlarda sızdırmazlık için ciddi önlemler alınır. Bu önlemler ilgili kurumlar tarafından denetlenir. Zaten bu çözeltilerin içerisinde sıvı halinde altın da bulunduğu için hiçbir maden işletmecisi bunu yeraltına kaçırmayı göze alamaz.